Bunun sebebi nedir? Hayır, bu Türkiye'de yaygın bir şekilde inanılan saçma sapan sağlık mitlerinden biri sadece... Saçlarınızın ıslak olmasıyla hasta olmanız arasında hiçbir ilişki yok. İster rüzgarlı, ister rüzgarsız, ister soğuk, ister sıcak havada saçlarınız ıslakken dışarı çıkabilirsiniz; bu sizi hasta edemez.
Yıllardır soğuk algınlığı konusunu araştıran Virginia Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden pediatri profesörü Diane Pappas, bu konuda kesin bir kanıya vardı: “Soğuk algınlığı virüslerden kaynaklanır ve ıslak saçla dışarı çıkmaktan kaynaklanmaz.”
sinüzit sorunu olmayanların anlamayacağı bir problem olduğu gibi, yıkandıktan 2-3 saat sonra saçlar iyice kuruyunca ve vücut ideal ısısına kavuşunca dışarı çıkılmasında sakınca yoktur.
Kışın saçları kurutmadan sokağa çıkmak, ıslak saçlarla rüzgara maruz kalmak; migren, soğuk algınlığı ve yüz felci gibi ciddi sorunları beraberinde getiriyor. Gece banyodan sonra saçları kurutmadan uyumanın da ıslak saçla sokağa çıkmak kadar tehlikeli olduğunu belirten Memorial Hastanesi Nöroloji Bölümü'nden Uz. Dr.
Islak saç tek başına sinüzit nedeni değildir ancak özellikle soğuk havalarda saçların ıslak olması soğuğun kafa kemiklerine daha fazla iletilmesine neden olur. Burun mukozasındaki damarların soğuk etkisi ile genişlemesi mukozada kalınlaşma ve dar sinüs boşalma kanallarında tıkanmaya neden olabilmektedir.
İlgili 26 soru bulundu
Bu nedenle polip, burun eti büyümesi ve deviasyon gibi burun içinde darlık yaratan durumların tedavilerini ertelemeyin. Islak saçla dışarı çıkmayın. Islak saçla rüzgara maruz kalmak, üst solunum yolu enfeksiyonu ve bunun sonucunda da sinüziti tetiklemektedir.
Sonuç olarak: Sadece ıslak saçla soğukta dışarı çıkarak hastalanamazsınız; örneğin bir nezle veya grip virüsüyle temas etmeniz gerekiyor. Ancak aşırı soğuğa uzun süre maruz kalmanın neden olduğu vücut ısısındaki önemli düşüş bağışıklık sisteminde baskı yaratabiliyor.
Nezle virüsler tarafından meydana getirilen bir burun, boğaz hastalığıdır. 200'den fazla virüsün nezleye yol açtığı anlaşılmıştır. Hastalığın diğer adı ise soğuk algınlığıdır. Hastalığı meydana getiren başlıca virüsler; rinovirüsler, coronavirüsler, adenovirüsler ve RSV'dir.
Saç Açık Uyumak
Saçınız açık uyuduğunuzda ertesi gün birbirine karışmış şekilde uyanmanız muhtemeldir. Bunun yanı sıra: Saçlarınız gece boyu açık kaldığında cildiniz ile temas eder ve eğer cildiniz hassassa bu durum sivilce problemine yol açabilir. Saçlarınız uyurken açık kaldığında birbirine karışır.
Yağmurda ıslanma veya soğuk hava hastalığa neden olmamaktadır.
Nemlendirme: Duştan çıktıktan sonra, cildinizi nemlendirmek için bir vücut losyonu veya kremi kullanın. Bu, cildinizi yumuşak ve nemli tutmanın yanı sıra, duş sonrası kuruluğu önlemeye de yardımcı olacaktır. Unutmayın, duş sırasında sıcak suyu aşırı kullanmak, cildinizin kurumasına ve tahriş olmasına neden olabilir.
İdeal duş süresi 7-10 dakikadır. Her duşta vücudunuzu duş jeliyle yıkamanız düşündüğünüzün aksine hiçte size iyi gelen bir uygulama değildir. Sık kullanılan duş jelleri cildinizin üzerindeki yağ dokularının ölüp cildinizin kurumasına neden olur. Bu sebeple duş jeli kullanımını en aza indirmeye çalışın.
Hasta kişiler dışarı çıkarken maske kullanmalı
İnsanların bir arada bulundukları kapalı ortamlar sıklıkla havalandırılmalıdır. Nezle ve gripken sokağa çıkmak zorunda kalanlar ise maskeyle dolaşmalı ya da ağız ve burun bölgesini kapatarak virüslerin yayılmasını önlemeye çalışmalıdır.
Soğuk hava, solunum sistemini zayıflatıyor
Yani virüsler vücuda daha kolay girebilir. Soğuk ve kuru havanın bir başka etkisi de salınan virüslerin havada daha uzun kalması. Yani hasta insanlardan yayılan virüsler kuru havada daha uzun süre süspansiyonda kalıyor bu da bulaşı riskini ciddi ölçüde artırıyor.
Uyku süresince saçlar hareketten etkilenerek ezilebilir, kopabilir ya da kişiye rahatsızlık vererek uykusunu bölebilir. Bu durumların önüne geçmek için saçlar yatmadan önce toplanmalıdır. Fakat saç toplanırken sıkı bir toka kullanılırsa saçlar yine hareketten etkilenerek kopabilir.
Akşamları uyurken ya da gün içerisinde uzanarak dinlenmek istediğinizde saçlarınızı düzgünce örebilir ve saçınızın yastık gibi yüzeylere sürtünerek yıpranmasını engelleyebilirsiniz. Bu sayede saçlarınız daha az kırılır ve kırık olmayan saçlarda daha sağlıklı bir uzama gözlenir.
Zamanında ıslak saçla uyumak saçlar için sorun oluşturmaz. Ancak alışkanlık haline geldiğinde saç kalitesinde gözle görülür bir kayıp olduğunu fark edebilir ve hatta kafa derisindeki mantar enfeksiyonlarının kaynağı olabiliriz.
Nezle ile grip arasındaki en büyük fark gripte burun akıntısı ve hapşırma olmamasıdır. Ayrıca gripte yüksek ateş olağan bir bulgu ilken nezlede nadir olur baş ağrısı eklem ve kas ağrıları gripte olabilir nezlede beklenmez. Nezle gribe göre daha hafif atlatılan bir hastalıktır.
Ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar kullanılarak nezlenin semptomatik tedavisi yapılarak rahatlama sağlanır. Antibiyotik kullanılmaz. Bağışıklığı güçlendirecek C vitamini yönünden zengin gıdalar tüketilmelidir. Sıvı alımı artırılmalıdır, bol bol su içmeye özen gösterilmelidir.
Peki bir yıl içinde kaç kez grip olmak normal? Uzmanlara göre bir mevsimde iki kez gribe yakalanmak mümkün. Öksürük, hapşırık ile kendini belli eden grip virüsü her yıl milyonlarca insanı enfekte ediyor. Grip virüsünün tek bir türü olmadığı için birden fazla kez gribe yakalanmak mümkün.
Saçı ıslakken ya da kuru değil, nemliyken taramalıyız. Saçları yıkadığınızda kafa derisi ve saç gözenekleri hassastır. Bu yüzden nemliyken tarayın diyoruz. Düğümleri açmak için her zaman önce parmaklarınızı veya geniş dişli tarak kullanın.
Saçların kurutulmadan açık havaya maruz kalmak ve saçları kurutmamak sinüzitin başlıca sebepleri arasında sayılabilir.
Ilık içecekler tüketmek, özellikle bitki çayları veya bal içeren karışımlar, boğazı rahatlatarak semptomların hafiflemesine yardımcı olabilir. Ayrıca, dinlenmek, bol su içmek ve vitamin açısından zengin besinleri tüketmek, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek soğuk algınlığına karşı direnci artırabilir.
Koyu burun akıntısı, geniz akıntısı, burun tıkanıklığı, yüzde dolgunluk hissi, tat-koku kaybı ve ateş akut sinüzitin klinik tanısında yer alan majör kriterleri oluşturur. Minör kriterler arasında ise baş ağrısı, kulak ağrısı, ağız kokusu, diş ağrısı ve halsizlik yer alır.
Akut sinüzit genellikle ağrı kesici ilaçlar, nazal dekonjestanlar ve nazal tuzlu su ile semptomların rahatlatılmasının ötesinde herhangi bir tedavi gerektirmezken kronik sinüzit vakalarında doktor tarafından antibiyotik tedavisi önerilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri