Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), insanların obsesyon adı verilen sürekli tekrar eden düşüncelere sahip olması ve bu düşüncenin kendisini rahatsız etmesinden ötürü, genellikle rahatlamak amacıyla ritüel veya kompulsiyon adı verilen sürekli tekrar eden davranışlarda bulunmasıyla karakterize bir durumdur.
OKB kendiliğinden geçmez, ilaç tedavisi veya bilişsel davranış terapisi yöntemlerinden biri ile tedavi edilmelidir. Erken teşhis gerçekleştirildiğinde tedavi süreci de hızlanır. Bazı hastalarda ilaç tedavisi yerine terapi yöntemi uygulanabilmektedir. Bilişsel davranışçı terapi bu terapiler arasında en etkilisidir.
Obsesif kompulsif bozukluk ilerlerse ne olur? Takıntı hastalığı tedavi edilmezse bu hastalık gitgide ilerler ve bu rahatsızlığa sahip kişinin sosyal yaşamını, günlük işlerini daha fazla etkilemeye başlar. Bu rahatsızlık beslenen bir rahatsızlık olduğundan dolayı tedavi edilmez ise güçlenir.
OKB, obsesyon adı verilen takıntılı düşünce, fikir ve dürtüler ile kompulsiyon adı verilen yineleyici davranışlar ve zihinsel eylemlerden oluşan bir ruhsal hastalıktır. Kişinin zihnine girmesine engel olamadığı, zihninden uzaklaştıramadığı düşünce, fikir ve dürtülerdir.
Çoğu kez bir psikiyatriste gelip, tedavi olana kadar 5-10 yıl geçer. %80 vaka 25 yaşın altında başlamakta, kronik seyirli bir hastalık olmasına karşın, OKB belirtileri zaman zaman 6 aydan uzun süreler kaybolabilmektedir.
İlgili 33 soru bulundu
mümkündür. OKB ne kadar erken teşhis edilirse, tedavisi de o kadar kolay olur. OKB NE KADAR SÜRER? OKB tedavisi gören kişilerin önemli ölçüde veya tamamen iyileşmesi olasılığı yüksektir.
OKB bir kaygı bozukluğudur. Temelinde kaygı yatar.
Obsesif kompulsif bozukluğu ilaç tedavisi veya bilişsel davranışçı terapisi olan psikoterapi yöntemiyle kontrol altına alınabilir. Her iki yöntemde kişinin durumuna göre başarılı sonuçlar verebilir. Her ikisinin birlikte kullanıldığı, yani kombine edildiği tedavi yöntemi ise daha başarılı sonuçlar verir.
Şizofreni ile OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) birlikteliği 19. Yüzyıldan itibaren psikiyatri literatürüne girmiş bir kavramdır. Aynı hastada hem psikotik, hem de obsesif kompulsif belirtilerin bulunması şizo-obsesif bozukluk olarak tanımlanır. Şizofrenide obsesif kompulsif belirtilerin tanınabilmesi oldukça güçtür.
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), insanların obsesyon adı verilen sürekli tekrar eden düşüncelere sahip olması ve bu düşüncenin kendisini rahatsız etmesinden ötürü, genellikle rahatlamak amacıyla ritüel veya kompulsiyon adı verilen sürekli tekrar eden davranışlarda bulunmasıyla karakterize bir durumdur.
Obsesif kompulsif bozukluk evliliğe engel mi konusunda kişilerin kendileriyle ilgili kararları verebilmesi gerekmektedir. Neticede bu konularla ilgili gerekli ilaçlarını alınması ya da psikoterapi seanslarının geçilmesi sonrasında mental olarak sağlıklı olan kişilerin evlenmesi de mümkün hale gelebilmektedir.
OKB, zeka seviyesiyle doğrudan bağlantılı bir bozukluk değildir. Bir kişinin OKB olması, onun zekasını ya da zeka potansiyelini etkilemez. OKB, anksiyete bozukluğu olarak sınıflandırılan bir durumdur ve obsesyonlar ve kompülsiyonlar şeklinde kendini gösterir.
Bazı durumları obsesif kompulsif bozukluk'dan ayırmak gerekir. Normal gelişiminde olan küçük çocuklar da tekrarlayan davranışlar yapabilir. Gelişimsel bu tür davranışlar genelde 8 yaş civarında kaybolurlar.
Serotonin Eksikliği:
Serotonin, eksikliğinde OKB için bir risk faktörü olarak rol oynar.
Obsesif Kompulsif Bozukluk doğru şekilde ilaçsız tedavi mümkündür. Doğrusu zaten OKB'den kurtulmak için tedavi ilaç değil analitik psikoterapidir.
Çoğunlukla haftalık periyotlarda yapılan terapi seansları yaklaşık olarak 12 ila 20 seans boyunca devam eder.
Klinik gidiş açısından ele alındığında OKB'de psikotik belirtilerin kronik özellikte olduğu ya da ara ara ortaya çıkabildiği görülür. Daha önce de belirtildiği gibi bir obsesyonun san- rıya dönüşmesi obsesyona direnmenin ortadan kalktığında ve içgörü yitirildiğinde söz konusu olur.
Dirençli hastaların oranı göre-ce yüksektir. Direnç, en az herhangi iki serotonin gerialım inhibitörü veya iki farklı gruptan antidepresanın veya biri klomipramin olmak üzere en az iki serotonin gerialım inhibitörünün maksimum dozda ve yeterli süre kullanılması-na karşın yanıt alınamaması olarak tanımlanır.
Klinik pratik içinde karşılaştığımız bu atipik obsesif hastalarda dikkatimizi çeken, obsesif nevrozdakinin aksine premorbid obsesif kişilik özelliklerinin olmaması, impulsif olmaları, içgörülerinin ve ritüellere direnmelerinin yetersizliğidir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk Hakkında Sık Sorulan Sorular
Belirli davranış kalıplarıyla karakterize obsesyon ve kompulsiyon tekrarı ile seyreden ve kişinin günlük hayatını ciddi anlamda olumsuz etkileyen ruhsal hastalıktır.
Takıntı Hastalığının İlaçsız Kesin Tedavisi: Psikoterapi
Bunun nedeni Obsesif Kompulsif Bozukluk hastalığının düşünce ya da davranışlardan değil, altta yatan dürtü ve duyguların sonucunda oluşmasıdır. Bu nedenle de Psikanalitik yönelimli psikoterapi ile OKB çözülmektedir.
LUSTRAL obsesif kompulsif bozukluğu olan 6 yaşından büyük çocukların tedavisinde kullanılır. Bunun dışında çocukların tedavisinde kullanımı onaylanmamıştır.
Son yıllarda toplum içinde görülme oranı artış gösteren obsesif kompulsif bozukluk hastalığı her 100 kişiden iki ya da üçünde rastlanabilir. Genel olarak ergenlik dönemini ve 2-0-30'lu yaşları kapsayan hastalık çocukluk dönemi de dâhil her yaşta görülebilir.
Yapılan bu çalışmalarda, fiziksel istismarın, cinsel istismarın bazılarında ise duygusal ihmal ve istismarın1,4,27 OKB belirtileriyle ilişkili olduğu ortaya konulmuştur.
Obsesif kompulsif bozukluk, halk deyimiyle vesvese olarak da adlandırılır. Gündelik hayatta herkes bazı durumlar karşısında endişe, panik ve takıntılı bir halde olabilir. Pek çok kişi meydana gelen bu hisler ile mücadele etmeye çalışır ve hayatlarında kötü izler bırakmadan bu durumu çözebilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri