Fiiller; iş, durum ve oluş fiilleri olmak üzere üç gruba ayrılır: yürümek, düşünmek, yazmak (iş fiili) büyümek, eskimek (oluş fiili) uyumak, durmak (durum fiili)
Cümle içerisinde fiilimsileri bulmak için öncelikle cümledeki fiillerin bulunması gerekir. Bunun için cümledeki kelimelerin sonuna "-mek, -mak" ekleri getirilir. Bir kelime bu ekleri aldığı zaman anlamı bozulmuyor ise fiil olduğu anlamına gelir.
Koşup geldi, nasıl geldi, geldi fiildir, koşup zarf fiildir. isim-fiildir.
Bunlar fiilimsi olarak kabul edilmez. Örneğin “Bura- ya çivi çakmak yasaktır.” cümlesindeki “çakmak” sözcüğü fiilimsidir. “Ateş yakmak için yanına çakmak al.” cümlesindeki “çakmak” söz- cüğü ise isimdir.
Fiillere -esiye, -ip, ıp, -meden, -ince, -ken, -eli, -dikçe, -erek, -ir … -mez, -diğinde, -e … -e, -meksizin, -cesine eklerinin getirilmesiyle oluşturulur.
İlgili 44 soru bulundu
Fiillerin sonuna sıfat-fiil ekleri getirilerek oluşturulurlar. Fiillere -an, -ası, -mez, -ar, -di(k), -ecek, -miş ve -di(ği) eklerinin getirilmesiyle türemişlerdir.
Zarf veya belirteç; bir fiilin, fiilimsinin, sıfatın veya başka bir zarfın anlamını yer, zaman, durum ve miktar bakımından niteler.
Fiilimsiler, fiillere getirilen “fiilimsi ekleri” ile ortaya çıkarlar. Yani fiiller bazı ekler sayesinde fiilimsi olurlar. Bu ekler fiilden isim yapma ekleri olarak da bilinir ki bunlar eklendiği fiili isim soylu sözcük yaparak o sözcüğün cümlede “isim, sıfat ve zarf” görevinde kullanılmasını sağlarlar.
İş fiilerine ne, neyi, kimi soruları sorulur eğer bu sorulara cevap verirse kılış fiilidir ama cevap vermezse ya durum ya da oluş fiilidir. Bu fiillerin gerçekleşebilmesi için bir nesneye ihtiyaç vardır.
Fiilimsiler, fiil soylu olup cümle içerisinde sıfat, zarf ve isim olarak kullanılırlar. Örnekler: 1- Meğer hayatımda beni önemseyen ne çok insan varmış: (Önemseyen - sıfat) 2- Sana saygı gösterenlere karşı sen de aynı şekilde davranmalısın. (Saygı gösterenler - isim) 3- Gün doğmadan neler doğar! (Gün doğmadan - zarf)
En çok karıştırılan durumlar şunlardır: çekimli fiiller, kök halindeki sözcükler ve isimler fiilimsi olmaz.
Bir sözcüğün zarf olabilmesi için fiili, fiilimsiyi, sıfatları ve diğer zarfları niteleyip belirtmesi gerekir. Bir sözcüğün sıfat olabilmesi için isimleri niteleyip belirtmesi gerekir. Sıfatla isim arasına başka bir sözcük giremez. Zarlar ise fiilden hemen önce gelmek zorunda değildir.
Kesinlik Zarfları (Durum Zarfı)
Elbet, elbette, mutlaka, kuşkusuz, hiç kuşkusuz, asla, hiç mi hiç ve ne olursa olsun kelimeleri cümlede kullanılır. Örnek: Kesinlikle, hiçbir şüpheye yer bırakmadan, tam bir eminlikle.
“oldukça, gittikçe” fiilimsi değildir. -dıkça zarf-fiil ekini alan oldukça ve gittikçe sözcüğü “epey, çok” anlamlarına geldiğinde fiil anlamını yitirir ve bu sebeple fiilimsi olmaz. Benim öğrencilerim, oldukça başarılı öğrencilerdir. (Bu cümlede zarf-fiil değil.)
Fiilimsiler ve çekimli fiiller, fiillerin kök ve gövdelerine ekler alırlar. Fiilimsiler cümlede isim, zarf ya da sıfat olarak kullanılır, çekimli fiiller cümlede sadece fiil yani yüklem olarak kullanılmaktadır. Bir fiilin çekimli fiil olabilmesi için fiil + kip + şahıs eklerini alması gerekmektedir.
Sıfat fiiller -an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş eki almakta ve cümlede sıfat görevi ile kullanılmaktadır. Cümledeki fiil köklü sözcük eğer bu eklerden birisini aldıysa ve cümlede sıfat görevi ile kullanılmaktaysa bu sözcüğe sıfat fiil denilmektedir.
-A: Eski Anadolu Türkçesi döneminde, gereklilik ifadesi için yaygın olarak kullanılan fiil şekillerinden biridir. Bu yapıda, istek eki alan fiil unsuru başta, gerek kelimesi sondadır, ancak bunun yanında, gerek kelimesinin başta, istek eki alan fiil unsurunun sonda bulunduğu biçimlerle sıklıkla karşılaşıyoruz.
Türkiye Türkçesinde eskiden, dün, demin, şimdi, sonra, birdenbire gibi zaman zarfı olan çok sayıda sözcük bulunmaktadır. 2.4.1.2.Yer ve Yön Zarfları: Fiilleri yer ve yön bakımından belirleyen sözcüklerdir.
Öyle sözcüğü bir kelimenin anlamını güçlendirmek, aşırılık katmak amacıyla zarf görevinde de kullanılır.
Türkiye Türkçesinde aşırılık ifade eden miktar zarfları olarak umumiyetle az, azıcık, biraz, birçok, bol, çok, çokça, eksik, fazla, fazlaca, gayet, hep, hepten, kısmen, pek, pek çok, seyrek, sık vs. kelimeler gösterilmektedir.
Bu örneklerde diye, sözcük türü olarak zarf-fiil olup belirgin bir şekilde “ah, bom, cırt, cork, cup, çıt, gaak, hart, hop, hüp, küt, löp, lüp, pat, pır, pıt, şak, şap, şıp, tak, tık, zart, zınk, zırt” gibi ses taklidi sözcüklerle bir araya gelmektedir.
Örneklerde yer alan “hiç”, zarf görevindedir. Tahmin bildirme amaçlı kullanılan zarf görevindeki “hiç yoksa” yapısı, cümleye olasılık anlamı katar.
"hızlı yürümeyi sevmem." cümlesinde hızlı zarftır. hiçbir zaman buradaki hızlı kelimesine sıfat diyemeyiz.
KALIPLAŞMIŞ BİR ZARF FİİL: “giderek” (A PATTERNED GERUND: “giderek”) - Selcen ÇİFÇİ - | The Journal of Academic Social Science Studies.
Sıfat-fiil, ortaç veya partisip; bir fiilin cümlede sıfat görevinde kullanılan hâli. Türkçedeki üç fiilimsi grubundan biridir. Fiillerin sonuna sıfat-fiil ekleri olan -en, -esi, -mez, -ar, -di(k), -di(ği), -ecek ve -miş getirilerek oluşturulur ve kısaca anası mezar dikecekmiş şeklinde formülize edilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri