Aşk, kişilerarası ilişki veya bir başka varlığa duyulan derin sevgidir. Bunun daha derini ise TDK sözlüğüne göre "güçlü sevgi, güçlü aşk" veya aşırı ve güçlü tutku, istek anlamına gelen hem ruhen hem de bedenen aşık olmayı kapsadığı düşünülen "sevda"dır.
Aşk, derin bir duygusal bağ ve çekim gücü olarak tanımlanır. İki insan arasında romantik, tutkulu ve bağlı bir ilişkiyi ifade eder. Aşk, karşılıklı sevgi, saygı, sadakat, kabul ve bağlılık gibi duygusal bileşenleri içerir.
Aşk insansallaştırılmış cinselliktir, bir doğal ortam olduğu kadar bir kültür ortamıdır. Aşkın kökenindeki duygu eksiksiz adanmışlık duygusudur. Bu adanmışlık ne iyiliktir ne özveridir, yalnızca kendini karşılıksız bırakıştır. Aşkın dışında mutlak adanmışlık yoktur.
HARUKİ MURAKAMİ
Kim aşık olmuşsa, kendisinin eksik parçalarını arıyordur. Bu yüzden aşık, maşuğunu düşündükçe acı çeker. Bu tıpkı, uzun zamandır görmediğin birinin odasına girdiğinde bulduğun anılar gibidir.
En Büyük Aşk İnsanın İnsanı Sevmesidir'
İlgili 41 soru bulundu
Bunlar, tutkulu aşk (Eros), arkadaşça aşk (Storge), oyun gibi aşk (Ludus), sahiplenici aşk (Mania), mantıklı aşk (Pragma) ve özgeci aşk (Agape)'tır.
Hakikî aşk ve mecazî aşk arasındaki fark nedir? Unutmamalı ki; kâinatta Cenâb-ı Hak'tan başka bir varlığa sevgi, iptilâ ve düşkünlüğün yaygın hâline «mecazî aşk»; cemali kemal, kemali cemal kutbundan olan kâinatın Rabbine karşı duyulan derin muhabbet ve kalbî alâkaya da «hakikî aşk» denir.
Dostoyevski Aşk Sözleri
Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır. Sevmek; güzel birinde aşkı aramak değil. O kişide, bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında, 'kendini bulmaktır. İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır.
Orhan Pamuk Yeni Hayat kitabında aşkı şöyle tanımlıyor; "Aşk birisine şiddetle sarılma, onunla aynı yerde olma özlemidir. Onu kucaklayarak, bütün dünyayı dışarda bırakma arzusudur. İnsanın ruhuna güvenli bir sığınak bulma özlemidir." Sarılmak, güvendir. Aşk, sarılmaktır.
Bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusu. 2. İki ayrı cinsin birbirine karşı duydukları bedensel ve ruhsal güçlü duygu, sevgi ilişkisi. İkinci tanımda iki ayrı cins yerine iki kişinin diye bahsedilmesi daha doğru bir tanımlama olacaktır.
Kişilere göre aşkın tanımı değişebilir, görecelidir, herkes faklı şekilde kendi hissettiğini temel alarak bir tanım yapabilir. Ancak literatürde aşk; birbirlerine doğru güçlü bir şekilde çekilen insanların duygularını derinleştirmeleri ve ilişkiyi sürdürmeyi istemeye başlaması olarak tanımlanabilir (Dönmez, 2009).
Platon sevgiyi, tensel boyuttan toplumsal ve tinsel boyuta değin Page 13 132 ▪ Mavi Çınar yüceltir. Aşk (eros) onda hem tinsel yaratıcılığın hem de ölümsüzlük ve hakikate erişmenin aracıdır.
Anlamı; aşık olunan, sevilen kimse demektir. Aşk öyle bir kavramdır ki bu kavramın tanımı, kültürden kültüre, kişiden kişiye farklılık gösterebilmektedir.
Özetlersek, sevgiyi bir yaşantı, somut bir yaşamsal süreç olarak değil de, soyut bir kavram olarak gören bu tanımlamalara göre sevgi, bir kişiye ya da bir şeye karşı duyulan ilgi, bağlılık, içtenlikli yakınlık duygusu, derin sevecenlik; o kişinin ya da şeyin iyiliğini isteme, ona içten bağlanmadır.
Aşk, ayrıca duyarlılığı ve anlayışı da kapsamalıdır. Aşık insanlar birbiriyle neşeli anlarını paylaşmak, üzgünken de birbirini teselli etmek ister. Aşıklar birbirilni olduğu gibi kabul eder, önemserler. Aşk hissi zaman zaman insanın içini kıpır kıpır eden, kalbini küt küt attıran bir duygu olarak da tanımlanır.
Aşk, sevginin tutkulu ve derinlikli biçimidir. Aşkı sevgiden ayıran en önemli üç özellik, sadakat, bağlılık ve şefkattir. Sevdiğine delice bir tutkuyla bağlanan âşık onun için kendi çıkarını terk eden kişidir. Aşık olan kişide muhakeme ikinci plana düşmüş, öncelik duyguların olmuştur.
Aşk, sevginin bir üst noktası, aşırı ilgi ve bağlılık olarak tanımlanır. Bununla birlikte aşkın birçok çeşidi vardır. Örneğin tasavvuf edebiyatında ve divan şiirinde konu edinen aşk, ilahi aşktır. Karşı cinse duyulan aşırı sevgi ise beşeri ya da mecazi aşk olarak nitelendirilir.
Aşk, aslında hiç doğal olmayan bir olgudur ki kendini nadiren tekrar eder; ruh yeniden bakire kalamayacak hale gelir ve bir başkasının ruhundaki okyanusa dalacak gücü kendinde yeniden bulamaz. Aşk; iki insanın bilinçlerini birleştirme çabasıdır. Boşuna bir çaba, çünkü insan kendi bilincine mahkumdur.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Orhan Pamuk'un romancılığı genelde postmodern yapıdadır. O; romanda konu, izlek ve yapı yönlerinden bu akımın bütün yansımalarını kullanmaya çalışır.
Aşk aslında bir neslin devam etmesi için vardır. Bir kişiye yoğunlaşarak onun kişisel özelliklerine hayran olmak; onu beğenmek ve ona güven duymak aşkı doğurur. Böylece onunla uzun süreli birliktelik arzu edilir. Bu da zaman içerisinde sevgi ile beraber birliktelikle çocuğun dünyaya gelmesine olanak tanır.
Nastyenka, kör ninesi ile yaşayan, dünyayı ve insanları zerre tanımayan cahil bir kızdır.
Yani "aşk" dediğimiz şey, beyinde başlar ve beyinde biter. Beyinde olan bu süreçler diğer organları etkileyebilir; ancak yaşanan duyguların kendilerinin bu etkilenen organlarla (örneğin aşkın kalple, kaslarla, bağırsaklarla) hiçbir alakası yoktur. Aşk, güçlü bir bağlılık hissi ve kişisel bağlanma duygusudur.
Ruhanî aşk seçkinlerde (havas) bulunan, maddî ve mânevî güzelliklere karşı duyulan aşktır. Böyle bir aşka tutulan kimse kendisini şehvetten korursa bu aşk onu ârifler derecesine ulaştırabilir. Melekût âlemine çıkmak için merdiven vazifesi göreceğinden bu aşk makbul sayılmıştır.
Büyük aşk, şiddetli aşk.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri