Sözlükte “kesmek, kesin bir şekilde yemin etmek ve bir işi hiçbir ilişiği kalmamak üzere bitirmek” anlamlarına gelir.
Cezm, üzerinde bulunduğu harfi bir önceki harfe bağlar ve bir önceki harfin harekesiyle birleştirerek okutur. Cezim'in Arapçadaki adı Sükun'dur. Cezm'in görevi üzerine geldiği harfi, bir önceki harfe bağlayarak okutmaktır.
Cezm, iki harfi birbirine bağlamak, iki harfi ses olarak birleştirmek... İşte bu işlevi gören harekeye de biz "cezm" veya "sükun" diyoruz.
kesin karar vermek, kesin olarak niyetlenmek.
Cezm, iki harfi birbirine bağlar. Üzerinde bulunuğu harfi bir önceki harfin harekesiyle birleştirerek okutur.
İlgili 28 soru bulundu
Bir hadis terimi. Sözlükte “kesmek, kesin bir şekilde yemin etmek ve bir işi hiçbir ilişiği kalmamak üzere bitirmek” anlamlarına gelir. Hadis ilminde ise senedi tam olarak zikredilmek istenmeyen bir hadisin sağlam bir isnadı bulunduğunu belirten edâ lafızlarından biriyle rivayet edilmesidir.
1. İklab. Tenvin veya Cezimli Nun'dan sonra Be harfi gelirse İklab olur.
Hareke sistemi
Hareke sisteminde 8 temel işaret vardır. Bunlar fetha (üstün), kesra (esre), damma (ötre), tenvin (iki üstün, iki esre, iki ötre), sükûn (cezm), teşdid (şedde)'dir.
Muhaffef kelime; dile hafif gelen, cezmli kelime demektir. Harf-i medden sonra sebeb-i med olan sükûn-i lâzım cezm ise yani idğam durumunda değilse (şeddeli değilse), medd-i lâzım kelime-i muhaffef olur.
Harfimizin üzerinde cezm yani sükun varsa harfin kendi sesini okutur. Mesela ''n'' sesi gb. Harflerin birleştirilmesinde ise en kolay yol noktalara dikkat etmektir. Ayrıca bazı harfler bir sonraki harfe birleşik yazılmaz mesala Elif .
Sözlükte “dinmek, durmak; kımıldamamak; ruhî rahatlık, huzur, sakinlik” gibi anlamlara gelen sükûn Arap gramerinde ve tecvid ilminde bir harfin harekesizlik halini ifade eder; sükûn halindeki harfe sâkin denir. Sâkin harfin üzerine okumada kolaylık sağlamak için cezm denilen küçük yuvarlak bir işaret ( ْ ) konur.
Kelime Anlamı: “Çevirmek, dönüştürmek” demektir. Cezimli Nûn veya Tenvin'den sonra, [ ب ] harfi gelirse “İklâb” olur. Nasıl Okunur: Öncelikle cezimli Nûn veya Tenvin Mîm'e [ مْ ] çevrilir.
ÖTRE: Harfin üstüne gelen bu işaret ince harfleri "u" ile "ü" sesi arasında bir sesle, kalın okunan harfleriyse "u" sesi ile okutur.
7- Te (He ye benzeyen kapalı Te)( ـة ) Harfi; Yuvarlağın üzerinde iki noktalı te. Daha önce gördüğümüz açık te den farkı, üstte iki noktadan dolayı her zaman te olacak ama noktalar kalktığında he ye dönüşecek.
Fetha hareke dilimizde üstün hareke olarak ifade edilmektedir. Türkçemizde sessiz harfleri birbirine bağlamada sesli harflerden istifade ediyoruz, Arapçada ise sessiz harfleri seslendirmek için harekelerden istifade ediyoruz. Üstün hareke harflerin tamamına “e” sesi vermektedir.
Arap alfabesinde sadece ünsüz harfler ve uzun okunan ünlü harfler (a, u, i) içerdiği için kısa ünlü sesleri için değişik harekeler geliştirilmiştir. Harekelerin kullanımı neredeyse sadece Kur'an ve Arapça öğretim kitaplarına sınırlıdır. Bunlar gazete ve kitaplarda genellikle kullanılmaz.
Medd- i lazım, asli med üzerine üç elif (altı hareke) eklenerek dört elif miktarı uzatılır. Medd-i lazım kelime veya harfte bulunur.
Dik Çizgi: Harfin üzerine veya altına (Çeker) gelen dik çizgi harfi bir elif * miktarı uzatır. Harfin üzerindeki dik çizgi kalın okunan harfleri a sesiyle, ince okunan harfleriyse a ile e arasında bir sesle uzatarak okutur.
Durulacak kelimenin son harfi şeddeli ise yine sükûn üzere vakfedilir, hareke okunmaz. Ancak harfin şeddeli olduğunu belirtmek için o harfi sükûnlu olarak biraz tutmak gereklidir.
Hemze çoğunlukla aslî harftir; bazan vav, yâ veya eliften bedel olabilir. Elif ise aslî harf değildir; daima ibdâl harfi olarak bulunur. 6. Hemze kelimelerin baş, orta ve sonlarında yer alabilirken elif asla başa gelmez.
Türkçede bulunup Arapçada bulunmayan sesler: ç, g, ğ, j, p,v, ı, o, ö, ü.
ŞEDDE : Şedde, üzerinde bulunduğu harfin iki defa okunmasını sağlar. Yani, birinci defa cezimli, ikinci defa ise kendi harekesi gibi okutur.
Sözlükte “genizden konuşmak, inlemek” anlamına gelen gann (gunne) kökünden isim olup kıraat ve tecvid ilimlerinde “genizden gelen ses” olarak tarif edilir (Mekkî b. Ebû Tâlib, er-Riʿâye, s. 240).
Kalb kökünden türeyen ve sözlükte “döndürmek, çevirmek, altını üstüne getirmek” anlamlarına gelen iklâb, tecvid terimi olarak bâ (ب) harfinin önünde bulunan sâkin nûn veya tenvinin idgam yapılmaksızın “mîm”e dönüşmesini ifade eder.
İki çeşit med vardır.
Bir kelimede harfi med bulunup sebeb-i med bulunmazsa ve med harfi geçiş odağında değilse Medd-i Tabiî (Aslî med, Zâtî med) olur.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri