Ebû Hanîfe, Hz. Ali'nin Hâricîler'e karşı takındığı tavırla büyük günah işleyenin mümin olduğuna işaret etmesini dikkate alarak onu Ehl-i sünnet'in öncüsü saymıştır (er-Risâle, s. 69).
Ehli Sünnetin İmamı Ahmed Bin Hanbel Akidesi, Menheci ve Hayatı
Cübeyr'e (ö. 95/713) nisbet edilen bir rivayetten anlaşıldığına göre kelime I. yüzyılın sonuna doğru (VIII. yüzyılın başları) ortaya çıkmış olmalıdır. Ehl-i sünnet tabiri ise Dârimî'de yer alan bir rivayete bakılırsa ("Muḳaddime", 23) ilk defa Hasan-ı Basrî tarafından kullanılmıştır.
Hicrî I. yüzyılın sonunda ortaya çıkmaya başlayan ve IV. yüzyılda teşekkülünü tamamlayan Ehl-i sünnet, Kur'an ve sünnete uyulması gerektiğini kabul edip aklı nakle tâbi kılmakla, diğer gruplara göre isabetli yolu tercih eden ana mezheptir. Çünkü dinde esas ve sabit olan, doğrululuğunda şüphe olmayan vahye uymaktır.
İslâm tarihinde ortaya çıkmış çeşitli mezhep ve gruplar açısından genel olarak bakıldığında itikadî mezheplerden Selef alimleri, Mâtürîdî ve Eş'arîler, fıkhî (amelî) mezheplerden Hanefî, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelîler ehl-i sünnet ve'l-cemaatin ana temsilcileridir.
İlgili 21 soru bulundu
Kuran'ı Kerim'i ve hadisleri referans alan itikadi mezheplere Ehl-i Sünnet denir. Ehl-i Sünnet inancında hem akıl hem de hadis önemli bir yer tutar. İmam Rabbani ve Abdülkadir Geylani Ehl-i Sünnetin en önemli din alimleri arasında yer alır.
Hanefi mezhebi; İmam Ebu Hanife'nin adını taşıyan mezheptir. Şafii mezhebi; İmam Şafii'nin adını taşıyan mezheptir. Maliki mezhebi; İmam-ı Malik'nin adını taşıyan mezheptir. Hanbelî mezhebi; İmam Ahmed İbni Hanbel'nin adını taşıyan mezheptir.
Sünnetin kökeni ve ilk olarak ne zaman uygulanmaya başladığı kesin olarak bilinmemektedir. Arkeolojik araştırmalara göre eski Mısır'da, İbranilerde, Fenikelilerde, hatta Amerika kıtasındaki eski Azteklerde sünnetin var olduğuna dair bulgulara ve kabartma resimlere rastlanmıştır.
Semavî dinlerde Hz. İbrâhim'in uygulamasına dayandırılan sünnet geleneği İslâmiyet'te de devam etmiştir.
Sünnetin ilk olarak ne zaman ve ne gerekçe ile yapılmaya başlandığına dair kanıt yoktur; ancak Antik Mısır medeniyetinde uygulandığı, köleler ve mahkûmların bir aşağılama yöntemi olarak sünnet edildiği, Musa'nın Mısır'dan çıkardığı İbraniler'in köle veya mahkûmlardan oluştuğu için, hepsinin sünnetli olduğu, bunu ...
Dört mezhebde ictihâd derecesine yükselmiş olan müctehidlere ve bunların yetişdirmiş oldukları büyük âlimlere (Ehl-i sünnet) âlimleri denir. Ehl-i sünnetin reîsi ve kurucusu, (İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe Nu'mân bin Sâbit) ve iki imâm, Ebû Mensûr Mâ-türîdî ve Ebûl-Hasen-i Eş'arîdir.
Sünnetin ilk defa ne zaman yapıldığı ise bilinmemektedir. Sünnet tasvirleri taş devrine ait mağara çizimlerinde ve yaklaşık 6 bin yıl önce eski Mısır dönemine ait AnkhMahor tapınağında duvar resimlerinde görülmektedir. Milat'tan önce 4 bin yılında Firavun ikinci Ramses'in oğlunun sünnet edildiğine dair belgeler vardır.
Sahabe devrinden sonra, tefrika meydana getirerek Ehl-i Sünnet itikadından ayrılan fırkalardan biri de Mutezile'dir.
Ehl-i Sünnet Mezhep Değildir İslâm'ın Ta Kendisidir !
Peygamber'in yaşama biçimi, onun düşünce ve davranışlarına uygun olan yol; “ehl” sözcüğü, bu yola mensup olan; “cemaat” ise çoğunluğun anlayışı (sevad-ı a'zam) anlamlarına gelmekte- dir Kısaca Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat tabiri, İslam ümmetinin çoğunluğunun din anlayışına ve sünnet yorumuna tabi olanlar demektir.
Hz. Peygamber'in üç nesli övmesi, ilahi mesaj olarak getirdiği esasların ve ortaya koyduğu uygulamaların yerleşiklik kazanmasına yönelik bir hedef göstermedir.
Sünnet Peygamberler ile Başlamıştır
Çünkü bütün peygamberler kavimlerine sünneti öğütlemiş ve bazı peygamberlerin de sünnetli doğmuş olduğu bilinmektedir. Sünnetli doğan peygamberler; Adem, Şit, İdris, Nuh, Hanzele, Hud, Salih, Lut, Yusuf, Musa, Şuayb, Zekeriya, Yahya, Süleyman, İsa ve Muhammed (aleyhimüsselâm)dır.
Tevrat'ta yer alan nakillerde Hazreti İbrahim'in 99 yaşında İlahî Hitap'la karşılaştığı, kendisi, erkek evlatları ve neslinden olanların Allah'a ahitlerinin bir sembolü olarak, sünnet olmasının emredildiği yer alır. Bu sünnet Yahudilerde de yaygındır, sünnet olmamanın çok çirkin bir durum olduğuna inanılır.
İslam âlimlerinin çoğunluğu, sünnet olmanın vacip olduğunu söylerken Hanefiler bunun meşru bir mazeret olmadıkça terk edilmemesi gereken bir sünnet-i müekkede olduğunu vurgulamışlardır. Bu itibarla sonradan Müslüman olan ya da küçükken sünnet olamamış bir kimsenin sünnet olması gereklidir.
Türkiye'deki Türk ve diğer etnik gruplardan olan Sünnilerin çoğunluğu Hanefilik mezhebine mensuptur. Türkler arasında Şafii mezhebine mensup olana pek rastlanmamaktadır. Kürtler'in ise büyük bir bölümü Şafii mezhebinden olup, az bir kısmı Hanefi mezhebini takip etmektedir.
Hanefi mezhebi, İslam dini içerisinde sünni fıkıh mezheplerinden birisini oluşturmaktadır. Hanefi mezhebi ismini kurucusundan almış bir mezheptir. Hanefi mezhebi, 4 sünni mezhebinin en fazla nüfusa sahip olan mezheplerinden birisidir. İslam aleminin yaklaşık %60'ı hanefi mezhebinden gelmektedir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselamın yaşadığı dönemde hiç bir mezhep yoktur. Ne Hanefilik ne Alevilik nede Şiilik vardı. Hanefi bir amel etme mezhebidir.
Sünniler günümüzde inanç açısından Maturidilik ve Eşarilik, fıkhi açıdan da Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbelî mezheplerine bağlıdırlar. Bu dört mezhepten ilki olan Hanefi mezhebi itikad olarak Maturidiliğe diğer üç mezhep ise Eşariliğe bağlıdırlar.
Sünni fıkıh mezhepleri Hanefi, Şafiî, Maliki ve Hanbeli mezheplerinden oluşur. Bu dört mezhepten ilki olan Hanefî mezhebi Mâtûridîlik'e bağlı iken Şâfiî ve Mâlikîler Eş'ârîye bağlıdırlar.
Sünnet olmak Kur'an'da yer almamıştır.
Peygamber (a.s.m)'in sünnetinde / hadislerinde yer almıştır. Hz. İbrahim, seksen yaşında iken sünnet olduğuna dair -Buharî, Müslim gibi en sahih kaynaklardan gelen- rivayetler vardır (bk. Neylu'l-evtar, 1/111).
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri