Dinî sorumluluğun ön şartı akıl ve irade sahibi olmaktır. İnsanın Allah (c.c.) katında sorumluluğu akıllı ve iradeli oluşuna bağlanmıştır.
İslamın sorumluluk anlayışına göre her insan, hattâ peygamberler bile yaptıklarından sorumludurlar. Kur'ân-ı Kerim'de Yüce Rabbımız buyuruyor ki: "Ândolsun ki, kendilerine peygamber gönderilenlere soracağız. Peygamberlere de soracağız" (el-A'raf, 7/6).
Sorumluluk Ne Zaman Başlar: Akıl Yetkisini Kullanma Ehliyetine Sahip Olmasıyla Sorumluluk Başlar.
Dinî hükümlerle mükellef olma, ergen olmakla başlar. Kızlar âdet görmekle büluğa ermiş yani ergen sayılırlar. 15 yaşına kadar ergenliğe ulaşmamış bir kız, 15 yaşını bitirdiği tarihten itibaren hükmen ergen ve mükellef sayılır (Mevsılî, el-İhtiyâr, 2/95; Tahtâvî, Hâşiye, 108; İbn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, 1/408).
Allah'ın kulunu bir işi yapma veya yapmama hususunda yükümlü tutması anlamında terim. İslâm düşüncesi ve kurumları tarihiyle fıkıh ilminde farklı anlamlarda kullanılan bir terim. Dinen yükümlü sayılan insanların davranışları ve bunlarla ilgili hükümler anlamında fıkıh terimi.
İlgili 20 soru bulundu
Bu bağlamda sorumluluğun biri kasıt ve niyet için, diğeri de kasıt ve niyetin sonucu olan fiil için olmak üzere iki boyutu vardır. Fiillerde ahlaki açısından önemli olan niyet ve maksattır. Sorumluluğun akıl ve hürriyet olmak üzere iki şartı vardır.
Dinî sorumluluğun ön şartı akıl ve irade sahibi olmaktır.
253 İslâm hukuk düşüncesi açısından kişinin sorumluluğunu düzenleyen nasların makuliyetinin bir gereği olarak, yükümlülüğün güç yetirilebilir olması öngörülmüştür. Bu çerçevede özellikle iki şart ön plana çıkmaktadır ki, bunlar ilim ve kudrettir.
Sorumluluk, erken çocukluk dönemlerinden başlayarak çocuğun yaşına, cinsiyetine ve gelişim düzeyine uygun olarak görevlerini yerine getirmesidir. Yaptığı işi sonuna kadar götüren ve yapmakta olduğu bir davranışın sonuçlarına katlanmayı göze alan çocuk, sorumluluk sahibi çocuktur.
Kur'an, iman eden ve salih amel işleyen bütün müminleri 'müttaki' yani takva sahibi olarak niteler. Başka bir ifadeyle, imandan sonra onun gereğini yerine getirip, iyiliklere sarılan ve kötülüklerden kaçınan herkes bu sıfatı almaya hak kazanmıştır.
Varlık âlemi içerisinde yüce Allah'ın sorumluluk teklifini kabul ederek bu zorlu emaneti yüklenen tek canlı insandır.
TDK'ya göre sorumluluk; kişinin kendi davranışlarını veya yetki alanına giren herhangi bir durumun sonuçlarını üstlenmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca sorum ve mesuliyet kelimeleri de sorumluluk anlamına gelmektedir.
Genel olarak ahlaki sorumluluğun, insanların bilinçli ve özgür birer varlık olarak yapmış oldukları bütün fiillerin sonuçlarını göze almayı gerektirdiği ifade edilmektedir. Bu anlamda eylemin sonunda kendisine soru sorulan insanın verdiği bir yanıttır.
4- Mükellef: Allah'ın emir ve yasaklarından sorumlu olan kişilere denir.
Borçlunun alacaklıya karşı borçlanmış olduğu edinimi ifayla yükümlü olması akdi sorumluluktur.
Namaz kılmak
İslâm dinindeki en önemli ibadet olup Kur'an'da birçok ayette bahsedilmiştir.
İslam'ın inanç esasları bazı yerlerde imanın şartları olarak da geçmektedir. Bu esaslar şu şekildedir; Allah'ın (c.c.) varlığına ve birliğine inanma, Allah'ın meleklerine inanma, Allah'ın kitaplarına inanma, Allah'ın peygamberlerine inanma, Ahiret gününe inanma, kader ve kazaya inanma şeklindedir.
Bunlar; doğru olmak, takva, ihsan, ihlas sahibi olmak, cömert olmak, merhametli olmak gibi ahlaki erdemler olarak görülmektedir.
Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek, zikir yapmak. Bunların hepsi ameldir, hedef değildir, vasıtalardır. Bir insanın İslâm'ı yaşayabilmesi için bunların hepsini yapması gerekir. Mutlaka bu kişi namaz kılacaktır, Ramazan ayı boyunca oruç tutacaktır.
İslâmın Şartları
İslâmın beş şartı, Hz. Peygamber'den (sav) nakledilen, “İslâm beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resûlü olduğuna şahitlik etmek.
Türk Borçlar Kanunu'nda tüm özel hukuk sorumluluğunun kurucu unsurları düzenlenmiştir. Bunlar, zarar verenin kusuru (kusur), hukuka aykırı fiil (hukuka aykırılık), hukuka aykırı fiil ile başkasına zarar verme (zarar), hukuka aykırı fiil ile zarar arasında uygun nedensellik bağı (nedensellik bağı) olarak sıralanabilir.
Sorumluluk veya hesap verebilirlik, etik ve yönetim açısından cevap verebilirlik, suçlanabilirlik, sorumluluk ve hesap verme beklentisidir. Yönetişimde, hesap verebilirlik, "eylemlerinden dolayı hesaba çekilmek" temel tanımının ötesine geçmiştir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri