Aşırı otlatma, meranın bir dönemde ürettiği otun %60'tan fazlasının otlatılması durumudur. Büyümeleri için yeterli yaprak üretemeyen bitkiler zayıf kalır. Uç sıcaklık değerlerine ve kuraklığa karşı dayanıksız duruma düşer.
Aşırı otlatma nedeniyle potansiyel taşıma kapasitesinin aşılmasıyla bitki örtüsünün zayıflaması veya yok olması ile erozyon oluşur. Sonuç olarak verimli toprak tamamen taşınarak çölleşmeye kadar uzanan bozulmalar ortaya çıkar.
Aşırı Otlatma (Over Grazing): Bitki örtüsünün yenileme gücünü kaybetmesine ve meranın bozulmasına sebep olan otlatma yoğunluğudur.
Bu yüzden düzensiz veya aşırı otlatmalar, uygulandıkları otlaklarda toprak verimliliğinde dengesizlikler oluşmasına ve sonuçta bu alanlarda verim ve bitki türlerirideki çeşitliliğin azalmasına yol açabilmektedir.
Bazı istisnalar dışında, orman toprağının sürütme, yangın ya da otlatma nedeniyle koruyucu örtüden yoksun kalması erozyona yol açmaktadır.
İlgili 26 soru bulundu
Dünyada 2,7 milyar insan çölleşme tehdidi altında. 2050'de bu sayının dört milyara ulaşması bekleniyor. Türkiye'de de kuraklık ve çölleşme konusunda durum hiç iç açıcı değil. Türkiye'de çöl yok ancak özellikle Konya ve Iğdır ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi çölleşme tehlikesi altında.
Erozyon (toprak aşınımı), toprağın aşınmasını önleyen bitki örtüsünün yokedilmesi sonucu koruyucu örtüden yoksun kalan toprağın su ve rüzgarın etkisiyle aşınması ve taşınması olayıdır. Erozyonun başlıca nedeni, toprağı koruyan bitki örtüsünün yok olmasıdır.
Özellikle ülkemizde başta aşırı otlatma ve ormanların yok edilmesi sonucu toprak erozyonu artmakta, bitki çeşitliliği azalmakta ve buna bağlı olarak da hayvan çeşitliliği yok olmaktadır.
a) Özel mülkiyete ait çayır, yaylak ve otlaklara, otlatılabilecek hayvan sayısından fazla hayvan sokulması halinde komşu meralar zarar görebileceğinden, 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 1. maddesi gereğince meraların korunması hasıl olduğundan, hayvan tahdidi açısından rapor düzenlenecektir.
Ekosistem bozulursa erozyonların oluşması muhtemeldir. Ekosistem bozulursa su kaynakları azalabilir. Suların kirlenmesi ve kuruması sonucu çevredeki kullanılabilir su miktarı azalır ve böylece zincirleme tüm denge bozulmuş olur. Ekosistemde oluşan sorunun en olumsuz etkisini şüphesiz canlılar üzerine görüyoruz.
Bu arazilerin çoğu yasadışı orman kesimi ve mera açılması sonucu elde edilmiştir. Kontrolsüz aşırı otlatma, hassas step ekosistemlerini tahrip etmeye devam ederken, yaşamları hayvancılığa bağlı olan kırsal toplulukların üzerinde ekonomik baskı oluşturmaktadır.
Otlatma kapasitesi, belirli genişlikteki bir merada, belirli uzunluktaki bir otlatma mevsiminde uzun yıllar bitki örtüsü, toprak ve diğer doğal kaynaklara devamlı bir zarar vermeden otlatılabilecek maksimum hayvan sayısı olarak tanımlanır.
Oysa meralarda doğal olarak yetişen bitki örtüsü, hayvanların yem ihtiyacını karşılar, erozyonu önler, su varlığımızı korur, üstelik bunun için ücret de talep etmez.
Heyelanlar daha çok orman örtüsü tahrip edilmiş olan dik yamaçlarda meydana gelmektedir. Yapılan araştırmalar ormanların ve ağaçlandırmanın heyelanları önlemede büyük role sahip olduğunu göstermektedir. Bu nedenle heyelanları önleme ve kontrol etmede orman mühendislerine hiiyük görev düşmektedir.
Yağış yetersizliği, kuraklığın yanında, aşırı otlatma, ormansızlaşma, yanlış/aşırı sulama, toprağın kirlenmesi, çölleşmeye etki eden diğer faktörlerdir. Pek çok afette olduğu gibi temel sebep artan dünya nüfusunun doğal kaynak talebidir.
Besi hayvancılığının en ekonomik şekli, yem destekli mera hayvancılığıdır. Yem, hayvan verimliliğini ve fiyatı etkileyen başlıca unsurdur. Bir sığır besisinin yaklaşık % 70-80 toplam girdisini yem oluşturur. Mera besisi ile belirli bir süre yem girdi %'sini azaltmak mümkündür.
davar, koyun, keçi, sığır, manda sürülerini güdüp otlatan kimse.
Otlatma Mevsimi; mera yem bitkilerinin otlatma olgunluğu evresine eriştikleri tarih ile otlatmaya son verilmesi gereken kışa giriş kritik periyodu arasındaki tarihi ifade etmektedir. Diğer bir deyişle; mera bitkilerinin zarar görmeden otlatılabilecekleri ve yeterli yem üretebilecekleri dönem olarak tanımlanabilir.
Çayır-mera ıslahı; yem kaynaklarını ıslah etmek veya bu yemi otlayan hayvanların yararlanmalarını kolaylaştırmak için, mera üzerinde özel işlemlerin uygulanması, geliştirici tedbirlerin alınması ve bazı tesislerin yapılması olarak tanımlanır.
İklim değişikliliği, kirlenme, doğal kaynakların aşırı kullanımı, sürdürülebilir olmayan kaynakların kullanımı ve hızlı nüfus artışı biyolojik çeşitliliğin azalmasına ve türlerin yok olmasına neden olur.
Ülkemiz; coğrafi konumunun uygunluğu, iklim, jeoloji, toprak ve su kaynakları gibi farklı ekolojik değerlerin önemli özellikler taşıması, kuş göç yollarının üzerinde bulunması ve buzul çağlarında birçok hayvana sığınak teşkil etmiş olması sebebiyle, fauna bakımından zengin bir çeşitlilik gösterir.
/ Dünyada biyoçeşitliliğin en fazla olduğu yer tropikal yağmur ormanlarıdır. Yağmur ormanlarında yağışın fazla olması, orman altı bitkilerinin de fazla olmasına neden olmuştur.
Dünyadaki erozyonun boyutu konusunda belirsizlikler de bulunuyor. Fakat en fazla dikkat çeken bölgeler Hindistan, Çin, Sahra Altı Afrika ve ormansızlaştırmanın yoğun olduğu Güney Amerika.
Erzincan, Iğdır, Pasinler, Erzurum, Kars ovalarında erozyon sorunu çok düşük düzeydedir.
Erozyon, diğer adıyla aşınım, yer kabuğunun üzerindeki toprakların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etkenlerle aşındırılıp, yerinden koparılması, bir yerden başka bir yere taşınması ve biriktirilmesi olayına denir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri