Smith, doğal kanunların varlığını kabul etmekte ve iktisat konusunun bu kanunları keşfetmek olduğunu söylemektedir. Yani Smith, doğal düzenin kişisel çıkara göre oluşacağı inancındadır. Bu bakımdan Smith'in doktrini fırsatçı (oportünist) ve gerçekçidir (realist).
Çalışmamızın ikinci bölümünde iktisadi liberalizmin öncüsü olarak kabul edilen Adam Smith'in eserleri ve bu eserlerinden hareketle düşünceleri üzerine yoğunlaşılmıştır. Smith 1723-1790 yılları arasında yaşamış bir İskoç Aydınlanması düşünürüdür.
Backhouse (1991), modern iktisadın kurucusu olan Smith'in, ulusların zenginliğinin anahtarının iktisadi büyüme olduğunu savunduğunu belirtir. Whitehead (1991)'a göre ise, Smith, ekonomik aktivitenin ardındaki güdünün, kişisel çıkar ve üretimi maksimize etmek olduğunu ilk ileri sürenlerden biridir.
Adam Smith, insanla birlikte var olan ekonomik sorunu, yani kıtlık sorununu ilk kez bilimsel bir çerçeveye oturtup zamanının ideolojisiyle yani merkantilizm-tarımsal kapitalizm çerçevesiyle açıklayan bilim adamıydı. Smith'in eseri Ulusların Zenginliği, kapitalizmin ilk el kitabıydı.
Görünmez El kimilerine göre dost kimilerine göre düşmandır. Ardında yatan basit fikir şudur: İnsanların kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi yanlış değildir. Serbest bir piyasada, kendi çıkarını kovalayan insanların toplam eylemi toplumun tümüne fayda sağlar ve herkesi zenginleştirir.
İlgili 44 soru bulundu
Adam Smith ekonomik liberalizmin ilk savunucularından biriydi. Aydınlanma Çağı boyunca özellikle Adam Smith tarafından geliştirilen ekonomik liberalizm, ekonomide devletin müdahalesini minimumda tutmayı savunan liberalizmin ekonomi teorisi olarak doğdu.
Smith'in teorisi genellikle kabul edildiği gibi üç temel ilkeye dayanır. 1)Doğal düzenin yararlı işleyişi yani görünmez el kavramı. 2)Doğal özgürlük ▪ 3)Devletin yetersizliği ilkesi'dir. kullanılmasının serbest bırakılmasını ve kendi yöntemini kullanmayı ister.
Adam Smith'in 1776 tarihli Ulusların Zenginliği adlı eseri genellikle klasik iktisadın başlangıcı olarak kabul edilir.
Adam Smith, dünyada olduğu gibi ülkemizde de daha çok bir iktisatçı olarak tanınmaktadır. Oysaki Smith, yaşadığı dönemde, aynı zamanda üniversitede bir ahlak felsefesi profesörüydü.
Klasik iktisatçılara göre, devletin ekonomik faaliyetlere müdahale etmesine hiçbir gerek yoktur. Her şeyden önce, rekabet şartları altındaki piyasalarda fiyat mekanizması veya “görünmez el” tüm ekonomik faaliyetleri en etkin biçimde yönlendirebilecektir.
Smith, genellikle modern ekonominin, zaman zaman da modern Kapitalizmin babası olarak anılır ve başyapıtı olan “Ulusların Zenginliği” eseri klasik ekonominin ilk modern eseri olarak kabul edilir.
Smith'e göre zenginliğin artmasının arkasındaki temel neden, işbölümü ve uzmanlaşmadır. Özellikle uzmanlaşmada yaşanacak bir gelişme, ekonomideki ticaret düzeyini de arttıracaktır. Tüm bu gelişmeler için gerekli olan şey ise etkin bir şekilde işleyen piyasa sisteminin varlığıdır.
Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyetine ve bunların kâr amacıyla işletilmesine dayanan bir ekonomik sistemdir. Serbest piyasa ekonomisi olarak 16. yüzyılda ortaya çıkmıştır.
Modern ekonomi biliminin doğuşu ve gelişiminde merkantilist dönemin önemi çoğu zaman göz ardı edilmekte ve yaygın kabul edilen görüşe göre Adam Smith modern ekonomi biliminin kurucusu olarak kabul edilmektedir.
Keynesyen ekonomistler genel olarak toplam talebin değişken ve istikrarsız olduğunu ve bunun sonucunda da piyasa ekonomisinin genellikle verimsiz makroekonomik sonuçlarla - talep düşük olduğunda durgunluk veya talep yüksek olduğunda enflasyon - karşılaştığını savunurlar.
Kapitalizmin öncülerinden olan Adam Smith Kapitalist sistemi tarif etmiştir.
John Maynard Keynes 5 Haziran 1883 tarihinde İngiltere'nin Cambridge kentinde doğmuş ve 26 Nisan 1946'da 63 yaşında Sussex'de ölmüş ünlü bir İngiliz iktisatçıdır. Daha sonraları Keynesyen iktisat (Keynesian economics) olarak tanımlanan ve makro ekonominin temellerini atan iktisadi düşüncenin kurucusudur.
Çünkü genel kabule göre, iktisadi bilgilerin bir sistem dahilinde düzenli ve tutarlı bilgiler olarak elde edilmesi ve çözümlenmeye başlanması, Klasik İktisat Okulunun kurucusu olarak bilinen İngiliz İktisatçı Adam Smith'in 1776 yılında Ulusların Zenginliği adlı ünlü kitabı ile başlar.
Marx'ın bölüşüm teorisi de, değer analizinden önce ve değer analizinin dışında belirlenen bir ücret teorisine dayalıdır. Marx da Smith ve Ricardo gibi, temel olarak ücretin asgari geçim düzeyinde belirleneceğini kabul eder.
Smith'e göre işbölümü zenginlik amacı doğrultusunda insan tarafından kurgulanmamış olup fayda gözetmeyen ve doğal bir şekilde işleyen faaliyetlerin sonucudur. Diğer bir ifadeyle işbölümü toplumda alıp verme yani takas etme gibi karşılıklı eylemlerin çıktısıdır (Smith, 2006:34).
Keynesçi iktisatçılar, tam istihdamı ve fiyat istikrarını hedefleyen kamu politikalarını içeren bir devlet müdahalesini savunmuşlardır. Keynes teorisi göre, talebi canlandırmak ve küresel ekonomiyi depresyondan çıkarmak için hükümet harcamalarını azaltılmalı ve daha düşük vergiler uygulamalıdır.
Kısaca, klasik liberal tezlere göre bir üretim maliyetinin o üretim için harcanan emeğe eşit olduğunu ifade eder. Bu teorinin içeriğini oluştururken emek homojen bir değer olarak kabul edilmiş, yani her işçinin ortaya koyduğu emeğin aynı nitelik ve niceliğe sahip olduğu farzedilmiştir.
Özel mülkiyet inancı ve emeğin sömürülmesi yoluyla daha fazla kazanma prensibine dayalı sosyoekonomik sistem.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri