Freud'a göre oyun, çocuğun farkında olmadığı iç güdü ve duygularını yansıttığı deneyimleridir. Çocuk oyun içerisinde iç güdüleri doğrultusunda tamamen kendi kişiliğini sergiler. Çocuğun hayalleri, fantezi dünyası oyunlarda ortaya çıkar. Oyun aslında çocuğun duygu dünyasının yansımasıdır.
Oyun teorisi, sosyal kelimesinin geniş anlamda insan ve insan-dışı oyuncuları (bilgisayarlar, hayvanlar ve bitkiler) kapsayacak biçimde tanımlandığı, sosyal bilimlerin rasyonel yönü için bir birleşik alan kuramı veya bir tür şemsiyedir.
Freud' a göre; oyun duyguların dışa vurumu için vardır. Ancak benlik gelişip mantıksal düşünme etkin olduğunda oyun çağı son bulur. 2. Piaget' e göre; oyun bilişsel gelişimin unsurudur.
Vygotsky'e göre oyun, bilişsel mekanizmaların işlemesine en uygun ortamı sağlar ve çocuğun hayali bir çözüm yaratmasıdır. Oyun, keşiftir ve yeni bir oluşumdur. Oyun ve iletişim arasında bir ilişki vardır. Çocuk oyunda gerçek yaşam deneyimlerinden hatırladığı sebep-sonuç ilişkilerini kullanarak yeni davranışlar üretir.
Piaget, Çocuklukta Oyun, Düşler ve Taklit'te geçici anlaşmalara dayalı kendiliğinden kurallı oyunlara odaklanmaktadır. Piaget, kendiliğinden kurallı oyunları, hem saf alıştırma oyunlarının hem de zaman zaman sembolik oyunların toplumsallaşmasının sonucu olarak değerlendirmektedir.
İlgili 20 soru bulundu
Bruner oyunun uyarlanabilirlik ve kullanılabilirlik özelliklerini vurgulayarak, çocukların davranış pratikleri yaptıklarını ve bu pratiklerin de onların davranış repertuvarlarını, problem çözme becerilerini ve esnek davranma becerilerini geliştirdiğini belirtmiştir.
Piaget'in Bilişsel Gelişim teorisi ve Freud'un kişilik oluşumu teorileri bu modele dayanmaktadır.
İletişim ile oyun arasında bağlantı kuran ilk kuramcılardan biri Gregori Bateson'dur. Bateson oyun oynayan su samurlarını gözlemleyerek ortaya attığı Üstbilişsel Kuramına göre oyun oynayan bütün canlılar eylem'in gerçek olup olmadığına dair gönderilen sinyalleri anlar.
Huizinga teorisine göre, oyun çeşitli kültürlerden ortaya çıkma olmayıp, bu kültürlerin oluşmasında en önemli özelliktir. Huizinga'ya göre oyun bir tepki ya da içgüdü değil belli bir işleve sahiptir. Oyun istekle yapılan gönüllü bir eylemdir.
Oyun, eylem alanında bireyin özgürlük olanağını ortaya çıkaran bir etkinliktir. Taklit olarak oyunda bir fayda ve zorunluluk gözetildiği için Aristoteles buna karşı çıkarak oyunu araç olarak değil, amaç olarak görmektedir. Oyun özgür kişilere yakışan bir etkinlik olarak tanımlanmaktadır.
Sigmund Freud(RUHSAL/PSİKOSEKSÜEL DÖNEM);
Anal-Oyun Çağı Dönemi(2-3 Yaş), 3. Fallik-Okul Öncesi Dönemi(4-6-7Yaş), 4.
Montessori: “Oyun çocuğun işidir. Daha uygun bir iş bulamadığında oyun oynar.”
Sutton-Smith oyun sırasındaki “mış gibi” davranışa odaklanmıştır. Çocuk, kendini başkasıymış gibi, nesneleri başka nesnelermiş gibi düşünür. Oyun oynamanın tersi çalışmak değil, depresyondur. Sutton-Smith oyun anlayışının geçmişten bugüne başkalarıyla oynamaktan, şeylerle oynamaya dönüştüğünü vurgulamıştır.
Oyun teorisinin babası Macar asıllı bilim insanı John von Neumann (1903-1957), geniş kitleler için Einstein kadar tanınan bir isim değildir.
Oyun teorisi esasen, oyuncuların farklı perspektiflerden bakarak karar vermeleri, temelde kendilerini diğer oyuncuların yerine koymaları ve olası eylemlerini ve tepkilerini öngörmeleri gereken bir disiplin veya stratejik düşünme yöntemidir.
Oyun teorisinin aksiyomatik temellerini atan ve onun iktisatla ilişkisini kuran ise, macar asıllı bir matematikçi olan John von Neumann olmuştur (Israel, 2007). John von Neumann, matematik yanında, fizik alanında da çalışmalar yapıyordu.
Oyun davranışı (Hughes - 1999)
Gerçek yada gerçeği yakın insana özgü durumların çocuk tarafından canlandırıldığı oyun türüdür. Sosyal sorumluluk için kurallarıyla oynama olarak tanımlanır. Olabilecek pek çok olası sonuç veya cevaba imkan sağlayan oyun türüdür.
Smilansky dört evreli bir oyun gelişimi modeli önermiştir; işlevsel oyun, inşa oyunu, dramatik oyun ve kurallı oyunlar.
Sembolik oyun, okul öncesi dönemde baskın olmaya başlamaktadır. İki yaşından itibaren emeklemeye ve yürümeye başlayan çocuk araştırma ve tanımaya yönelik oyunlara yönelir. Çocuk gerçek yaşamda karşılaştığı olay ve nesneleri oyunlarına taşımaktadır ve oyunlarında taklit davranışı gözlenmektedir.
Erikson'a göre oyunu bir ego fonksiyonudur. Çocuk psikososyal gelişim evrelerindeki krizleri sağlıklı atlatabilmek için oyun oynar. Oyun aracılığıyla çevresini tanıyan çocuk aynı zamanda karşılaşacağı stres durumlarıyla nasıl baş edeceğini oyun esnasında öğrenir.
Helanko Sistem Kuramı: Helenko, oyunu bireyle çevre arasındaki ilişki olarak ele alır. Helenko'ya göre kişi ile çevresi bir sistem oluştururlar. Ona göre kişi sistemin bir kutbunu (özne), çevre ise nesnel kutbunu oluşturur ve çevre iki kutuplu bir sistemdir.
Vygotsky'ye göre, bireyin gelişimi özellikle doğumdan itibaren 24 aya kadar olan süreçte doğal bir seyir izler. Ancak 2 yaşından sonra birey kültürel etkileşimin yoğun olduğu alana geçer. Vygotsky, gelişimin kaynağını psikolojik süreçler değil çevre faktörlerine dayandırır.
Freud, kişilik gelişimini beş psikoseksüel gelişim döneminde incelemiş: Oral, anal, fallik, gizil ve genital dönemlerdir.
Buradan hareketle Bruner (1966) yeni bir konuyu öğrenen çocuk ya da yetişkinlerin bilişsel süreçlerinin üç dönemde ilerlediğini ifade etmiş, bu dönemleri eylemsel (enactive), imgesel (imaginative) ve sembolik (sembolic) olarak isimlendirmiştir (Sperry Smith, 2001; akt: Gallenstein, 2005).
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri