Ağlama nöbetleri, çocukluk dönemlerinde görülen, çocukların kendini nasıl ifade edeceklerini ve duygularını nasıl kontrol etmeleri gerektiğini bilemediği için yaptıkları davranışlardır. Belirli bir yaşa kadar normal sayılan ağlama nöbetleri, genellikle 1-3 yaş arası çocuklarda sıklıkla görülür.
Sürekli ağlama isteği, kişinin yaşadığı psikolojik rahatsızlıkların göstergesi olabilirken nörolojik sorun ihtimalini de göz ardı etmemekte fayda vardır. Bunun ardında anksiyete (kaygı bozukluğu), TSSB (travma sonrası stres bozukluğu), duygudurum bozukluğu, depresyon gibi ruhsal rahatsızlıklar bulunuyor olabilir.
Psişik veya duygusal gözyaşları; beyinde stres, zevk, öfke, üzüntü ve ıstırap (veya fiziksel acı) kaydedildiğinde meydana gelir. Göz çevresine hormon salgılaması için endokrin sistemini tetikler ve bu da gözyaşlarının oluşmasına neden olur. Bu gözyaşları aslında doğal bir ağrı kesici olan lösin enkefalin içerir.
Zihni başka şeylerle meşgul etmek de ağlamayı durdurma etkisine sahiptir. Başka şeyler düşünmeye çalışarak içinde bulunduğunuz ruh halinden uzaklaşabilirsiniz. Fiziksel olarak hareket etmek de ağlamanızı engelleyebilir. Elinizle bir şeyi sıkıp bırakmak denenen yöntemlerdendir.
Acı, keder, kayıp, çaresizlik, tasa, kaygı, sinir, heyecan, suçluluk ve hatta sevinç gibi yoğun yaşanan birçok duygu gözyaşlarını belirmesine neden olabilir. Ağlama anı gerçekte insanın kendisi ile geçirdiği özel bir andır.
İlgili 27 soru bulundu
Aşırı ağlama, gözlerde de olumsuz etkiler yaratır. Gözlerde kızarıklık, şişlik, yanma ve kaşıntı gibi belirtiler görülebilir. Ayrıca göz tansiyonunu yükseltebilir ve göz sağlığını tehlikeye atabilir. Aşırı ağlama, baş ağrısı ve migrene de neden olabilir.
Rüyada Hıçkıra Hıçkıra (Çok Fazla) Ağlamak
Rüyada dökülen gözyaşları, kişinin içindeki sıkıntılardır. Bu rüya sıkıntılarını bir anda atıp, ferahlamaya işaret bir rüyadır. Bazı rüya yorumcuları, bu tür bir rüyadaki gözyaşlarını parayla açıklar. Fazla miktarda dökülen gözyaşı, temiz kazançları temsil eder.
Ağlamanın öfkeye verilen en yaygın tepkilerden biri olmasının nedeni genellikle sizi inciten durumlar tarafından tetiklenmesidir. Duygularınız bu şekilde gün yüzüne çıktığında engel olmak yerine ağlayarak duygusal bir rahatlama sağlayabilir ve duygularınızı daha iyi anlayabilirsiniz.
Hem psikolojik hem de fiziksel faktörler de dahil olmak üzere pek çok faktör sayılabilir. Çok sayıda fiziksel ve zihinsel sağlık durumu, bir kişinin daha fazla duygusal hissetmesine neden olabilir. Bunlar stresten hormonal değişikliklere kadar uzanabilir.
Anksiyete krizi anında; nefes egzersizleri yapmak, ayakta dik durmak, pozitif düşünmeye çalışmak, yürümek, bir film ya da kitabı odaklanmak faydalı olabiliyor. Ancak bu konuda mutlaka bir uzman yardımı alınması ve gerekli tedavilerin eksiksiz uygulanması önem taşıyor.
Patolojik gülme ve ağlama, santral sinir sistemi bozukluklarının bir çeşidi olarak davranışsal bir durumdur. Bu durumdaki hastalar, mutluluk veya üzüntü birlikte hissedilmeksizin sıklıkla aşırı ağlama nöbetlerinin sıklığından dolayı acı çeker. İnme sonrası emosyonel rahatsızlığın uygun yöntemlerle tedavisi önemlidir.
Ağlamak İsteyip Ağlayamamanın Nedenleri
Fiziksel olarak; göz kuruluğu, şeker hastalığı, otoümmin hastalıkları (Sjöngen Sendromu), kullanılmakta olan ilaçlar (anti depresanlar), hamilelik veya menopoza bağlı hormonal dengesizlikler, kontak lens kullanımı, göz enfeksiyonları gibi sebepler mevcuttur.
Ağlama krizine giren çocukla sakin bir şekilde konuşulmalıdır. Açık ve şiddetsiz iletişim tercih edilirse çocuk güvende olduğunu fark ederek sakinleşebilir. Sert tepkiler ise çocuğun tepkisini artırabilir. Çocuğa isteğinin neden gerçekleştirilmediği anlayabileceği kelimelerle açıklanmalıdır.
Gözümüzü besleyen sürekli belli bir düzende salgılanan gözyaşı ile alakası yoktur. Çok ağlamak rutin gözyaşı düzenimizi bozmaz.
"Orgazm bağlanma hormonu yayıyor. Bu hormonlar orgazm sonrasında düşüyor ve düştükçe bir hüzün çöküyor. Mutlak sevinç ve zevkten ayrılmış oluyorsunuz.
Bebeklerde cadı saati bebeklerin doğumdan sonraki ilk birkaç ayda yaşadığı sıkıntılı ve huzursuz döneme verilen isimdir. Bu dönem genellikle geceleri artan ağlama krizleri, uykusuzluk, iştahsızlık ve huzursuzluk gibi belirtilerle kendini gösterir.
Histrionik bozukluk belirtisi olan kişiler olaylar karşısında bilişsel çarpıtmaya dayalı tepkiler verirler. Olayları ya çok olumlu ya da çok olumsuz yorumlarlar. Bu hastaların temel hedefi karşısındaki insanı etkilemektir. Bunun için rol yapar ve abartılı bir davranış takınırlar.
Duyguları ne yoğunlukta yaşadığınızın genetik bir tarafı vardır. Duyusal işleme hassasiyeti, bir kişinin dünyayı daha derinlemesine algıladığı bir özelliğidir. Kişilerin yoğun empati duygusuna sahip olmasına neden olur.
Duyumların ve duyguların ağır basması, aşırı bir biçimde insanı etkilemesi durumudur. Duygusallık denildiğinde öfke, hüzün, sevinç, kaygı, korku, heyecan, umut gibi duyguların yoğun deneyimlenmesini ve hayata dair kararların verilmesinde duyguların yönlendirmesinde olmayı anlayabiliriz.
Ağlamak, sanılanın aksine bir zayıflık belirtisi değildir. Duygusal boşalım sağlamaktır. Vücuttan toksinler atılır ve kendimizi daha rahat hissederiz. İnsan sağlığı için faydalıdır.
Yine yapılan araştırmalarda ağlayan birisini gördüğü zaman insanların onu yatıştırmaya çalıştığı, dokunduğu ve kendi içlerinde de ağlama hissinin oluştuğu saptanmıştır. Tüm bunlara rağmen ağlamanın bir rahatlama hissini yarattığı da yadsınamaz.
Evet, ağlayanlar diğerlerine göre çok daha cesurlar diyebiliriz. Çünkü onlar duygularını ifade etmekten çekinmeyip ağlamanın bir acizlik olmadığını biliyorlar.
Ağlamak, denetimsiz bırakıldığında insanın üstünde negatif etkisi olan duygusal stresi azaltmanın doğal yöntemidir. Evet, erkekler de bile. Ayrıca, kendimize doğal tepkilerimizi yaşamaya izin vermenin muazzam bir değeri vardır.
Endorfin beynin ürettiği bir ağrı kesicidir. Morfin kadar etkili olup vücuttaki rahatsızlık hissini azaltarak sinirleri uyuşturur ve dolayısıyla rahatlama sağlar. Ağlayınca da tıpkı kahkaha atınca olduğu gibi endorfin salgılanır. Bu rahatlama hissiyle birlikte kişi sakinleşir ve uykuya dalma kolaylaşır.
Keder, kortizol gibi hormonların salınımını etkileyen strese neden olur. Bu hormonlar beyindeki nörotransmiterleri uyararak ağlama, baş ağrısı ve burun akıntısı gibi fiziksel reaksiyonlara neden olur. Bu hafif fiziksel semptomlar geliştikçe kişi baş ağrısının başladığını hissetmeye başlayabilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri