Allah'ın bir kimse için önceden belirlediği mutluluk payı anlamında bir terim. İlâhî iradenin insanlar için çizdiği hayat programı anlamında kullanılan bir terim. Bu form aracılığıyla, sadece OSMANLILAR//8-mali-yapi maddesi ile alakalı mesajların iletilmesi rica olunur.
Buna göre kısmet, “Allah'ın daha çok geçim açısından önceden (ezelde) herkesin elde edeceği şeyleri belirlemesi, rızkını taksim etmesi”, nasip ise “bu taksimde herkese ayrılan pay” mânalarına gelir.
Nasip, birinin, önceden kaderinde, yani, alnına yazılmış olan pay, payına düşen anlamında olduğu gibi, “Bir insanın elde edebildiği şey”e de denir. Kısmet ise, Allah'ın her kişiye, her canlıya uygun gördüğü şey, durum. Kader, olmuş ve olacak her şeyin planlanması ve yazılmasıdır.
Nasip de Allah'ın takdirine ve dilemesine bağlıdır. Bu yüzden kadere iman edip teslim olan ve kısmetine rıza gösteren kişi, kederden emin olur. Nasip meselesinde insan cüz'i iradesini kullanıp üzerine düşeni yerine getirmekle mükelleftir, neticeyi vermek ise Allah'ın takdiridir.
- Bir insanın elde edebildiği, sahip olabildiği şey. Dini literatürde ise "Allah'ın bir kimse için önceden belirlediği mutluluk payı" anlamında kullanılan bir terimdir. Kişinin kendi iradesini kullanarak yaptığı işteki 'nasip' ifadesi; yapılacak olan iş her ne ise, işin bitiminde elde edilen sonuç anlamı taşımaktadır.
İlgili 45 soru bulundu
Nasip kelime anlamı olarak “Allah'ın bir kimse için önceden belirlediği mutluluk payı” anlamına gelmektedir. Kısmet ise “bölmek” anlamına gelirken İslam Hukuku'nda ise “ortak hisseli mallarda sahiplerine paylaştırma” anlamına gelmektedir.
Yani “Nasibin dağın altında da olsa sana isabet eder.” Arapça atasözünde işaret ettiği gibi payımıza düşen bizi bulur. Bunun sırrını da Allah'u Teala Kuran'ı Kerim'de boşa vakit geçirmeyin diyerek bizi uyarıyor. Bir iş istediğimiz gibi olmadığı zaman başka hayırlı bir işe yönelmemizi istiyor.
İnsan, kaderinin ne olduğunu bilmemektedir. Dolayısıyla insana düşen Allah'ın verdiği akıl, irade ve imkânlar çerçevesinde görevini en iyi şekilde yapma şevki ve gayreti içinde olmasıdır. Allah, ezelî ilmiyle herşeyi bildiği için O'nun ilminde ise bir değişiklik olmaz.
Allah, ezelî ilmiyle kulun yapacağı duayı bildiği için kaderini ona göre şekillendirmektedir. Dolayısıyla dua, diğer sebepler gibi bir sebeptir. Başka bir ifadeyle dua sonucunda bir değişikliğin olmasını Allah dilemişse bu değişiklik, tabii sebep-sonuç ilişkisi içinde hayır veya şer olarak ortaya çıkmaktadır.
nasipli kişi her farz namazın ardından. ayet-el kürsi'yi okuyan ve onunla cennet arasında. sadece ölümün olduğunu bilen kişidir. nasipli kişi müminler için. allahutaala'dan kendilerine mağfiret isteyen kişidir. her mümin için sevap yazdığını bilip. onlar için tövbe ve istiğfar edendir.
Bu konudaki görüşler de şöylece sıralanabilir: 1. Allah'ın zâtî ilminden ibaret olan kader değişmez, fiilî ilminden ibaret olan kader ise değişebilir, bu da levh-i mahfûzda veya meleklerin ellerinde bulunan sayfalarda insanların işledikleri amellere göre vuku bulan değişikliktir.
Yüce Allah için zaman kaydı yoktur. Allah zamana mahkûm değildir. O'nun ilmi yaşanmış, yaşanacak bütün zaman ve mekânları kuşatır. Yüce Allah anne rahmine düşecek olan herhangi birimizin hayatını, ne yapacağımızı zamana ihtiyaç duymadan bildiği için de buna uygun olarak takdir etmiştir.
Eğer o kimse, iyi amel yapıp, duası kabul olursa, o kaza değişir.” Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kader, tedbir ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabul olan dua, o bela gelirken korur.)
Bireylerin elde edebildiği veya sahip olduğu şeyleri ifade eden bir sözcüktür. Günlük kazanç veya kısmet anlamında da kullanılabilen bir sözcüktür. "Nasipte varsa olur." cümlesi nasip kelimesinin kullanımına örnektir.
Evlenmek, nasibi çıkmak veya çıkmamak da takdire bağlıdır. Allahü teâlâ, takdirine göre sebepler yaratmaktadır. Mesela bir kız dua eder, (Ya Rabbi, evlenmek hakkımda hayırlı ise, evlenmeyi bana nasip eyle!) der.
Kader, Allah'ın ilminin bir unvanıdır. Evliliğin kader olmaması için, Allah'ın evlenen o iki kişiden habersiz olması gerekir. Bu ise ilmi her şeyi, her mekânı ve her zamanı kuşatan Allah hakkında düşünülemez. O hâlde sorumuzun cevabı, “Evlenmek elbette kaderdir.” olacaktır.
Yastık değişir, kader değişmez derler ya; geçmişte yaşadıklarımıza bakıp da yanlış yapmışız demenin bir anlamı yok aslında. Sonra geçmişi düşünüp üzülmemek adına; yanlış insanlara doğru şeyler, doğru insanlara da yanlış şeyler yapmamak en güzeli…
Diyanet İşleri Başkanlığı kaderin değişmesi konusunda merak edilenleri yanıtlamıştır. Buna göre; kaderin değişmesinden söz etmek Allah'ın ilminin değişmesinden söz etmek demektir; bu ise mümkün değildir. Dolayısıyla kaderde değişme bahis konusu olamaz.
Seher vakti, yalvararak dua etmek, bid'atlerden sakınmak, gafil olmamak, uyanık olmak, helal yemek, haramlardan kaçmak... Cuma günü ve gecesi, Recebin ilk, Şabanın 15. gecesi, Bayramın birinci geceleri, Arefe günü, Ramazan gün ve geceleri, iftar zamanı edilen dualar makbuldür.
Buna göre ecel, hayat süresi ve ölüm için takdir edilen zamanı ifade ettiğinden kaderle ilgili bir konudur. Bu sebeple canlıların her birinin yaşayacağı ecel tek olup kesinlikle değişmez.
Böyle bir bilgiye ulaşmak mümkün olmadığı gibi, buna ihtimal da yoktur. Kader bilgisi Allah'a aittir ve Allah'ın katında mevcuttur. Bırakın evlenip çocuğunuzun olup olmaması, ne kadar yaşayacağımızı, kaç sene ömrümüzün kaldığını da bilmemiz mümkün değil.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, depremle ilgili sorulara yanıt verdi. Diyanet'in yanıtlarında depremin kader olmadığını belirtilirken “insanın irade ve sorumluluğunu yok saymanın doğru olmadığı” ifade edildi.
Tolstoy, “Uzak ve imkansız gözüken bir şey, bir anda yakın ve mümkün olabilir.” der. Son zamanlarda duyduğun en doğru sözlerden biri.
Tanrı'nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu da kısmet olarak bilinir. Evlenme talihi anlamında kullanılmakta olan bir kavramdır. Kısmet, olayların olumsuz bir şekilde sonuçlanmasına bağlı olarak tevekkül edilmesi durumu olarak da bilinmektedir. Kısmet, nasip olarak bilinmektedir.
Sözlük anlamı hisse olan nasip ise İslam dininde, Allah'ın kuluna verdiği rızk ve baht anlamında kullanılır. Dinimize göre, hem dünyada hem de evrende gerçekleşen her şey Allah'ın rızası ve kudretiyle olur.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2025 Usta Yemek Tarifleri