MEHİR SÖZLEŞMESİNDEN CAYMA VAZGEÇME Her zaman istenilebilir. Ancak, belirli şartların oluşması halinde mehire söz veren kişi, sözleşmeden dönebilir, cayabilir. Örnek vermek gerekirse; evi terk eden ya da sadakatsizlikte bulunan, ailevi yükümlülüklerini yerine getirmeyen kadına mehir ödenmeyebilir.
Evlenme akdi sahih olur, fakat ilişki veya sahih halvetten önce kadının sebep olmasıyla ayrılık vâki olur veya kadın mehri karşılığında eşinden ayrılma yoluna giderse (muhâlea) mehir hakkı düşer (İbn Kudâme, el-Muğnî, 7/188-189; Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, 4/388; el-Fetâvâ'l-Hindiyye, 1/303-304).
Mehir senedi varsa doğrudan icra takibi başlatılabilir. Boşanma davası açarken de mehir alacağı talebinde bulunulabilir.
Mehrin tamamını peşin olarak değil de, evlenmenin sona ermesi, beş yıl, on yıl sonunda veya kocanın ölümü halinde ödenmesi kararlaştırılabilir. İşte bu şekilde, ödenmesi belirli bir vadeye bağlanmış olan mehir "mehr-i müeccel (vadeli mehir)" adını alır. Bu durumda kadın, belirlenen vade gelmeden önce mehri isteyemez.
Bu mehrin ödenmesi için herhangi bir tarih belirlenmişse, bu tarih geldiğin zaman belirlenen mehrin kadına ödenmesi gerekmektedir. Ancak bir vakit belirlenmemişse, nikâhın sona ermesiyle yani boşanma sırasında kadının mehrinin ödenmesi gerekir.
İlgili 23 soru bulundu
Mehir, İslam hukukunda erkeğin eşine verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para veya başka bir mala verilen isimdir. Mehir, boşanma halinde de talep edilebilir.
Boşadığı kadına mehrini ödememek kul hakkıdır. Ödemezse, ahirette azabı çok şiddetlidir. İslâmiyet'te mehir parası, evlenmek için değildir. Evliliğin düzenli, mutlu olarak devam etmesi, kadının hak ve hürriyetlerinin korunması, din cahili huysuz erkeğin elinde oyuncak olmaması içindir.
Hanefi mezhebine göre Bakara suresi 237. ayeti9 esas alınarak mehir nikâh akdinden önce veya nikâh akdi esnasında belirlenmiş (mehr-i müsemmâ) ancak nikâh zifaf ya da sahih halvetten önce kocanın fiili ile sonlandırılmışsa kadın belirlenmiş mehrin yarısını hak eder.
Mehrin çoğunun bir sınırı yoktur. Fakat en azı, 5 gram altındır.
Evli olduğu halde zina eden kadın mahkemeye düşerse ceza görür. Bu kadını kocası boşarsa boşama kadının ağır kusurundan olduğu için, mehir vermez. Zina eden karı, mehrinden vazgeçerek boşanmış (muhâlaa) sayılır.
Ancak hibe edilen mehrin teslimi gerçekleşirse kadının bu hibeden vazgeçme hakkı yoktur (Mevsılî, el-İhtiyâr, 3/48, 52). Şâyet kadın mehrini almamış ve kocasının zimmetinde borç olarak bulunuyorsa bu mehrini bağışlar ve koca da kabul ederse artık geri dönemez.
Evlilik akdinin doğurduğu bir yükümlülük olarak erkeğin eşine vermesi gereken para ya da mala mehir denir. Kur'ân-ı Kerîm'de, evlenen erkeğin kadına mehir vermek zorunda olduğu ve bunu zorla geri almasının câiz olmadığı konusunda âyetler bulunmaktadır (el-Bakara, 2/237; en-Nisâ, 4/4, 20, 24, 25; el-Mâide, 5/5).
Kadının Evi Terk Etmesi:
Büyük günahtır. Kadın ancak hayati tehlike, yaralanma endişesi, ruhi veya bedensel dayanma sınırının aşılması, harama zorlama, eşin kocalık görevlerini hiçbir şekilde yapmaması, açlık, ortamın sağlıklı yaşamaya müsaitliğini tamamen kaybetmesi vs. hallerde evini terk etse mazur olur.
Mahkeme, kadının haklı nedenlerle evi terk ettiğini kabul ederse, kadına geçici olarak nafaka ödenmesine karar verebilir. Geçici nafaka, boşanma davası süresince kadının geçimini sağlamak amacıyla ödenen bir tutardır.
Öncelikle terk sebebiyle dava açabilmek için ,eşlerden biri evi terk ettikten sonra ,diğer eşin 4 ay beklemesi ;daha sonra hakim marifetiyle eve dönmesi için çağrı yapması; bu çağrıdan sonra 2 ay geçmesi ve 6 aylık süre dolması üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun güncel kararı gereği; altınlar kim tarafından kime takılırsa takılsın düğünde takılan altınlar, aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı müddetçe kadına bağışlanmış sayılacaktır. Görüldüğü üzere; düğünde takılan tüm takılar kadına ait kabul edilmektedir.
Fetvada, şu ifadelere yer verildi. "Nikâhtan önce belirlenen mehir (müsemmâ) veya belirlenmemişse mehr-i misil evliliğin neticesidir, rüknü veya şartı değildir. Mehirsiz kıyılan nikâh geçerlidir (el-Mevsûatü'l-Fikhiyyetü'l-Kuveytiyye XXIV, 64). Ancak bu durum, kadına mehrin verilmeyeceği anlamına gelmez.
Erkeğin evlenirken eşine verdiği ya da verme taahhüdünde bulunduğu para, altın veya başka bir mala mehir denir. Mehir, kadını hem evliliğe ısındırmak hem de ona belli bir ekonomik güç kazandırmak düşüncesiyle verilmektedir.
Maddi bir değeri olması gereken mehirde kadının gönlünden geçen her şeyi isteme hakkı vardır. Ev, araba, para gibi maddiyat gerektiren her şey mehir olarak kadına bahşedilebilir.
Dinimiz, evi geçindirme ve nikâhı bozma yetkisini erkeğe vermiştir. Fakat bazı durumlarda kadının da nikâhı bozma hakkı vardır. Örneğin kadın, eşinden şikâyet ederek boşanma için mahkemeye başvuru yapabilir. Mahkeme boşanmaya karar verirse nikâh düşmüş sayılır.
Mehir ile ilgili ayetler:
Boşanma durumunda, daha önce kadınlarınıza vermiş olduğunuz mehir ve hediyelerden hiçbir şeyi geri almanız size helâl değildir. Ancak karı koca Allah'ın koyduğu ölçülere riâyet edemeyeceklerinden endişe ederek boşanmak isterlerse durum değişir.
Değerli kardeşimiz, Erkeğin kadına verdiği mehir, kadının hakkıdır. Boşamadan önce de boşadıktan sonra da bunu kadından alamaz. Bu mehir nafaka yerine geçmez.
Mahkeme yoluyla boşanan eşler, dinî hükümlere göre bir bâin talâkla boşanmış olurlar. Zira hâkimin boşaması bâin talâk kabul edilmektedir (es-Saîdî, Hâşiyetü'l-adevî, 2/41).
Dul kadın (önceki eşiyle değil) başkasıyla evlenince mehir alabilir mi? Mehir, kadının erkekten evlenme karşılığı aldığı haktır. Birinci evliliği veya üçüncü fark etmez, her evlendiğinde yeni bir mehir alması hakkıdır, hediye ayrı bir durumdur.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri