Fıkıh; Ebû Hanîfe, fıkıh meselelerinin çözümünde belli bir usul belirleyen ve bunu sistemleştiren ilk İslam bilginidir. Nitekim onun kurmuş olduğu bu sistem fıkıh tarihindeki ilk mezhebin doğuşuna ve kendisinin de ilk mezhep imâmı olarak anılmasına yol açmıştır.
İşte bu dönemde Kûfe ehl-i re'y ekolünün temsilcisi olan Ebû Hanîfe (ö. 150/767), önceki dönemlerde kısmen varlığı bulunan bir ameliyeyi aktif bir şekilde kullanarak geliştirmiştir. Onun sistemleştirerek geliştirdiği bu ameliye, günümüz literatürüne “farazî/takdîrî fıkıh” olarak geçmiştir.
Ehl-i Sünnet
Hanefi mezhebi: İmam Ebu Hanife'nin adını taşıyan mezheptir. Şafii mezhebi: İmam Şafii'nin adını taşıyan mezheptir. Maliki mezhebi: İmam-ı Malik'nin adını taşıyan mezheptir. Hanbelî mezhebi: İmam Ahmed İbni Hanbel'nin adını taşıyan mezheptir.
Ebû Hanife her iki ilim için önem arz eden “fıkh” kavramına sıklıkla vurgu yapar ve bu kavramı “kişinin hak ve sorumluluklarını bilmesi” şeklinde tanımlar.
İlgili 40 soru bulundu
Bu dönemde önemli merkezlerde fıkıh ilmini temsil eden başlıca âlimleri şöylece sıralamak mümkündür: Medine'de Saîd b. Müseyyeb, Urve b. Zübeyr, Kāsım b. Muhammed, Hârice b. Zeyd, Ebû Bekir b. Abdurrahman, Süleyman b.
Zamanımıza kadar bu ilim konusunda gelen en eski eser, İmam Şâfiî'nindir. Bu yüzden o, fıkıh usülü ilminin kurucusu olarak bilinmektedir.
Hanefilik, Ebû Hanîfe'nin; Malikilik İmam Malik'in; Şafiilik İmam Şafii'nin; Hanbelilik Ahmet b. Hanbel'in; Caferilik Cafer-i Sadık'ın adına nispet edilmektedir. Hanefilik, bu mezhepler arasında en yaygın olanadır.
Fıkhın metodolojisi anlamına gelen Fıkıh Usûlü müctehidin (yani dinde hüküm verebilecek şahsın) şer'î hükümleri tafsili (açıklayıcı) delillerinden çıkarmasına yarayan kurallar bütünüdür. Fıkıh usûlü açısından elimize ulaşan ilk eser hicri 2. yüzyılda İmam Şafii'nin Er-Risale fil-Usul adlı eseridir.
Bugün dünyadaki Sünnî müslümanların en azından yarısını oluşturan Hanefîler'in büyük bir çoğunluğu inançta Mâtürîdî mezhebine bağlıdırlar. Mâtürîdiyye, Türkiye, Balkanlar, Orta Asya, Çin, Hindistan, Pakistan ve Eritre'de yayılmıştır. Genellikle Türkler fıkıhta Hanefî, inançta Mâtürîdî'dirler.
Sünniler günümüzde inanç açısından Maturidilik ve Eşarilik, fıkhi açıdan da Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbelî ve bazen ise Caferi mezheplerine bağlıdırlar. Bu dört mezhepten ilki olan Hanefi mezhebi itikad olarak Maturidiliğe diğer üç mezhep ise Eşariliğe bağlıdırlar.
Hanefilik, İmam-ı Âzam lâkabıyla şöhret bulan Ebû Hanîfe'ye izâfe edilen fıkıh ekolünün adıdır. Hanefilerin itikatta (inançta) mezhepleri ise maturidiyedir. İsmini kurucusu Ebû Hanife'den (Numan bin Sabit) (699-767) alır. Türkistan, Afganistan, Türkiye, Hindistan ve Pakistan'da yaygındır.
Ehli sünnet, son peygamber Hz. Muhammed'in sünnetine uyanlar anlamına gelir. Günümüzde İslam'ın dünya üzerindeki en yaygın iki kolundan biri Ehl-i Sünnet yani Sünnilik diğeri ise Şiiliktir.
Ebu Hanife Emevi ve Abbasi dönemlerinde yaşamış ve her iki devlet idaresinin kendisine teklif ettiği görev- leri kabul etmemiş, bu nedenle baskı ve işkence görmüş, hapse atılmış hatta bu baskılar onun ölümüne sebebiyet vermiştir.
İmam-ı Şafii Mekke'ye dönünce, oraya gelen Yemen valisi, onu Yemen'e götürüp kadılık vazifesi verdi. Beş yıl kadar bu görevi yaptıktan sonra, Bağdat'a giderek Ebu Hanife'nin talebesi olan İmam Muhammed'den ders almaya başladı.
Devrinin seçkin âlimlerinin pek çoğu ile görüşme ve onlardan ilmî yönden faydalanma imkânı bulan Ebû Hanîfe'nin asıl hocası, döneminde Kûfe re'y ekolünün üstadı kabul edilen Hammâd b. Ebû Süleyman'dır.
Fıkıh; en geniş anlamıyla kişinin hak, yetki ve sorumluluklarının bilincinde olmasıdır. Fıkıh ilmi ise kişinin Allah'a karşı ibadet yükümlülüğünü, helal haram ölçüsünü ve kişiler arası ilişkileri inceler. Fıkıh ilminin temel kaynaklarını Kur'an, sünnet, icma ve kıyas oluşturmaktadır.
Genel anlamı ile dinin ince ölçüleri ile bilinmesi ve öğrenilmesi için kullanılmaktadır. Fıkıh ilmi, dinin ince ölçüleri demektir. Biraz daha güncelleştirilmişine ilmihâl adı veriliyor. Zikretmeye gerek yoktur ki, fıkhın esas aldığı bilgi kaynağı kitabımız Kur'an ve Peygamber aleyhisselamın hadisleridir.
Bu bağlamda usul kelimesi kişinin anne, baba ve onların anne ve babası şeklinde yukarıya doğru devam eden ve kendisine kan bağıyla bağlı üst soy hısımlarını, fürû ise aynı şekilde aşağıya doğru devam eden alt soy hısımlarını ifade eder.
Hanefi mezhebinin teşekkülü, fıkıh mezhepleri ve Müslümanlar arasında ilk kabul görülen ve erken yayılan bir Fıkıh ekolüdür.
9. Ehl-i Sünnet düşüncesi içerisinde dört tane fıkhî mezhep meşhurdur. 10. Hanefîlik, Şafiîlik, Malikîlik, Hanbelîlik fıkhî mezheplerdendir.
Türkiye'deki Türk ve diğer etnik gruplardan olan Sünnilerin çoğunluğu Hanefilik mezhebine mensuptur. Türkler arasında Şafii mezhebine mensup olana pek rastlanmamaktadır. Kürtler'in ise büyük bir bölümü Şafii mezhebinden olup, az bir kısmı Hanefi mezhebini takip etmektedir.
“Fıkıh” kelimesinin türevleri Kurân-ı Kerimde 20 (yirmi) yerde geçer ve bu yerlerin hepsinde fıkıh, mastar ya da isim olarak değil de, muzari fiil olarak kullanılır.
Fıkıh İlminin Amacı ve Önemi
Fıkıh ilmi, hayatın akışı içerisinde vahiy ile insan davranışlarını buluşturmaktadır. Kur'an ve sünnette yer alan şer'î hükümlerin uygulanmasına ve yaşanmasına köprü olmaktadır. *** Fakihler, İslam dininin temel amaçlarını “mekâsidü'şşerîa” (şeriatın gayeleri) olarak ifade ederler.
Tefsir Kur'an'ın anlaşılmasını konu edinirken fıkıh şerî hükümleri konu edinir. Zira bazı ayetler muhkemdir, anlaşılması için harici delillere ihtiyacı yoktur. Bazılar da müteşâbih, mücmel ve müşkil olup anlaşılması için araştırmaya ve başka delillere ihtiyacı vardır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri