Son günlerde yaşanan 5 ve üzeri depremlerin sayısındaki artış Ay'ın yaklaşmasının depremleri de tetikleyeceği fikrini akıllara getirdi. Ancak uzmanlar yeraltı hareketlerinde artış olduğunu kabul etmekle birlikte Süper Ay nedeniyle büyük bir deprem beklemiyor.
Ay'daki aşırı sıcaklık farkı depremlere sebep oluyor
Ay'ın iç kısmındaki gelgit esnemesinin aksine, ay depremleri Ay'ın yerkabuğundaki sıcaklık değişimlerinden (termal depremler) kaynaklanıyor. Ay'ın atmosferinin olmaması, Güneş'ten gelen ısının tutulmasının ve yüzeyin kademeli olarak ısınmasının önüne geçiyor.
'MARS VE AY'DA DA DEPREM OLUYOR'
Tektonik levhaların hareketleriyle farklı büyüklüklerde meydana gelen depremlerin Dünya dışındaki gezegenlerde de olduğunu açıklayan Prof. Dr. Ethem Derman, Mars ve Ay'da olan depremleri anlattı.
Dr. Sezer, son 100 yılda Türkiye'de 4 ve üzerindeki büyüklükteki depremlerin yüzde 31'inin ilkbahar, yüzde 24'ünün yaz, yüzde 23'ünün sonbahar ve yüzde 23'ünün de kış mevsiminde meydana geldiğini ifade etti.
Dolunay ve deprem arasında bir ilişki yok.
İlgili 29 soru bulundu
Gezegenlerin uzaydaki konumları da depremleri tetikleyebilir.
Yeniay, dolunay ve Güneş tutulmalarının depremleri etkileyebileceği pek çok uzman tarafından söyleniyor. Ancak "Her tutulma sonrası deprem olur mu?" sorusunun yanıtı "Hayır" olarak veriliyor. Astrologlar, ancak çok riskli olduğu ifade edilen yeniay, dolunay ve tutulmalarda dikkatli olunması gerektiğinin altını çiziyor.
Güneş'in çekim gücünün etkisiyle Dünya'nın gece bölümü büyük bir baskı altındayken, gündüz kısmı gevşek konumdadır. Bu sebeple depremlerin genelde gece olduğu ve aşırı basınca dayanamayıp kırıldığı tahmin ediliyor.
KAF, 1100 km uzunluğunda sağ yönlü ve doğrultu atımlı aktif fay hattıdır. Yaklaşık olarak Van Gölü'nden Saros Körfezi'ne kadar tüm kuzey Anadolu'yu keser. Tek bir faydan oluşmaz, pek çok parçadan oluşan fay zonudur.
Dünya'da hâlâ oksijen ve atmosfer olacak ancak artık depremlerin yarattığı oluşumlar olmayacağı için zamanla rüzgâr, tüm yapıları dümdüz bir hale getirecek. Sonunda, düzleşmiş kıtaların çoğu sular altında kalacak. Birçok volkan var olamayacak; kalanlar ise daha düz ve daha yaygın bir şekil alacak.
Prof. Dr. Yıldırım, her ay takviminin başlangıcında öncelikle Güneş ve Ay, daha sonra Jüpiter, Venüs ve Ay, zaman zaman Mars ve Ay, Satürn ve Ay'ın bir araya gelip dünya üzerinde büyük çekimler uyguladığına işaret ederek, bunların da depremi tetikleyici görev üstlendiğini kaydetti.
Bu ölçeğe göre 3 ve altı büyüklükteki depremler genelde hissedilmezken 7 ve üstü büyüklükteki depremler yıkıcı olabilir.
İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar.
Kandilli Rasathanesi: Bölgede günde ortalama 80 deprem oluyor.
Ortalama olarak her 6 yılda bir 7'den büyük bir deprem meydana geldiği gerçeğine baktığımızda, Erciş-Van depreminden bu yana 12 yıldır büyük bir deprem meydana gelmediği ve 7 ve daha büyük depremlerin sayısının ortalamanın altında kaldığı görülmektedir.
Kıtasal hareketliliğin fazla olduğu Anadolu'da levhalardaki hareketlilikten dolayı çok fazla deprem görülmektedir. Türkiye'de Kuzey Anadolu Fay Hattı, Doğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattı olmak üzere 3 büyük fay hattı bulunmaktadır.
AFAD ve uzmanların açıklamasına göre Türkiye'de fay hattı olmayan veya deprem riskinin en az olduğu illerin arasında Ankara, Antalya, Sinop ve Zonguldak bulunuyor.
Fay normalde yapışıktır, 300 sene üzerine birikir ve kırılır ama fayın bu kısmı halen yüzeyde kaymaya devam ediyor. 1939-1942 depremi var, bunlarda böyle bir şey söz konusu değil. Dengeleme filan bitmiş, fay kitlenmiş ama burada halen kayıyor, yılda 2 santime yakın neredeyse kayıyor.
Türkiye'nin aşağıdaki bölgeleri 1. derece deprem bölgesi olarak kabul edilir: Marmara Bölgesi. Kuzey Ege Bölgesi. İç Anadolu Bölgesi.
En büyüğü 11 şiddetinde. 12'de yeryüzü şekil değiştiriyor, yer çekimi devre dışı kalıyor." dedi. Türkiye'nin depremler konusunda sıklıkla karşılaştırıldığı Japonya'daki fayların farklı özelliklerinin bulunduğuna işaret eden Sözbilir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Japonya'da daha az yıkım olur.
Güneş'in çekim gücünün etkisiyle Dünya'nın gece bölümü büyük bir baskı altındayken, gündüz kısmı gevşek konumdadır. Bu sebeple depremlerin genelde gece olduğu ve aşırı basınca dayanamayıp kırıldığı tahmin ediliyor.
Zaman içerisinde deprem sıklığının artması veya azalması normaldir. Depremler, "rastgeleye benzer" (İng: "quasi-random") olgulardır; yani istatistiki olarak öngörülebilir bir yaşanma sıklığı modelini takip etmekle birlikte, kendi içerisinde belirli bir rastgeleliğe veya "veri gürültüsüne" de sahiptir.
Ayın kırmızı olması depremin habercisi değildir. Ayın kırmızı renk alması genellikle Ay'ın atmosferden gelen ışığın kırmızı ve turuncu tonlarıyla saçılması sonucu gerçekleşebilir. Bu tür renklenmeler genellikle Ay'ın alçak bir konumda doğduğu veya battığı zamanlarda gözlemlenebilir.
Ay ve Güneş tutulmaları veya evrelerinin depremi tetiklediğine veya yarattığına dair hiçbir bilimsel veri bulunmamaktadır.
Özmen, depremlerin yerkabuğunun altındaki levhaların hareketleriyle meydana gelen doğa olayları olduğunu; ay tutulması, mavi ay gibi döngülerin depreme yol açmasının mümkün olmadığını ifade etti.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri