Hulûl, cisimleşme ya da enkarnasyon, yaygın olarak farklı dini inançlara göre Tanrı'nın beden alması, görünüş alanına çıkması veya evren ve insanla bütünleşmesi anlamlarından birine denk gelmektedir. Hint inançlarına göre Tanrı Vişnu değişik dönemlerde değişik insanların şekline girer ve insanlara yol gösterir.
İlâhî zâtın veya sıfatların yaratıklardan birine veya tamamına intikal edip onlarla birleşmesi anlamında bir terim. Zâtı, sıfatları ve mâbud oluşu yönünden Allah ile yaratılmışlar arasında benzerlik kurma anlamında terim.
Teslisçi Hristiyan ilâhiyatında enkarnasyon ya da hulûl, ezelî ilâhî kelime (logos), üçlü birliğin ikinci kişisi, Baba Tanrı'nın oğlu ve Oğul Tanrı olan İsa'nın, Meryem Ana'nın rahminde insan bedenine bürünmüş olduğu ve insan tabiatı edindiği inancıdır.
Hulûl telakkisinin menşei Sâbiîler'e ve animistik dinlere kadar uzanmaktaysa da bu telakki yaşayan dinler içinde daha çok Hinduizm'e mensup olanlarla hıristiyanların temel inançlarından birini teşkil etmiştir.
HULÛLİYE. (ﺣﻠﻮﻟﻴّﻪ) i. (Ar. ḥulūl > ḥulūlі “hulûl ile ilgili”den ḥulūliyye) Allah'ın tecessüm ettiğine, yâni insanın vücûduna girip insan şeklinde göründüğüne inanan mezhep.
İlgili 25 soru bulundu
Hanefîlik ya da Hanefî Mezhebi, (Arapça: اَلْحَنَفِيَْة veya اَلْمَذْهَبُ الْحَنَفِيُ) İslam dininin Sünnî (fıkıh) mezheplerinden biri. Hanefilerin itikatta (inançta) mezhepleri ise Mâtürîdîliktir. İsmini asıl adı Nûman bin Sâbit olan kurucusu Ebu Hanife'den (699-767) alır.
İslâm felsefesinde hulûl, Tanrı'nın insan vücuduna girmesi, dahil olması suretiyle kulun Tanrılaşması şeklinde izah edilir. Bu inanç İslâm akidesinin temel prensiplerine ters düşen bir anlayıştır, bâtıl bir görüştür. “Hulûl” yanında bir de “ittihad” tabiri vardır. İttihad; Tanrı ile insanın birleşmesidir.
Hûlul inancı, Ghulat-i Şîʿa fırkalarında Allah'ın Ali bin Ebu Talib'in vücuduna rücû ederek onunla bütünleşmesi yani onda beden bularak cisimleşmesi anlamında kullanılır. Bektaşilik'e girmesi ise Balım Sultan sayesinde olmuştur.
Bu kelimenin Türkçe karşılığı da ruh göçü (tena- süh) anlamına gelmektedir. Bu tanımlara göre, reenkarnasyon inancı, ölümden sonra ruhun yeni- den insan vücuduna tekrar gelmesi ve yeniden bir bedende yaşamaya başlamasıdır.
Eşler arasında gerçekleşen ilk cinsel ilişkiye Arapça'da duhûl, Türkçe' de ise zifaf denilmektedir. Zifaf, nikâh akdi ile mübah hale gelmekte ve hukukî sonuçlar doğurmaktadır. Zifaftan doğan hak ve sorumlulukların bir kısmı şahsî, diğer kısmı malî özellik taşımaktadır.
İncil'deki ayetlere göre Kutsal Ruh Tanrı'nın Ruhudur; Tanrı kendi Ruhunu İsa'ya iman edenlerin içine göndererek İnsanlarla barışır. İnsanlar artık bu dünyada iken görmedikleri Tanrıyı içlerinde olan kutsal Ruh vasıtası ile tanırlar ve Onun Ruhunun gücüyle kutsal olarak yaşayabilirler.
Eski Ahit, İnciller ve Kuran'da farklı adlarla anılan Tanrı kavramı aynı zamanda bu kitapları kutsal kabul eden dinlerin de merkezini oluşturmaktadır. Bu kitaplar içerisinde Eski Ahit'te 'Elohim', 'Yahve' İnciller'de; 'Baba, Oğul, Kutsal Ruh' Kur'an'da 'Allah' ve 'Rab' gibi adlarla anılan Tanrı'ya rastlıyoruz.
Hululü vade, bir işin yapılması ya da bir borcun ödenmesi için tanınan süre, mühlet anlamındadır. Senetlerde hululü vade ibaresi bulunur ve bu borcun ödenmesi gereken tarihi gösterir.
Uluhiyet, var olması için hiçbir varlığa ihtiyaç duymamak, kendi kendisinin nedeni olmak, her şeye gücü ve kudreti olmak anlamına gelir. Dinimize göre tüm yaratılmışlar muhtaç varlıklardır. Allah'ın ilmi ve kudreti her şeyi çepeçevre kuşatmıştır. Allah'ın bir şeyi yaratması için 'Ol' demesi kafidir.
E-KARNE NEDİR:
Öğrencimizin o hafta olan ödevleri, ders konuları, okuduğu kitapları, deneme ve kazanım ölçüm sınavları, KEP (Kişiselleştirilmiş Eğitim Programı), sınıf ve idari duyuruları, rehberlik ve öğrenciye özel görüşleri vb. Kısaca öğrencimizi yakından takip edebileceğiniz bir uygulamadır.
Nesne ve olayların sebep-sonuç ilişkisi içinde geriye doğru sonsuzca sürüp gitmesi anlamında terim. Allah'ın varlığını kanıtlama anlamında kelâm ve felsefe terimi. Evrenin yaratılmışlığı öncülüne dayanarak Allah'ın varlığını ispat etmek için başvurulan delillerden biri.
Alevilikte cennet ve cehennem değil, onun yerine “devriye” (reenkarnasyona benzer) vardır. Alevi kimliğini oluşturan inançsal yapı bunlardır.
Bununla birlikte ruh göçü inancı, kültürel etkileşimin bir neticesi olarak bu dinlerin bazı aşırı fırkalarına ve batınî grupları içerisine sirayet etmiştir. Sonuç olarak, İslâm'a göre “ruh göçü” ya da ölümden sonra ruhun başka bir bedene intikali, diğer bir varlıkta yeniden doğması veya bedenlenmesi inancı batıldır.
Reenkarnasyonla ilgili en bilinen ayetler Bakara suresindedir: “Allah'ın varlığını nasıl inkar ediyorsunuz ki, sizi ölü iken O diriltti, sonra yine sizi O öldürecek, yine sizi O diriltecektir; nihayet O'na döndürüleceksiniz” (Bakara Suresi 28. ayet).
Teva ise aron hakodeşin tam önünde yer alan kürsüdür. İbadet sırasında aron hakodeşten çıkarılan Tevrat tomarı, din görevlisi tarafından bu kürsüde okunur. Sinagoglarda resim ve heykel bulunmaz. Çünkü bunların bulunduğu yerde ibadet yasaktır.
“Gizli bir şeyin sonradan ortaya çıkması, kişinin bir konuda beliren birkaç görüşten birini tercih etmesi” mânalarına gelen bedâ, terim olarak “Allah'ın belli bir şekilde vuku bulacağını haber verdiği bir olayın daha sonra başka bir şekilde gerçekleşmesi” şeklinde tarif edilir.
O hâlde, Allah Teâlâ hiçbir şeye hulûl etmemiştir." (
Aksine naslarda Allah'ın zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde benzersiz olduğu ve O'nun dışındaki her şeyin yaratılmış varlıklardan ibaret bulunduğu te'vile imkân bırakmayacak bir açıklıkla ifade edilmiş, İslâm âlimleri de nasları bu çerçevede anlamışlardır.
II. Abdülhamit'in baskı rejimine karşı mücadele etmek ve Osmanlı Devleti'nin çöküşünü engellemek amacıyla faaliyet gösteren gizli ihtilal komitesi.
Bu doğrultuda Türk Dil Kurumu açısından Türkçe karşılığı olarak, 'Birlik olma, birleşme ya da bir olma' ifadeleri üzerinden değerlendirmek mümkün. Herhangi bir durum ya da olay ve olgu karşısında, birlik olma ya da birleşme gibi anlamları ifade etmektedir.
Türkiye'deki Türk ve diğer etnik gruplardan olan Sünnilerin çoğunluğu Hanefilik mezhebine mensuptur. Türkler arasında Şafii mezhebine mensup olana pek rastlanmamaktadır. Kürtler'in ise büyük bir bölümü Şafii mezhebinden olup, az bir kısmı Hanefi mezhebini takip etmektedir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri