Kulların ayetlerin anlamını bilerek, araştırma yaparak ve müşahede ederek iman etmesine tahkiki iman denir. Tahkiki iman, imanın en üst derecesidir. Bu mertebeye erişen kişiler insan-ı kamil olarak nitelendirilir.
Allah, Müslümanlara Nisa Suresinin 136. ayetinde ''Ey iman edenler, iman ediniz.'' diye emreder. Bu ayeti yorumlayan tefsirciler imanın dereceleri olduğuna kanaat getirmiş ve inancı iki kısma ayırmıştır. Bunlardan ilki taklidi ikincisi ise tahkiki iman şeklinde tanımlanır.
«İman yetmiş yahut atmış küsür şubedir. (Şubelerin ) en üstünü "Lâ ilahe illallah/Allah'tan başka hak ilah yoktur." sözü; en aşağısı ise eziyet veren şeyi yoldan kaldırmaktır.» İman tek bir şube yahut tek bir haslet değildir. Bilakis bir çok şubeleri vardır.
Tafsili imanın üçüncü derecesinde ise Hz. Muhammed'in bize tebliğ ettiği tüm iman esaslarına inanmak ve tüm haberleri tasdik etmek olarak ifade edilebilir. Allah'ın ve peygamberimiz Hz. Muhammed'in bildirdiği tüm emir ve buyruklara tüm ayrıntıları ile birlikte inanmak olarak ifade edilebilir.
Bunlar; ilme-l yakin, ayne-l yakin ve hakka-l yakin mertebeleridir. Bu üç mertebeyi şu temsille anlayabiliriz: Bir dağın arkasında bir ateş yaksalar ve siz ateşin çıkardığı dumanı dağın üzerinde görseniz, şöyle dersiniz: “Şu duman, bir ateşin varlığına işaret etmekte ve onu ispat etmektedir.
İlgili 16 soru bulundu
İslam inancına göre imanın çeşitli dereceleri vardır. Ayetlerin ve hadislerin sadece zahiri yönüyle ilgilenen kişiler için taklidi iman terim kullanılır. İmanın en alt derecesi olan taklidi imanda, bilmek değil başkalarını taklit etmek esastır.
İslâm dîninin üç mertebesi (derecesi) vardır. Her mertebenin (derecenin) de bir anlamı ve esasları (rükünleri) vardır.
Kainatta her şeyin Allah'a açılan bir pencere olduğunu ve bu pencerelerden Allah'ın isim ve sıfatlarını seyrederek, sağlam ve kuvvetli bir iman getirmek anlamındadır. Yani tahkiki iman, sarsılmaz ve şüphelere mağlup olmaz derecede, ispat ve deliller ile Allah'a ve onun bildirdiklerine iman etmek demektir.
“Şu üç özellik kimde bulunursa o kişi imanın tadına erer: Allah ve Resûlü'nü herkesten çok sevmek, sevdiği kişiyi sadece Allah için sevmek, ateşe atılmaktan nasıl korkuyorsa imandan sonra küfre dönmekten de öylece korkmak.”
Tafsili iman üç derece incelenmektedir. Birinci derece olarak Hz. Muhammed'e, Allah'a ve ahiret gününe kesin olarak inanmaktadır. İkinci derece; ahiret gününe, Allah'a, kitaba, peygambere, cehennem ve cennete, kadere ve kazaya, sevap ve azaba ayrı bir şekilde inanmaktır.
Peygamber bu hadiste, imanın formülü olan kelime-i tevhid ile yolda insanlara eziyet veren bir şeyi kaldırıp atmayı birleştirmiş ve her ikisini de imanın tarifi içinde zikretmiştir.
Bunlar sırasıyla; Allah'ın Varlığına ve Birliğine İman, Meleklere İman, Allah'ın Kitaplarına İman, Peygamberlere İman, Ahiret Gününe İman ve Kadere İman şeklindedir.
İslam'ın beş şartı, İslam Dîni'nin Sünnilik ve Caferiyye Şiîliği mezheplerine göre büyük önem arz eden beş ameli. Bu şartlar sırasıyla: Şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak ve hacca gitmektir.
1- Allah'ın varlığına inanmak: Allah tektir ve sonsuz dünyanın tek yaratıcısıdır. Bütün varlıkları O'nun yarattığına inanıp bunu asla sorgulamamalıyız. 2- Meleklere İnanmak: İman'ın diğer bir şartı ise Meleklere inanmaktır.
din olarak İslâm'ı ve. peygamber olarak Muhammed'i kabul ederse, imanın tadını alır.”
Peygamberimiz, “Kimde üç şey bulunursa o, imanın tadını almış olur: 1- Allah ve Resul'ünün kendisine her şeyden daha sevimli olması. 2- Birisini sadece Allah için sevmesi veya buğz etmesi (kızması). 3- Küfürden kurtulduktan sonra, küfre dönmekten ateşe atılacakmışçasına hoşlanmaması” (Buhârî, İman, 9) buyuruyor.
Bütün ibadetler, alışverişler, her iş, Allah rızası için yapılıyorsa, imanı korur ve kuvvetlendirir, parlatır. İmanı korumak için, ihlâsla ibadet yapmak gerekir. Bunlar kalbi parlatır. İhlâsla büyüklerle irtibat kurmak, mesela sohbetlerinde bulunmak, kitaplarını okumak, onları düşünmek de kalbi parlatır.
Bu inanca sahip bulunan kimseye mü'min, inancının gereğini tam bir teslimiyetle yerine getiren kişiye de müslim denir. Ayrıca Türkçe'de müslim kelimesinin Farsça kurala göre çoğulu olan müslüman da (müslimân) bu anlamda kullanılmaktadır.
Bir âlimin görüşünü delilsiz kabul etmek anlamında fıkıh usulü terimi. Nassın lafız ve mânasından hareketle, nassın bulunmadığında da çeşitli istinbat metotları kullanılarak şer'î hüküm hakkında zannî bilgiye ulaşma çabasının genel adı. İmâmiyye Şîası'nda fetvasına başvurulan en yetkili müctehid.
Nefsin; nefs-i emmare, nefs-i levvame, nefs-i mülhime, nefs-i mutmainne, nefs-i razıyye, nefs-i merdıyye ve nefs-i kamile olmak üzere 7 mertebesi vardır. Bu mertebelere aynı zamanda “atvar-seb'a” da denmektedir.
Nefsi radiyye
Nefs-i radiyye nefis teskiyesi kademelerinden beşincisidir. Tasavvufa göre bu mertebede nefis daha önceki kademede doyuma ulaştığı için Allah'ın yaptığı her şeyden razı olmuştur. Bu makamımın zikri HAY Esmasıdır.
Nefis, lügat manası itibariyle kişi, zat ve ruh demektir.
İnsan Vakfı on X: "Oruç sabrın, sabır da imanın yarısıdır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri