Stres anksiyeteye, depresyona, artan tansiyona, sindirim sorunlarına, migrenlere ve hatta görme değişikliklerine neden olabilir.
Görme bozuklukları psikolojik etkiler yaratırken, psikolojik problemler de görme bozukluklarına sebep olabilmektedir. 'Santral seröz koryoretinopati' dediğimiz retina bozukluğu yine stres nedeniyle retinada oluşan bozukluklardandır ve genelde stresli olaylardan sonra gelişir.
Strese bağlı en yaygın görülen göz rahatsızlıkları göz kapağı seğirmesi ve santral seröz koryoretinopatidir. Göz kapağı seğirmesi, genellikle stresten kaynaklanır. Ayrıca yorgunluk, uykusuzluk, fazla çay/kahve/kola tüketimi seğirmeye yol açabilir. Seğirme haftalar, hatta aylar sürebilir.
Stres pek çok hastalık üzerinde kilit rol oynarken göz sağlığını da olumsuz etkiliyor. Genellikle yoğun stres altında olunan dönemlerde meydana gelen santral seröz koryoretinopati yani retinada sıvı birikmesi görme kaybına bile neden olabiliyor.
Stres birçok hastalığın açığa çıkmasında önemli bir paya sahipken, göz sağlığını da olumsuz yönde etkiliyor. Genellikle stres altındayken meydana gelen retinada sıvı birikmesi olayı, görme kaybına kadar gidebiliyor.
İlgili 45 soru bulundu
“Stresin oküler etkisi hafif rahatsızlıktan ciddi, zayıflatıcı görme kaybına kadar bir aralıkta olabilir. Evet, stres göz seğirmesine (ayrıca göz kapağı miyokimi olarak da bilinir) neden oluyor olabilir. Bu göz kapağı seğirmesi, orbicularis oculi kasnın sürekli kasılmasının bir sonucudur.
Depresyon görme kaybını da hızlandırıyor
Ancak depresyon, yarattığı duygusal problemlere ek olarak; iştahsızlık, eve kapanma ve gün ışığından mahrum kalma, egzersiz, uyku düzeninde bozukluklar, baş ve kas ağrıları gibi fiziksel olumsuzluklara da yol açabiliyor.
Bunun yanı sıra rahatsızlığın hangi boyutta olduğu da bir göz doktoru tarafından teşhis edilmelidir. Göz sinirleri hücrelerinin tamamen işlevini kaybetmesi sonucunda yenilenmesi mümkün değildir.
Başlangıçta göz tansiyonu belirti vermez ancak rutin muayenede göz tansiyonu olup olmadığı anlaşılır. İlerleyen durumlarda göz ağrısı, göz kızarıklığı, ani görme sorunları, renkli halkalar görmek, bazı durumlarda mide bulantısı ve istifra ile de belirti verebilir.
En Tehlikeli Göz Hastalığı Nedir? Göz tansiyonu veya tıptaki ismiyle glokom bu çeşit rahatsızlıkların başında gelir. Göz rahatsızlığı semptom göstermeksizin uzun seneler içerisinde ilerleyen kalıcı körlük ile sonuçlanabilir.
Gün içinde gözlerini dinlendirmek için her 20 dakikada bir, 20 saniye ara verip uzaktaki bir nesneye bakmak göz kaslarını gevşetirken yorgun göz altı belirtilerini azaltmaya yardımcı olur. Ayrıca gün içinde bol bol göz kırpmayı da ihmal etmemelisin. Düzenli göz kırpmak gözünü nemli tutar ve göz kaslarını rahatlatır.
Uzun süreli dengesiz ve sağlıksız beslenme göz sağlığını bozmaktadır. Gözleri destekleyecek besinler tüketilmeli ve bol bol su içilmelidir. Su aynı zamanda gözün ihtiyacı olan nem dengesini de sağlamaktadır. Dinlendirici ve bilgisayar ışığını engelleyici gözlükler takılabilir.
Birçok nörolojik hastalıkta görme ile ilgili yakınmalar ortaya çıkabilmektedir. Bunlar arasında optik nörit (göz sinir iltihabı), göz siniri damarının tıkanması, göz siniri tümörleri, hipofiz bezi tümörleri, beyin damar tıkanıklıkları ve genetik hastalıklar gibi nedenler vardır.
Anksiyete yaşayan kişiler ruhsal açıdan etkilenerek, aşırı kaygı ve korku oluşturur. Değer kaybı oluştuğunu düşünen bu kişilerde aşırı kilo kaybı, mide bozukluğu, terleme görülebilmektedir.
Göz sinirlerinde oluşan hasarlar bazı belirtilerle anlaşılabilmektedir, bu belirtiler arasında şunlar sayılabilecektir: Görme bulanıklığı, görmede netlik kaybı. Ayrıca bu durum katarakt belirtisi olarak da değerlendirilebilir. Bakılan nesnelerdeki renklerin soluk ve cansız görünmesi, renklerin tam anlaşılamaması
Somon, ton balığı veya alabalık gibi balıklar bağışıklık sistemini güçlendiren hücre ve sinir sistemini koruyan Omega-3 yağ asitleri kaynağıdır. Omega-3'ler kuru göz semptomlarını hafifletebilir ve glokoma karşı koruyabilir. Nohut, barbunya, mercimek ve fasulye gibi baklagillerde çinko oranı yüksektir.
Bu tip yaralanmaların belirtileri arasında batma hissi, şiddetli ağrı, kızarıklık, görmede azalma, konjuktivit, ışık hassasiyeti, gözde yaşarma, akıntı, yabancı cisim hissi gibi bulgular olur. Bazen hasta hiç gözünü açamaz ya da çok ileri derecede görme kaybı şikâyeti olur.
Bu ilaçlar göz içindeki lens kaslarının kasılma fonksiyonunu bozarak, bulanık görmeye yol açabiliyorlar. Böyle bir yan etki ortaya çıktığında, bu ilacı başka bir gruptan antidepresanla değiştirmek gerekebiliyor. Ayrıca antidepresanlar, göz kuruluğuna yol açıyor.
Miyokimi olarak da adlandırılan göz seğirmesi, göz kapağında yer alan kasların ani, tekrarlayıcı ve istemsiz kasılmaları (spazm) şeklinde gerçekleşir. Kasılmalar genellikle üst göz kapağında görülmekle birlikte bazı durumlarda her iki göz kapağında veya yalnızca alt kapakta da gerçekleşebilir.
Artmış basınca bağlı görme sinirlerinin etrafındaki optik kılıfta da basınç artar, buna bağlı görme sinirinde beslenme bozukluğuna bağlı optik atrofi, bulanık görme ve körlük meydana gelebilir. Baş ağrısı genellikle hasta sabah uyandığında şiddetlidir ve bazen hastayı uykusundan uyandırabilir.
Genel olarak bakıldığında göze vuran baş ağrısının en fazla görülen nedeni küme tipi baş ağrısı olmaktadır. Küme tipi baş ağrısı dayanılmaz olan, şiddetli ağrı, sık olarak bir gözün etrafından başlayan bir şekilde yayılım göstermektedir. Ağrı bazı zamanlarda yüz, boyun, omu, baş ve diğer alanlara da yayılabilmektedir.
Göz, orbita adı verilen kemikten bir koruyucu çukur içinde yer alır. Orbitanın içinde, altı adet göz dışı kas göze bağlanır. Bu kaslar gözün aşağı-yukarı ve yanlara doğru hareket etmesini ve gözün dönmesini sağlar. Göz dışı kaslar gözün sklera adı verilen beyaz kısmına bağlıdır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri