Çok susamak, genellikle vücudun yeterli sıvı alamadığı veya bazı sağlık sorunlarına işaret edebileceği anlamına gelir. Diyabet, yüksek tuz tüketimi, hormonal değişiklikler veya aşırı terleme gibi nedenlerden kaynaklanabilir.
Vücudunuzdan Su Çıkışı Olursa, Su İhtiyacınız Artar
Fakat bunun yanı sıra; ishal, kusma, ateşlenme, kan kaybı, yanık, vücut dokularında su kaybı gibi durumlar söz konusuysa bunlar da daha sık susamanıza neden olabilir4.
Şekersiz diyabet dediğimiz hastalık Antidiüretik hormonun eksikliği veya etkisini gösterememesinden kaynaklanır. Sonuç olarak bu hormon eksikliğinde vücutta su tutulamaz, aşırı idrarla atılır ve susamayla birlikte çok su içme oluşur.” Doç. Dr.
Susuzluk hissi nedir? Susuzluk hissi, bedendeki sıvı kaybında ya da tuz seviyesinin aşırı artışında meydana gelen bir durumdur. Çünkü susuzluk duyusunu sıvı miktarı ve kandaki tuz oranı belirlemektedir. Bunlar bedenin belli başlı sensörleri tarafından ölçüldükten sonra bilgiler beyne aktarılır.
Aşırı Su İçme İsteği Neden Olur? Aşırı su içme isteğinin altında pek çok farklı neden yer alır. Özellikle yağlı ve baharatlı yiyecekler yenildiğinde, hava çok sıcak olduğunda ya da egzersiz sonrasında su içme isteğinde artış meydana gelir.
İlgili 39 soru bulundu
Erkeklerde sürekli idrar hissine sebep olabilen, idrar yolu enfeksiyonları, içecek türleri, ilaç kullanımı ve diyabet kadınlarda da sürekli idrar hissine sebep olabilir.
Genellikle hafif ve orta düzeydeki dehidrasyonda su tüketiminin artırılması en uygun çözümdür. Aşırı egzersize bağlı olarak gelişen sıvı kaybında da elektrolit içeren sıvılar tercih edilebilir. Ağır dehidrasyon tablosunda ise hastanın en yakın sağlık kuruluşuna götürülmesi çok mühimdir.
İdrarın miktarı ve rengi, vücudun susuzluğunu ele veren belirtiler arasındadır. Böbrek susuz kalırsa belirtilerini idrar ile gösterebilir. Diğer belirtileri gözden kaçırsanız veya başka durumlarla karıştırsanız bile az idrar çıkışı ve normalden koyu idrar rengi, az su içtiğiniz konusunda sizi hemen uyarır.
Şeker hastası kişilere uzmanlar tarafından yapılan önerilerin başında su içmek gelir. Vücudun ihtiyacı kadar su tüketmek kan şekeri seviyesinin belirli bir aralıkta seyretmesini sağlar. Su içmek idrar yapımını artırdığından kanda bulunan yüksek miktardaki şekerin bir kısmının atılmasına yol açar.
Sağlıklı bireylerde açlık kan şekeri düzeyi ortalama 70-100 mg/Dl arasında değişkenlik gösterir. Açlık kan şekerinin 126 mg/Dl'nin üzerinde olması, diyabet tanısının koyulabilmesi için yeterlidir. Bu değerin 100-126 mg/Dl arasında olması durumunda bireye OGTT uygulanarak tokluk kan şekeri araştırılır.
Günde en az 2 – 2,5 litre su içmek, vücudun yeterli miktarda sıvı alabilmesi için son derece önemlidir. Bol sıvı tüketimini ise vücut direncini kaybetmeden yapmak gerekir. Kahve, çay ve asitli içecekler, vücudun sıvı ihtiyacını karşılamaz.
Sonuçlara göre iç saatin bazı hücreleri uyku evresinden kısa bir süre önce çok etkin ve özellikle de su dengesi ve kan basıncını etkiyen bir peptit hormonu olan vazopressinin salgılanmasını sağlıyor. Vazopressin ise susama hissini uyandırıyor.
İnsülin eksikliğine bağlı olarak kanda biriken aşırı şeker idrarla atılırken vücut suyunu da çektiği için idrar miktarı fazlalaşır. Bu durumda susama hissi ve ağız kuruluğu artar. Sonuç olarak hasta normalden daha çok idrara çıkıp daha fazla su içmeye başlar.
Sağlıklı bir yetişkinin kilo başına her gün yaklaşık 35 ml su içmesi gerekir. En azından bilimsel kuruluşların genel kılavuz ilkelerine göre. 50 kilogram ağırlığındaki bir kişinin 1,7 litre, 60 kilogram olan kişinin 2,1 litre, 70 kilogram olan kişinin 2,4 litre ve 80 kilogram olan kişinin 2,8 litre içmesi gerekir.
Susamak, vücudun suya ihtiyacı olduğunu gösteren bir durumdur. Ter ile vücuttaki su dışarı atılır. Ve insan terleyince suya ihtiyaç duyar. Özellikle bir aktivite ile uğraşırken suya ihtiyaç duyulur.
Dehidrasyon baş ağrısından kaynaklanan ağrı, ön, arka, yan veya başın her yerinde olabilir. Başı hareket ettirmek daha fazla ağrıya neden olabilir. Dehidrasyon baş ağrıları sadece vücut çok fazla sıvı kaybettiğinde ortaya çıktığından, baş ağrısıyla birlikte dehidrasyon belirtileri ortaya çıkacaktır.
Böbrek yetmezliği teşhis edilirken, doktorunuz böbreklerinizin işlevlerini değerlendirmek için bazı testler yapabilir. Bu testler arasında kan testleri, idrar testleri ve böbrek resimleme testleri sayılabilir. Bu testler böbreklerinizin ne kadar iyi çalıştığını ve ne kadar hasar gördüğünü belirlemek için yapılır.
Bir insan susuz en fazla 7 gün hayatta kalabilir. Bu süre 168 saat olarak söylenebilir. Çocuklar için veya sağlık durumu iyi olmayan biri için ise bu durum değişiklik gösterebilir. Buna göre bir insan susuz kaldığı zaman vücudunda tüm hücreleri susuzluk yaşamaya başlayacaktır.
Vücudun yeterli tükürük üretimi yapmadığında ortaya çıkan ağız kuruluğuna yaygın olarak susuzluk, iyot eksikliği, kullanılan ilaçlar, tütün ve alkol kullanımı, diyabet, pamukçuk gibi ağız içi mantarları, alzheimer gibi hastalıklar ve felç yanı sıra HIV/AIDS gibi otoimmün hastalıklar neden olmaktadır.
Su eksikliğinin ciddi boyutlara ulaşması kişinin komaya girmesine kadar gidebilir. Su az tüketildiğinde; deri elastikiyetinde azalma, baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı, kan basıncı düşüklüğü gibi şikayetler görülebilir. Bu bulgulara rağmen gerekli su alınmazsa ölümcül sonuçlar ortaya çıkabilir.
Dehidrasyon, vücut içerisinde yeterli miktarda su bulunmaması durumu olarak tanımlanır. Bunu önlemenin en iyi yolu susamadan önce günlük alınması gereken su miktarını almak olacaktır. Dehidrasyon durumunda baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik gibi belirtiler görülebilir.
Ebegümeci, keçiboynuzu ve meyan kökü gibi susuzluğu gideren ve sıvı kaybını telafi eden içecekler içilmelidir. Çorba zengin bir su kaynağı iken tatlılar yüksek şeker içerdiği için susama hissine sebep olur. Teri emmesi için pamuktan yapılmış olan kıyafetler tercih edilmelidir.
Susuzluğun ciltteki en hissedilir etkisi kuruluktur. Susuz kalan bir vücudun her yerinde kuruluk görülebilir. Kuruluk aynı zamanda kaşıntıya da yol açtığından cilt sürekli nemlendirilme ihtiyacı duyar.
Sağlıklı bir yetişkin genelde 3 güne kadar susuzluğa dayanabilirken, bu sürenin çok nadir olarak 8-10 güne kadar uzayabildiği görülmüştür. Fakat ek hastalıklar veya ortamın sıcak olması susuzluğa tolerasyonu azaltır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri