Tereke üzerinde hak sahibi olabilecek Devlet'ten başka yasal mirasçı veya atanmış mirasçıya ulaşılamasa dahi, terekenin akibeti belir- siz bırakılamaz, Devlet terekeye el koyar. EMK. madde 448: “Mirasçı bırakmaksızın vefat eden kimsenin mirası Devlete intikal eder.”
Kanuni mirasçılardan biri de devlet olduğundan devletin de mirası reddetmesi mümkündür. Mirasın reddedilmesi için Sulh Hukuk Mahkemesi'ne yapılacak başvurunun zamanı da önem arz etmektedir. Miras bırakan henüz yaşıyorken mirasın reddedildiğine dair iradenin açıklanması halinde miras reddedilmiş olmayacaktır.
İlk üç zümrede mirasçı yoksa eş de sağ değilse ve miras bırakan ölüme bağlı tasarruf ile mirasçı atamamışsa devlet yasal mirasçı sıfatı ile mirası kazanmaktadır. Ayrıca devlet ölüme bağlı tasarruf ile de atanmış mirasçı sıfatına sahip olabilir.
Alacaklının talebi üzerine borçlunun miras hissesi üzerine haciz konulması mümkündür.
Borçlu adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul dışında, kendisine intikal etmiş veya etmemiş miras payına haciz konulabilmektedir. Bu haciz ve bağlı işlemlerin uygulaması adım adım şu yöndedir; 1- Öncelikle borçlunun vukuatlı nüfus örneği çıkarılması talep edilir.
İlgili 15 soru bulundu
Murisin alt soyu mirası reddeder ise terekenin tamamı sağ kalan eşe kalır. Ancak murisin birden fazla alt soyu bulunması durumunda şu soru akla gelir: Kardeşlerden biri reddi miras yaparsa ne olur? Bu durumda mirası reddeden alt soyun miras payı oranında diğer alt soyların miras payı eşitlik ilkesine göre artar.
Türk Medeni Kanunu'nun 599. maddesi uyarınca mirasçılar, miras bırakanın ayni haklarını, alacaklarını, diğer mal varlığı haklarını, taşınır ve taşınmaz üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar. Keza, mirasçılar, miras bırakanın borçlarından da kişisel olarak sorumlu olurlar.
Mirasçılardan biri satışa onay vermezse, diğer mirasçılar satış için dava açabilirler. Mahkeme, davayı kabul ederse, satışı onaylayabilir ve satışın gerçekleşmesini sağlayabilir. Ancak, mahkeme satışı onaylamayabilir. Bu durumda, mirasçılar mülk üzerinde anlaşmaya varmak için bir uzlaşmacı ile görüşebilirler.
Borç dolayısıyla kişilerin mülkiyetlerinde olan hisseli gayrimenkullerin tapularına haciz işlemi uygulanabilir. Bununla ilgili olarak yasal bir engel söz konusu değildir.
Bir kişi mirasta pay sahibi olmayan üçüncü bir kişiye kendi payını devredebilir. Bunun için miras payına sahip olan kişi ile üçüncü kişinin yazılı bir sözleşme yapması ve bu sözleşmeyi noterde onaylatması gerekmektedir.
Mirasbırakanın birinci, ikinci, üçüncü derece hısımları, evlatlığı ve sağ kalan eşi yoksa ve yine mirasbırakan mirasının tamamını sağlığında ölüme bağlı bir tasarrufa konu etmemişse mirasın tamamı devlete kalır.
Hukukumuza göre ilk üç zümrede mirasçısı olmayan, geride sağ kalan bir eşi bulunmayan ve mirasbırakanın yapmış olduğu bir ölüme bağlı tasarruf ile terekenin tamamına atanmış bir mirasçının mevcut olmadığı terekelerde Devlet, yasal mirasçı sıfatı ile mirası kazanmaktadır.
Mirasbırakan ile arasında kan bağı olan bütün akrabalar mirasçı olamazlar. Mirasçıların belirlenmesinde Türkiye'de zümre sistemi kabul edilmiştir. Bu sistem içerisinde vefat eden şahsın altsoyu 1. zümreyi oluşturur. Bu zümre içerisine vefat edenin altsoy yani çocukları ve torunları dahildir.
Mirasçı, mirasbırakanın son yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesine beyanda bulunmak suretiyle mirası reddedebilir. Ancak, mirasbırakanın ölümünden veya mirasçının mirasçı olduğunu öğrenmesinden itibaren 3 ay içerisinde mirasın reddi talebinde bulunması gerekir.
Miras Kanunu madde 501'e göre, “Mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası Devlete geçer”. Buna göre, Devletin, yasal mirasçı sıfatıyla terekeye el koyabilmesi için, miras bırakanın hiçbir yasal mirasçısının bulunmamasının yanında, terekenin tümü için mirasçı atamamış olması da gerekir.
Mirasçılıktan çıkarma işlemi, ölüme bağlı tasarruflar olan “miras sözleşmesi” veya “vasiyetname” yolu ile yapılabilmektedir. Miras bırakanın yaptığı bu ölüme bağlı tasarrufta muhakkak çıkarma sebebini belirtmesi gerekmektedir.
Ancak daha önceki yazılarımdan da hatırlanacağı gibi borç şahsidir. Yani okuyucumun sorusunda olduğu gibi babanın borcu için eşinin mallarına veya çocuklarının mallarına haciz tatbik olunmaz.
Hisseli bir gayrimenkul hissedarlardan birisinin veya tamamının borçlarından dolayı haciz işlemine tabi tutulabilir. Bu durumda ilgili gayrimenkul için haciz işleminin tüm unsurları ayrım olmaksızın uygulanır. Hacize konu olan borçtan dolayı borcun sahibinin gayrimenkuldeki hissesi satışa çıkarılabilir.
Oysa hisseli (paylı) taşınmaz almak her zaman risklidir. Birden çok kimsenin sahibi olduğu taşınmazdan bir hisse satın almak şu riskleri beraberinde getirir. Diğer hissedarlar size karşı şufa (önalım) hakkı kullanabilirler. Kanuni şufa hakkı tapu kütüğüne yazılmaz.
Yeni Türk Medeni Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte kanun koyucu tarafından eski düzenleme terk edilmiş ve mirasçıların her birine tek başına terekedeki hakların müdafaası amacı ile dava açabilme hakkı tanınmıştır.
Söz konusu durumlarda, mirasçılar anlaşamazsa herhangi biri tarafından “paylaşım (taksim) davası” açılır. Paylaşım davasında, miras ortaklığına son verilir ve mirasçıların kendi paylarına düşeni alması sağlanır. Paylaşım davasında verilen karar neticesinde mirasçılar kendilerine özgülenen şeylere derhal sahip olurlar.
Uzun yıllardır paylaşılamayan mallar çoğunlukla devlete kalma hususu ile sonuçlanabilmektedir ve bu noktadan sonra yapılabilecek pek bir şey kalmaz. Bu duruma gelmeden önce tarafların anlaşması veya izale'i şüyu davası açılması gerekmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 12.nci maddesinde; Ölüm halinde mükelleflerin ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçer.
Ölen kişinin kredi borcu, yasal mirasçılarına geçer. Miras devir işlemleri tamamlandıktan sonra söz konusu borç artık doğrudan yasal mirasçıların şahsi borcu sayılır. Bu nedenle ölen kişinin borcu geri ödenir.
Bu nedenle bu kanun her zaman kişilerin lehine sonuçlanmaz. Mal varlığı borçlardan az ise mirasçılar reddi miras yoluna gidebilir. Mirasın borçlardan fazla olması durumunda bu sonuç olumsuz bir duruma dönüşmezken borçlar mirastan daha fazlaysa mirasçılar genelde reddi mirası tercih etmektedirler.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri