Kesrette vahdeti yakalayan kimseler için "Dışı sahra-yı kesrette, içi umman-ı vahdette." tabiri kullanılır. KESRET: Kesret çokluk demektir, vahdet ise birlik. Beş parmak dediğimiz zaman kesreti ifade ederiz.
Özellikle metafizikte kullanılan bir felsefe terimi. Matematik, mantık ve metafizikte kullanılan bir terim. Varlığın birliği ve varlıkta birlik anlamında bir tasavvuf terimi; bu bağlamda Tanrı, âlem ve insan ilişkilerini açıklayan düşünce sistemi.
İnsan da kâinat ağacının meyvesidir. Kendini böylece değerlendiren insan, kâinattaki kesret içinde boğulmaz, kolayca vahdete erer.
Bu sebeple vücûd da vahdet gibi cevheri ifade eden genel kavram arasında yer alır. “Çokluk birle sayılandır” denildiğinde çokluğun tanımına vahdet katılmış olur. Buna göre vahdet akıl tarafından doğrudan ve bizzat kavrandığı, ayrıca tanımlanmasında kendi kendine yeterli sayıldığı halde kesret ancak vahdetle tanımlanır.
Kesret kelimesi Arapça kökenli bir kelime olarak kullanım alanları eski eserler ve tasavvufi kaynaklar olmaktadır. Kesret kelimesi Arapça çokluk bildiren bir kelime olmaktadır. Tasavvufi olarak da derin manalar barındırmasının yanında vahdet kelimesinin zıt anlamı olarak bilinmektedir.
İlgili 34 soru bulundu
Türk Dil Kurumu üzerinden ele alındığı vakit kıspet kelimesi, pehlivanların güreş müsabakalarında girmiş oldukları pantolon olarak öne çıkıyor. Bu pantolon siyah renkli ve dar paçalı, bel bölgesinden baldıra kadar inen meşin pantolon şeklinde ifade edilmektedir.
Sahavet TDK sözlük anlamı şu şekildedir: isim,eskimiş El açıklığı, seleklik, cömertlik.
Adına “vahdet” diyebileceğimiz bu birlik hâli en genel anlamda, eşyanın tamamını kuşatan ve Allah'ın vahdaniyetini sembolize eden nizamın genel adıdır. Bu iti- barla Kur'an'da tevhid, vahdet ve vahiy mefhumları sadece beşerî dünyaya değil, yerde ve göklerde bulunan varlıkların tamamına atfedilir.
Tanrı'nın bölünemeyen ve parçalanamayan birlik oluşu da vahdet kelimesi ile ifade edilmektedir. Vücûd' kelimesi ise 'vecede' fiilinin mastar hali olup, bulunmak anlamına gelmektedir. Vücûd, varlık anlamında da kullanılmaktadır: burada bir ve tek olan varlık anlamında kullanılır (Uludağ 1996: 552).
Tevhid, sadece bir inanç ve düşünce sistemi değil, aynı zamanda bir hayat tarzı ve yaşama biçimidir. Tevhid inancının toplumsal hayattaki karşılığı vahdettir. Vahdet şuurunu toplumsal hayatta gerçekleştirmenin yolu da sosyal adalet ve ahlâk bilincinin fertlere yerleşmesinden geçmektedir.
Sözlükte “bir ve tek olmak, tek kalmak” anlamındaki vahd kökünden masdar olup “birlik, teklik, bütünlük” anlamında kesretin karşıtıdır; “varlığa bir (vâhid) adını vermeyi sağlayan mâna” diye açıklanır (Fârâbî, el-Medînetü'l-fâżıla, s.
Vahdet-i vücûd / Varlık birliği
Tasavvuf düşüncesinde, yaratanla yaratılanın tek ve "bir" olduğunu savunan görüştür. Sûfilere göre kendiliğinden var olan (kaimun bizatihi) varlık (vücûd) birdir; o da Hakk Teâlâ'nın varlığıdır. Bu varlık ezelidir; çoğalma, bölünme, değişme, yenilenme kabul etmez.
Hakka ve hakikate ulaşmaya, âhiret hayatında Allah'ı görmeye engel olan perde anlamında terim. Sâlikin kalbine ansızın gelen hal, ilham anlamında tasavvuf terimi.
Vahdet TDK sözlük anlamı şu şekildedir: isim,eskimiş Bir olma, tek olma, birlik, teklik.
[1] Ahmed Sirhindî, varlık mertebelerini önce iki kategoride ele alır. Birisi “İmkân Dâiresi” denilen yaratılmış âlem, diğeri “Vücûb Dâiresi” ya da “Vücûb Mertebeleri” denen ve Allah'ın zât ve sıfatlarından oluşan ilâhî âlemdir.
Varlığın birliği ve varlıkta birlik anlamında bir tasavvuf terimi; bu bağlamda Tanrı, âlem ve insan ilişkilerini açıklayan düşünce sistemi.
Birlik ve varlık anlamındaki iki kelimeden meydana gelen terkip varlığın birliği veya gerçekte birlik anlamına gelen metafizik bir tabirdir. Tabirin ilk ne zaman kullanıldığı bilinmemekle birlikte bir tevhit yorumu olarak kökü Gazzali (ö. 1111) öncesi tasavvufuna gider.
Sözlükte “var olmak, bulunmak; varlık” anlamındaki vücûd felsefe terimi olarak “bir şeyin zihinde ve zihnin dışında gerçek varlığa sahip olması” veya “bir şeyin aklî tahlil yoluyla belirlenen mahiyeti, zatı” diye tanımlanır.
Vech-i hâs adı verilen bu durum şeyin Tanrı ile olan dolaysız irtibatını ifade eder. Şey bu özel yön vasıtasıyla Tanrı'dan tefeyyüz ederek mevcut olur ve bilgi elde eder. Vahdet-i vücutçu anlayışa göre yaratma icat değil, bir farz ve takdir işlemidir. Zira âlemdeki şeyler gerçek varlığa sahip şeyler değillerdir.
Anadolu'da kurulmuş bir Türk tarikatı olan Bektâşîlik, Osmanlılar döneminde yaygınlık kazanan diğer pek çok tarikat gibi, fikrî açıdan vahdet-i vücûdun tesiri altında gelişmiştir.
- Layık olma, uygunluk, yaraşır olma, değim. Liyakatli; liyakatli olan, liyakat ehli, iş bilir, değerli. Liyakat göstermek; bir işte başarı göstermek anlamına gelir. Liyakat sahibi; bir işin gerçekleştirilmesine elverişli, liyakatli, yetenekli.
Dilimize Arapçadan geçmiş olan müflis kelimesi, hem gerçek hem de mecazi anlamda kullanılır. İflas ile aynı kökten türemiş olan bu sözcük, tüm parasını yitirmiş, iflas etmiş kişi anlamına gelir. Dini terminolojide ise, günahkarlar ve Allah'ın varlığını inkar edenler müflis olarak nitelendirilir.
Hac ibadeti yapılırken tamamlanması gereken bazı görevleri ifade etmek amacıyla şavt terimi kullanılmaktadır. Şavt Ne Demek? Hac ibadeti sırasında, Hacerülesved bölgesinden başlayarak Kabe'nin etrafında dolaşarak tekrar aynı bölgeye dönülmesi olarak ifade edilebilir.
Sergi özelliği de bulunan yerel nitelikteki pazarlar. Panayırlar özellikle küçük yerleşim yerlerinde dönemsel olarak kurulurlar, değişik oyun ve eğlence araçları da bulunduğundan panayırlar lunaparklarla karıştırılmaktadır.
Kerhen kelimesi istemeyerek anlamına gelmektedir. Arapça kerh yani iğrenmek kelimesinden gelmektedir. Kerhen kelimesi gönülsüz kabul edilen işler için kullanılmaktadır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri