Türkçede edebiyat sözcüğü Tanzimat Dönemi'nde kullanılmaya başlanmıştır. Bundan önce ilm-i edeb, şiir veya inşâ gibi terimler kullanılmaktaydı. Edebiyat sözcüğü ilk defa Şinasi ve Namık Kemal'in yazılarında kullanılmıştır.
Mehmet Emin Yurdakul (13 Mayıs 1869, İstanbul - 14 Ocak 1944, İstanbul) "Türk Şairi", "Millî Şair" diye anılan ve düzyazıları da olan Türk şair, yazar, bürokrat ve siyasetçidir. Edebiyatımızda Türkçülüğü başlatan, memleketçi edebiyatın oluşmasına öncülük eden kişidir.
Edebiyat tarihi ve sistemleri üzerine disiplinli çalışmalar yapan, zamanla ortaya çıkan farklı görüşleri dikkate alarak bunları fikir temellerine dayandıran, böylece diğer milletlerin bu alandaki çalışmalarına öncü olan ilk edebiyat tarihçileri büyük nisbette Fransızlar'dan çıkmıştır.
“Edebiyat” kelimesi, Arapça “adabiyyāt” kelimesinden gelir. Kelime “adb” kökünden gelir ve sözlükteki anlamı şöyledir: – görgü, terbiye, konuk ağırlama adabı, – yaşam tarzına ilişkin hikâye ve gözlemlerden oluşan anlamlarına gelen “adab” kelimesinin çoğul hali.
Mütareke devrinde ortaya çıkan divan edebiyatı tabiri önce Ömer Seyfeddin ve Ali Canip'in kalemlerinde kendini hissettirmeye başlamış, Cumhuriyet'in ilk yıllarından bu yana ise gittikçe büyük bir yaygınlık kazanmıştır.
İlgili 33 soru bulundu
Şiirler içerisinde de edebî değeri yüksek olan şiirlerin bir araya getirildiği divanlar, uzun bir şiir olan mesnevilerden daha önde tutulmuştur. Bu sebeple edebiyat tarihçileri tarafından edebiyatımızın bu dönemi Divan Edebiyatı olarak adlandırılmıştır.
Hoca Dehhani, Horasanlı şair ve bilim insanı. Divan Edebiyatı'nın ilk şairidir.
“Edebiyat”' sözcüğü, etimolojik olarak Arapça “edep” sözcüğünden türemiştir ve 'ahlâk', 'terbiye', 'güzel huy', 'nezâket', 'zarafet' gibi anlamları içermektedir. Yani sözcüğün köken olarak, bugün edebiyat biliminde kullanılan anlamıyla doğrudan bir ilişkisi yoktur.
Bu kelimenin kökeni Latince olup İngilizcede ilk defa on dördüncü yüzyılın sonlarında “öğrenme, yazı, dil bilgisi” anlamlarında kullanılmıştır. “Edebî üretim ve edebiyat eseri” anlamını 1779'da kazanmışken “bir dönemin veya bir kişinin yazılarının toplamı” anlamını ise 1812'de kazanmış- tır.
Çeşitli ülkelerde Türkçe yazılmış edebiyatın toplamına belki Türkçe edebiyat diyebiliriz ama Türkiye'deki edebiyatın adı Türk edebiyatıdır.
Edebiyat Tarihlerimiz
İlk edebiyat tarihi Abdülhalim Memduh'un Târih-i Edebiyyât-ı Osmâniyye'si (İstanbul: Mahmud Bey Matb., 1306) olarak bilinir. “Şuarâ ve üdebânın değil, edebiyatın tercüme-i hâli”nin bir ifadesi6 olan bu edebiyat tarihi Gibb'den ön- ce yazılmış tek edebiyat tarihidir.
Mehmed Fuad Köprülü'nün “Türk Edebiyatı Tarihinde Usûl” makalesi, yayımlandığı tarihten itibaren Türk edebiyatı çalışmaları için vazgeçilmez kaynaklardan biri olmuştur.
Türk edebiyatı, Türk yazını veya Türk literatürü; Türkçe olarak üretilmiş sözlü ve yazılı metinlerdir. Türk dilinin, Türkiye topraklarında gelişen ilk ürünleri 13. yüzyılın sonu ile 14. yüzyılın başlarına aittir.
İlk Türkçe eserler
1873-1874 yılları arasında Recaizade Mahmud Ekrem'in ağabeyi Recaizade Mehmet Celâl tarafında yayımlanan Hayal-i Celâl'de ilk Türkçe roman olarak isimlendirilmiştir.
Kurat, Yolluğ Tigin'i2 ilk Türk tarihçisi ve yazarı olarak görmektedir. Ona göre Türk tarihinin ilk müspet yazılı kaynaklarından en önemlileri olan biri Orhun Yazıtları'nı Yolluğ Tigin Tekin kaleme almıştır.
Tanzimat Dönemi'nde Batı'dan alınan yeni türlerden olan roman türünün edebiyatımızdaki ilk örnekleri bir geçiş döneminin ürünleri olmuştur. Pişmanlık, aşk, kıskançlık, ayrılık gibi temaların yoğun bir şekilde ele alındığı İntibah romanı, Türk edebiyatında ilk edebi roman olarak bilinmektedir.
Elimizdeki belgeler ışığında bildiğimiz ilk Türk kökenli Türkolog, Karahanlılar döneminde yaşayan ve eseri Divanü Lügati't-Türk'te Türklerin dili, edebiyatı, etnografyası gibi birçok konuda bilgi vermiş olan Kaşgarlı Mahmud'dur. Türkolojiyle ilgili ilk çalışma ve yayınlar, Batı Avrupa ülkelerinde başlamıştır.
Edebiyat'ın amacı estetik ve güzelliktir. Edebiyat'ı edebiyat yapan iki temel özellik vardır: 1) Dil-üslup 2) Estetik-güzellik. Bu özelliklerin ikisi de okuyucuya ve yazara göre değişkendir. Edebiyat duygu ve düşüncelerimizi karşımızdakine anlatabilmek için bir araç niteliğindedir.
Türkçede edebiyat sözcüğü Tanzimat Dönemi'nde kullanılmaya başlanmıştır. Bundan önce ilm-i edeb, şiir veya inşâ gibi terimler kullanılmaktaydı. Edebiyat sözcüğü ilk defa Şinasi ve Namık Kemal'in yazılarında kullanılmıştır.
Edebiyat sözcüğünün sahip olduğu eş anlamlar arasında, yazın sözcüğü bulunuyor. Literatür sözcüğü de edebiyat sözcüğü yerine tercih edilen sözcüklerden biridir.
Bütün bu açıklamalar bir arada değerlendirildiği zaman görülecektir ki edebiyat hem bir sanat dalıdır hem de bir bilim dalı.
Eserini Bağdat'a gelmeden önce mi yoksa Bağdat'a geldikten sonra mı yazdığı konusunda farklı görüşler bulunsa da Kâşgarlı Mahmud'un Dîvânu Lugâti't-Türk'ü 1072 yılında yazmaya başladığı, dört defa düzelttikten sonra 1074 yılında tamamladığı konusunda kayıt bulunmaktadır.
Divan Edebiyatında 7777 gazeliyle en fazla gazel yazan Edirneli Nazmî'dir. 2779 gazel ile Kanunî Sultan Süleyman ikinci; 2197 gazel ile Halepli Edîb üçüncü, 1800 gazel ile Balıkesirli Zatî dördüncü olurken Gelibolulu Mustafa Âlî de 1549 gazeliyle beşinci sırayı elde eder.
Divan (politika), İslam devletlerinde yönetimle ilgili işleri yürüten kurul ve daireler. Divan (şirket) Divan (yerleşim), Osmanlı döneminde bir köy ile nahiye arasında yer alan bir idari birim.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri