ATLARDA TIRNAK BAKIMI Nallı atlarda tırnak daha fazla bakımı gerektirir. Nal atın yere normal basma durumunu yükselttiği gibi tırnak yapısı içinde zararlıdır. Böylece kan dolaşımını yavaşlatır ve sonuçta tırnak fazla uzamaz. Nalın bu zararına karşın sert zeminde yaptıkları iş dolayısıyla atlar nallanmak zorundadır.
Antik çağda atların ayaklarına nal çakılmazdı. Zamanla tırnakları kırılan ve ayakları yaralanan atlar iş göremez hâle gelirlerdi. 10. yüzyılda bu duruma çözüm bulundu ve ilk olarak süvarilerin atlarına çivilerle nal çakılmaya başlandı. Nal çakma işlemi gelişerek günümüzde de devam etmektedir.
Atların vahşi doğada nala ihtiyacı yoktur; ancak insanların güdümündeki atlar normalden fazla yük taşıdığı ve doğal olmayan yüzeylerde (beton, asfalt, vb.) yürüyüp koştuğu için tırnaklarının korunması gerekir.
Camargo, “Nallar, atın ayağının uygun şeklini korumasına yardımcı oluyor” diyor. Bununla birlikte, kum ve kayalar gibi engebeli arazi, dış kısmın aşınmasına neden olarak hassas iç toynağını açığa çıkarabilir. Ardından, at acı çeker ve yürüyemeyebilir.
Atlar nal çakılma esnasında acı hissetmezler sebebi de tırnaklarında can olmamasıdır. Hatta atlar kendilerini korumak adına böyle bir şeyin yapıldığını hissederek fazla tepki göstermezler. Bir at sahibi ayakkabısız gezebilir ama atını nalsız gezdirmez.
İlgili 29 soru bulundu
Atlara nal takılırken canları acımıyormuş, önce onu belirtelim.
Nallama esnasında hayvanın kontrol edilebilmesi için boynu yana eğilir ve bir ip bağlanırdı. Bu işlem zor görünmesine rağmen hayvanların sağlığı için oldukça önemli bir işlemdir. Nalı düşen ya da nalsız olan hayvanlar sert taşlı arazilerde rahat hareket edemedikleri gibi ayakları da yara bere içinde kalır.
En önemlisi atlar birer canlı. Siz ayakkabısız asfaltta ne kadar yürüyebilirseniz, at da nalsız o kadar yürüyebilir" dedi.
Birçok kültürün ortak batıl inanışlarından biri olan at nalı, evlerin girişine iyi şans getirmek ve talihsizliği uzaklaştırmak için asılıyor. Bu düşündürücü inanışın ortaya çıkmasını sağlayan sebepler ise daha ilginç. İşte, detaylar...
Nal; at, eşek, öküz ve benzeri yük hayvanlarının tırnaklarına çakılan, tırnağın aşınmasını önleyen bir çember veya levhadan yapılan, ayağın şekline uygun demir parçasına verilen ad. Nallar nalbant adı verilen meslek üyeleri tarafından üretilir.
Nal atın yere normal basma durumunu yükselttiği gibi tırnak yapısı içinde zararlıdır. Böylece kan dolaşımını yavaşlatır ve sonuçta tırnak fazla uzamaz. Nalın bu zararına karşın sert zeminde yaptıkları iş dolayısıyla atlar nallanmak zorundadır.
Nallı bir hayvanın uzun müddet ahırda hareketsiz kalması tırnaklara zarar verir.
Stay Apparatus olarak bilinen bu kas grubu, atların eklemlerini kilitleyerek ayakta uyumalarına izin verir. Bu şekilde atlar bağ, tendon ve kas grubu sayesinde ayakta dik bir şekilde uyuyabilirler. Diz kapağında yer alan mekanizma ise atın uyanıkken ayakta kaldığı süre boyunca yorulmasını engeller.
At nalları
Evin kapısının üstüne nal asmak, evini ve içindekileri kötü güçlerden korumak eski bir gelenektir. At nalı koruyucu gücü, bolluğu, bereketi, iyi hali ifade eden uğur simgesidir.
Nal, tırnağın alt kenarının biçimine uygun demir, çelik, alüminyum veya kauçuktan yapılan ve tırnağın aşınmasını önleyen bir çember veya levhadır.
Arapça "ayakkabı" anlamına gelen nal İle Farsça "bağ" anlamına gelen bend sözcüklerinin bir araya gelmesinden türetilmiş olan nalbant kelimesi, sözlükte tırnaklı hayvanlara (at, eşek, katır, öküz) nal takan kimse, nalbantlık ise 'nalbantın yaptığı iş veya mesleğe verilen ad' olarak açıklanır1.
Açıklama: Kapıların eşiklerine veya kapı üstlerine at nalı çakılırsa "nazar"ı karşılayacağına inanılır. At nalı "uğur" sayılır.
At nalı, asılan yere uğur getirmez, böyle bir anlayış, hurafedir, batıldır. Ne yazık ki, bazı yörelerde at nalı, kurt dişi, leylek kemiği, inek veya koç boynuzunu taşımak yahut evin dış kısmına asmak uğurlu kabul edilmiştir. Bu tür batıl inançlara itibar edilmemelidir. Bunlar İslam dışı kültürlerden içimize girmiştir.
Diyarbakır'dan geçen Dicle Nehri'nde suların çekilmesiyle gün yüzüne çıkan at nalı, Arapça yazılı kurşun levhalar, çakı ve muska gibi nesnelerin büyü ve sihirde kullanıldığının ortaya çıkmasının ardından âlimler, Müslümanların, dinde haram olan büyü ve sihire asla tevessül etmemesi gerektiğini vurguladı.
Atların derilerinin üst katmanı insanlarınkinden çok daha kalın olsa bile, darbelere sanıldığı kadar fazla koruma sağlamıyor. Atların kırbaçlandıklarında acı hissetmediğine dair iddiaların gerçeği yansıtmadığı, yeni yapılan bir araştırmayla ortaya kondu.
Atlarda yorgunluk hissi bulunmuyor. Bu da bazı atların kendilerini öldürene kadar koşmalarına neden oluyor. Bu duruma da "at çatlaması" denmekte. Peki vahşi atlar evcilleştirmeden önce nasıl varlıklarını sürdürdüler.
Kendi ağır gövdelerine ek olarak üzerlerine binen insan ve yüklerin de ağırlığı ile, kırılmış veya çatlamış bir kemiğin tam anlamıyla iyileşmesi çok zordur. Bu nedenle birçok durumda ayağı sakatlanan bir at, sahibine yük olmasın diye öldürülmektedir.
Atın cinsi, atların boyu, bacakların kısalığı, gövdenin büyüklüğü ve tüylerinin yapısından anlaşılır. Bir at en fazla 7 yıl koşabilir.
Atlarda safra kesesi bulunmamaktadır dolayısı ile karaciğerde üretilen safra direkt olarak ince bağırsağa akarak yağların sindirimine yardımcı olur.
Nal; at, eşek, öküz gibi yük hayvanlarının tırnaklarına çakılan, ayağın şekline uygun demir parçasına denir. Atın hareket etmek için harcadığı kuvveti önemli ölçüde destekler ve tırnaklara gelen basıncı dağıtarak dengeler.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri