b) Tabî'î delâlet (=doğal delâlet): Zihnin gösteren/işaret eden ile gösterilen/işaret edilen arasındaki psikolojik, fizyolojik bir ilişki aracılığıyla bir bilgiye ulaşmasıdır: Bir insanın “Off!” demesinin onun sıkıldığını, “Ah!” demesinin acı çektiğini göstermesi gibi.
Kapsadığı mana bakımından veya şü- mul bakımından lafızlar olarak da bilinen bu kategoride dört lafız türü bulunur. Bunlar; âm, hâs, müşterek ve müevvel lafızlardır.
6. Sözsüz Vaz'i Delâlet: Trafik ışıkları buna örnektir. “Sağa Dönülmez” işareti varsa sağa dönemezsin. Bu, sözsüz vaz'i delâlettir.
Mantık, Belâgat ve Usûl disiplinleri arasında ortak bir terim olarak delâlet; “bir şeyin bilinmesinin, diğer bir şeyin bilinmesini gerektirecek durumda bulunmasıdır” şeklinde tarif edilmiştir4.
İlgili 18 soru bulundu
Tabii Delâlet. Aklın dâl ile medlûl arasında tabii yani biyolojik, fizyolojik veya psikolojik bir alâka görerek ilki hakkındaki bilgiden ikincinin bilgisine ulaşmasıdır.
2-Sözlü aklî delâlet: İşitilen sözün onu söyleyene delâleti gibi. 3-Sözlü vaz'î delâlet: İnsan teriminin konuşan hayvana delâleti gibi. 4-Sözsüz tabiî delâlet: Hasmını gören kişinin yüz ifadesinin değişmesi gibi. 5-Sözsüz aklî delâlet: Dumanın ateşe delâleti gibi.
Mantık ilminin asıl konusunu teşkil eden lafzî vaz'î delâlette esas olan, bir sözün doğru bir tasavvur veya tasdike ulaştıracak şekilde sabit ve kesin bir anlam taşımasıdır. Bu bakımdan lafzî vaz'î delâlet bir fikri ifade etmeye veya ondan faydalanmaya, öğrenme ve öğretmeye en elverişli delâlet çeşididir.
TDK'ya Göre Delalet Etmek Kelimesinin Anlamı Nedir? Delalet etmek kelimesi Türk Dil Kurumuna göre yol göstermek ve anlatmak şeklinde açıklanmıştır.
Nassın delaleti; lafzın, nassta belirtilen duruma ait hükmün, inceleme ve ictihata bulunmaya ihtiyaç duyulmaksızın ve sırf dil unsuruna dayana- rak anlaşılabilen illeteki müştereklik sebebiyle, nassta belirtilmeyen du- rum hakkında da sabit olduğunu göstermesidir.
Herhangi bir kayıtla kayıtlanmayan lafza mutlak, kayıtlanana da mukayyet denmektedir. Her hangi bir lafız mutlak olarak gelmişse, onu kayıtlayan bir delil olmadığı müddetçe mutlak haliyle amel edilir. Mukayyet olan bir lafzın da, kaydın kaldırıldığına dair delil olmadıkça mukayyet haliyle amel edilir.
Başka bir ihtimal taşımayan açık mânalı âyet ve hadislerle fıkıh usulünde açıklık bakımından en üst düzeydeki lafız türü için kullanılan bir terim.
Türk Dil kurumuna göre mukayyed kelimesinin sözlük anlamı bir kişi veya bir şeye maddi veya manevi bağlarla bağlı olan anlamına gelmektedir. Aynı zamanda bağlı veya kayıtlı olarak da kullanılmaktadır. Eski dönemlerde kayıtlı kelimesinin yerine kullanılan mukayyed kelimesi günümüzde kayıtlı olarak kullanılmaktadır.
Delâlet-i iltizamiye: Sözün kendi anlamı için gerekli olan bir başka anlamda kullanılmasıdır. Eli açık, gönlü geniş, ağzı sıkı gibi.
Arapça sözcük, dalla fiilinin mastarıdır ve dalalet şeklinde kullanılmaktadır. Türkçe karşılığı “Doğru yoldan ayrılma, sapkınlık, sapınç” gibi anlamlara gelen kelime, genellikle “delalet” şeklinde kullanılmaktadır ve bu kullanım yanlıştır. Bu nedenle yazı dilinde dalalet kelimesini delalet şeklinde kullanmamalıyız.
sübut, haberin hakikate uygunluk derecesi, lafız, cümlede geçen kelimeler, söz, gerçekleşmiş olması demektir. delalet, yani haberin hükme (işaret ettiği anlama) delaletinin derecesi (uygunluğu) demektir.
Hüküm bildiren cümleler için kullanılan mantık terimi. Lafzın sözde zikri geçmeyen mânaya delâlet etmesini ifade eden usûl-i fıkıh terimi.
TDK'ya göre fakru zaruret kelimesinin anlamına bakılacak olursa; Fakr fakirlik anlamına gelmektedir ve Arapça kökeninden gelmektedir. Zaruret ise zorunlu, mecbur kalmak Yoksulluğun ileri derecesi olarak ifade edilmektedir.
Yol gösterme, kılavuzluk etme anlamlarına gelir.
medlul / medlûl / مدلول / مَدْلُولْ
Meâl. Mefhum. Delil getirilen şey. Bir kelime veya bir işâretten anlaşılan.
Hafi kelimesinin sözlük anlamı gizlidir. Bu kelimeden türetilmiş olan ahfiya, gizli şeyler; ahfa ise en gizli şey manasına gelir.
Hitabın hükme delâleti; lafızdan olursa mantuk delaletidir. Lafzın delâlet ettiği manadan olursa mefhum delaletidir. Mantuk, lafzın konuşma mahallinde kesin olarak delâlet ettiğidir. Yani lafızdan, bir vasıta ve ihtimal olmaksızın doğrudan anlaşılandır.
Bir kavram insanlar grubunu işaret ediyor ve grubun tamamını ifade ediyorsa kollektif (ortak) kavram; kavram insanlar grubunu işaret ediyor ama gruptaki bir bireyi ifade ediyorsa distribütif (dağıtılmış) kavramdır.
2— Sözlü aklî delâlet: İşitilen bir sözün onu söyleyen adama delâleti gibi. 3— Sözlü vaz'î delâlet: İnsan teriminin konuşan hayvana delâleti gibi. 4— Sözsüz tabiî delâlet: Hasmını gören bir kişinin yüz ifadesinin değişmesi gibi. 5— Sözsüz aklî delâlet: Dumanın ateşe delâleti gibi.
Türk Dil Kurumu sözlüklerine göre delalet etmek kelimesinin anlamı şu şekildedir: Delalet Etmek: Yol göstermek, göstermek, anlatmak şeklinde 3 anlam barındırmaktadır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri