Matüridî, Kitab üt-Tevhid'inde bilgi ve önemi üzerinde ısrarla durur. Matüridî, bilgi edinme yollarını duyular, haberler ve akıl olarak belirler. O'na göre bilgi vehbî olmaz; kesbî'dir. Doğru akıl yürütmeyle ortaya çıkan bilgi bir âdet-i ilâhiye'dir.
Maturidilik Mezhebinin Temel Görüşleri Nelerdir? Allah (c.c) her zaman verdiği sözü yerine getirir. Allah, kulunun gücünün yetmeyeceği şeyi kuluna buyurmaz. Önceleri iman etmemiş kişiler son nefesinde iman ederse imanları kabul edilir.
Allah'ın var olduğu ve eşi benzeri olmadığı da maturidiliğin temel görüşleri arasındadır. İnsanın iradesinin özgür olduğunu ve sorumluluğunun farkında olarak amel ettiğini kabul eder. Maturidilik, iman ve amel arasında bir ilişki olduğunu vurgular. İmanın, iyi amellerle desteklenmesi gerektiğini savunur.
Mâtürîdî, başta kelâm ilmi olmak üzere, hadis, fıkıh, tefsir, mezhep- ler tarihi, cedel, usûl-ü fıkıh, Kur'an-tecvid ve diğer ilimlerde, temel kaynak niteliği taşıyan birbirinden değerli eserler telif etmiştir.
İlgili 40 soru bulundu
Maturidilik, 2.asrın ortalarında bû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd el-Mâtürîdî'nin görüşlerini benimseyenlerin oluşturduğu Ehl-i sünnet mezheplerinden birisidir. Maturidilik, akaid sahasında âyet ve hadisle birlikte aklı da temel almıştır.
Mâturîdî'nin temel görüşü, evrenin insan için; insanın ise ebedî yaşamı kazanmak üzere imtihan için yaratıl- dığı yönündedir.
Mâturidilere göre, kafirler iman ile mükelleftir, amel ile mükellef değildir. Eşarilere göre ise, kafirler hem iman hem amel ile mükelleftir. Mâturidilere göre, Allah, bir şeyi güzel olduğu için emreder; çirkin olduğu için ise yasaklar. Eşarilere göre, eşyada veya insan fiilerinin aslında iyilik ve kötülük yoktur.
Mâtürîdî, İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin görüşlerini sistemleştiren, varlığı ve hayatı anlamak için yöntem, bilgi kuramı geliştiren, insan tabiatı-akıl, akıl-evren ilişkisini tahlil eden özgün bir İslam bilginidir.
Ehli sünnet inancını oluşturan en önemli iki itikat mezhebinden biri olan Maturidi'ye Mezhebinin kurucusudur.
Ebû Hanîfe (ö. 150/767) ve Ebû Mansûr el-Mâtürîdî'nin (ö. 333/944) görüşleri etrafında oluşan kelâm mektebi. Hz. Peygamber ile ashabın dinin temel konularında takip ettikleri yolu benimseyenler anlamında bir tabir.
Mâtürîdîlik ile Eş'arîlik, Ehl-i sünnetten ayrı değildir. İtikatta hak mezhep tektir.
Sünniler günümüzde inanç açısından Maturidilik ve Eşarilik, fıkhi açıdan da Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbelî ve bazen ise Caferi mezheplerine bağlıdırlar. Bu dört mezhepten ilki olan Hanefi mezhebi itikad olarak Maturidiliğe diğer üç mezhep ise Eşariliğe bağlıdırlar.
Mâtürîdî ya da tam adıyla Ebû Mansûr Muhammed bin Muhammed bin Mahmûd el-Mâtürîdî es-Semerkandî, (Arapça: الماتريدي; d. 863, Maturid, Semerkand - ö. 944, Semerkand), İslam dininin iki itikadi mezhebinden birisi olan Mâtürîdîlik mezhebinin kurucusu ve Hanefîlik mezhebine bağlı olanların itikad imamı sayılan İslâm alimi.
Marifetullah. Kulun bilgisi ve mükellefiyeti ile ilgili Eşariler ve Mâturidiler arasındaki en temel ihtilaf, Allah'ı bilmenin vahye gerek duymaksızın kul üzerine vacip olup olmaması meselesidir.
Ahmed b. Recâ el-Cûzcânî gibi hocalardan ilim tahsil etmişse de öğrenimini, henüz yirmi yaşlarında iken hocası Ebû Bekir Ahmed el-Cûzcânî ile birlikte ulemâ reisliğini deruhte eden ve Dârü'l-Cûzcâniyye'de ders veren Ebû Nasr el-İyâzî'den tamamlamıştır.
1. Mâturîdîliğin Arka Planı, Hanefiliktir. Kaynaklarda, İmam Mâturîdî'nin itikada dair görüşlerinin İmam Azam Ebû Hanife'ye dayandığı ve bu görüşlerin İmam Mâturîdî tarafından geliştirilip sistemleştirildiği açıkça ifade edilmektedir.
Selam!! İnanç ile ilgili verilen yorum biçimlerinin doğru verildiği seçenek "D- Maturidilik ve Eşarilik" olacaktır. Ehli sünnet mezhepler arasında yer alır.
Teklîf-i mâ lâ yutâk: İslam düşüncesinde, özellikle fıkıh ve kelam literatüründe, güç yetirilemeyen şeylerin insana teklif edilmesini ifade eder.
Ezelde ma'duma hitap: Esariye'ye göre ma'duma ezelde ilahî hitap taalluk eder. Buna göre Allah ezelde Mükellim'dir. Matüridîye'ye göre Allah ezelde Mükellim degildir. Çünkü ma'duma ezelde ilahi hitap taalluk etmez.
Mâturîdî, aklın ve düşünmenin iman etmek için var olduğu, onun dışında bilgiler üretmek için var olmadığı görüşündedir. Nitekim iman etmekle sorumlu kılınmanın akla bağlı bulunduğunu ve imanı oluşturan şeyin hakikatinin bilinmesinin de tefekkür ve nazar yoluyla gerçekleşeceğini ifade etmektedir.
Mâturîdî'nin takipçilerinin iman tanımında Ebu Hanife'nin görüşünü tercih ederek imanı, dil ile ikrar ve kalp ile tasdik olarak tanımladıkları görülmektedir. Nesefi'ye göre iman kul tarafından dil ile ikrar, kalp ile tasdik, Allah tarafından da O'nun hidayet ve tevfikiyle gerçekleşir (Nesefi, 2000: 65).
Başta Ebû Hanîfe (ö.150/767) ve tâbîleri olmak üzere Mâtürîdî kelâmcıların çoğunluğu îmânın artmayacağı ve eksilmeyeceği görüşündedirler. Zira bunlara göre, îmân, inanılacak hususları “kalp ile tasdik”ten veya “kalp ile tasdik ve dil ile ikrâr”dan ibârettir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri