Amal Şirketleri: Ortakların şirkete sermaye olarak emekleri ni koymasıyla ortaya çıkan şirketlere amal şirketleri denir. Örne ğin, iki terzinin emeklerini ortaya koyarak bir birliktelik halinde çalışmaları bu şirketi oluşturur1 9 .
Amel kelimesinin çoğuludur. Fıkıh terimi olarak iki veya daha çok kimsenin belli bir işi yapmak üzere kurdukları iş gücü ortaklığı mânasında kullanılır.
İbâha şirketiyse toplumun ortak yararına bırakılmış kamu malları ve kamu irtifak hakları üzerinde insanların sahip olduğu kullanma ve yararlanma hakkını veya bu konudaki fırsat eşitliğini ifade eder.
Mülakat, herhangi bir sosyal konu ya da sorunun üzerinde, uzman kişi ya da kişilerle yapılmış konuşmaları yansıtan yazı türüdür. Toplumun tamamını ya da bir kısmını ilgilendiren her alanda "mülakat" yapılabilir. Gazete ve dergilerde yayımlamak üzere yapılan mülakatlar için daha çok röportaj sözcüğü kullanılır.
Ortakların ticarî tecrübe ve itibarına dayalı olarak kurulan iş ortaklığı anlamında fıkıh terimi. En yaygın hukukî işlemi ve borç kaynağını ifade eden bir hukuk terimi. Kazanç ortaklığı yanında müşterek mülkiyeti ifade eden fıkıh terimi.
İlgili 17 soru bulundu
İNAN; ŞİRKET). Fıkıh literatüründe mufâvada terimi, ağırlıklı olarak Hanefî doktrininde ele alındığı şekliyle ortakların birçok bakımdan tam eşitliği esasına dayalı şirket tipini ifade etmek üzere kullanılır.
Sözlükte vücûh “yüz, bir nesnenin karşısında olan şey, ön, önde olan” anlamlarındaki vech kelimesinin, nezâir ise “bir şeyin dengi, benzeri, aynısı” anlamındaki nazîrenin çoğuludur.
6.Müsâkat (bağ bahçe ortaklığı) bir tarafın meyve ağaçlarını diğer tarafın emeğini koyarak ortaklık yapmalarını, 7.Muğârese (ağaç dikim ortaklığı) ise bir tarafın kerestesinden yararlanılan ağaçlarını diğer tarafın işgücünü koyarak ortaklık kurmalarını ifade eder.
Tevliye, bir malı kâr veya zarar etmeksizin maliyeti hakkında müşteriyi bilgilendirerek satmaktır. Tevliye akdinde; alıcının, satıcının, akde konu malın mevcut ve belirli olması, faizsiz bankacılık ilke ve standartlarına ve vadeli satışa uygun olması ve tarafların irade beyanının (icap-kabul) bulunması gerekir.
Sözlükte “toprağa tohum atmak, ekin ekmek” anlamındaki zer' kökünden türeyen müzâraa kelimesi, fıkıh terimi olarak tohum ekmek ve mahsulü belli oranda paylaşmak üzere arazi sahibiyle emek sahibi arasında yapılan ziraî ortaklık sözleşmesini ifade eder.
Mülk Şirketi. İki veya daha çok kişinin bir şeye birlikte mâlik olmasıdır. Bu ortaklığa "şirketü'l-emlâk" de denilir. Birbirinden ayrılması imkânsız ya da zor olacak derecede iç içe girmiş şeyler de "bir şey" sayılır.
Nikah ve aile ile ilgili tüm konuları kapsayan fıkıh dalına münakehat denir.
Çünkü, şirket, şer'an caiz olması için hem kâra hem zarara muhtemel olması gerekir. Bu hisse sahiplerine tanınan imtiyaz ise, zarara katılmamak olduğundan caiz değildir. Çünkü, adalete aykırıdır. Şayet, tanınan imtiyaz, hisse oranından fazla oy kullanma hakkı ise, yine caiz değildir.
آمال Arapça ve farsça anlamları
آرزوها.
Amal kelimesinin kökeni Arapça dilidir. Amal kelimesinin Arapça dilindeki karşılığı aʿmāl şeklindedir.
Ahval, hal kelimesinin çoğulu anlamına gelir. Haller, olaylar, durumlar gibi çeşitli manalarda kullanılır. Başka anlamları olarak vaziyetler ve davranışları ifade etmek için kullanılmasıdır.
Sözlükte “savmak, çevirmek, harcamak, değiştirmek, nakletmek, altın parayla gümüş parayı değiştirmek, bir para diğerine üstün olmak” gibi anlamlara gelen sarf kelimesi fıkıhta paranın para ile değişimini konu edinen akdi ifade eder.
Müsaveme, satıcının malın maliyetini müşteriye açıklamadığı satışa denilir. Başka bir deyişle müşterinin yapılan alışverişten satıcının ne kadar kâr ya da zarar ettiğini bilmediği satıştır.
Teâtî veya muâtât, akdin taraflarının sözlü irade beyanında bulunmaksızın mal ve bedeli karşılıklı rızaya delalet eden fiil yoluyla mübadele etmeleridir.
Sözlükte “hayvana veya bitkiye su vermek” anlamındaki saky kökünden türeyen müsâkāt kelimesi fıkıh terimi olarak, çıkacak ürünü belli bir oranda paylaşmak üzere meyve bahçesi veya üzüm bağı sahibiyle bunların bakım ve sulamasını üstlenecek işletmeci arasında yapılan sözleşmeyi ifade eder.
Ergenlik çağına yaklaşmış kız çocuğu için kullanılan bir terim. Ergenlik dönemine yaklaşmış çocuk anlamında fıkıh terimi.
Akit; iki tarafın beyanı ile bir malı veya hakkı devretmek, bir eylemi yapmak ya da bir sorumluluğu üstenmek konusundaki sözleşmelerdir. “Akit” olarak telaffuz ettiğimiz “Akd” kelimesi, Arapçada “bağ, düğüm, bağlamak, düğüm atmak” gibi anlamlara gelir.
Tefsir literatüründe, içerisinde bu tür kelimelerin tespit edilip farklı anlamlarının zikredildiği eserler vücûh ve nezâir genel adıyla anılır. Bir kelimenin, zikredildiği farklı yerlerde farklı anlamlarda kullanılması vücûh, aynı anlamda kullanılması nezâir terimleriyle ifade edilir.
Buna göre eğer bir lafız, tasavvuru başka bir şeyle ortaklığa mani bir mânaya delâlet ediyorsa alem, başka bir şeyle ortaklığa mani bulunmayıp bu imkân mânalar arasında eşitse müşekkek, ayrı lafızlar ayrı mânaları ifade ediyorsa mütebâyin, birden fazla lafız bir mânaya delâlet ediyorsa müterâdif adını alır.
Kısaca ifade etmek gerekirse, vücub ehliyeti insanın şer'î hak ve vazifelere muhatap, vecibeler yüklenmeye ve başkalarını borçlandırmaya salahiyet sahibi olması, eda ehliyeti ise işlediği fiillerin şer'an itibara alınabilir, yani bunlara dinî- hukukî sonuç bağlanabilir nitelikte oluşuna elverişli olması demektir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri