mucize / mûcize / معجزه Allah'ın izniyle peygamberler tarafından gösterilen ola-ğanüstü şey.
Arapça acz (=beceriksizlik, bir şeye güç yetirememe) sözcüğünden türetilen mu'ciz (=acze düşüren) kelimesinin bir başka şekli olan mu'cize (=hayrette bırakan, acze düşüren) sözünden aktarılmıştır. Farsça mūcize, Kürtçe mūcîze, Azerice ve Uygurca möcizä, Özbekçe mocizä, Tatarca möğcizä.
Mucize kelimesinin kökeni Arapça dilidir.
Mucize kelimesi, kudretin zıddı olan “acz” kökünden türetilmiştir.2 Mu- cize, “a-c-z” fiilinden ismi fail olup, kelimenin sonundaki “ة”, “el-allâmetü” de olduğu gibi müenneslik alâmeti değil, mübalağa içindir3 ve “asla güç yetirileme- yen”, “kesinlikle aciz bırakan” “karşı konulamayan” anlamında insanların gücü ...
ümid / ümîd / اميد
Umut, ümit.
İlgili 33 soru bulundu
mesud / mesûd / مسعود Mutlu.
aşk / عشق (Işk) Çok ziyâde sevgi. Şiddetli muhabbet. Sevdâ.
Mucize ya da tansık; bilimsel yasalarla açıklanamayan ve ilahî güçlere mâl edilen, inananları tarafından hoş karşılanan, sıra dışı olay.
Bu noktadaki en önemli kriter ise Mucize isminin taşıdığı anlam oluyor. Türk Dil Kurumu'na göre Mucize isminin anlamı şöyle; 1. Hayran bırakan, doğaüstü sayılan olay.
Mucize, Yüce Allah'ın peygamberlere peygamberliklerinin bir delili olarak verdiği, insanların yapmaktan aciz olduğu olağanüstü haller ve durumlardır. Cenâb-ı Allah pey- gamberlerine içinde yaşadıkları toplumların durumlarına göre farklı şekillerde mucizeler vermiştir.
Kelam kaynaklarında, hissî mucizenin dışındaki bütün de- lil ve alametlere genel olarak akli mucize denilir. Bunlara aynı zamanda manevi mucizeler adı da verilir.
Din felsefesinde mucizenin kullanılan anlamı da şu dur: “Tanrı tarafından meydana getirilmiş, dinî önemi haiz, olağanüstü türden bir olay”. Din Felsefesi ve teoloji geleneği içerisinde mucizeler vahyi destekleyici, yani onların doğru vahyi, yanlışından ayıran bir unsur olduğu şeklinde kabul edilmektedir.
Mukarenet TDK sözlük anlamı şu şekildedir: isim,eskimiş Yaklaşma, kavuşma, bitişme. Yakınlık.
asma' Keskin (kılınç).
fail / fâil / فاعل İşleyen, yapan. Te'sirli, etkili.
keşk. Kavi, kuvvetli, sağlam.
3. Aziz sevgili. ECRİN: ALLAH'IN hediyesi anlamını taşımaktadır. EFGAN: (Fars.)
mucize - Nişanyan Sözlük. Arapça ˁcz kökünden gelen muˁciza(t) معجزة “1. aciz bırakan şey, 2. İslam inancında peygamberlere mahsus olan doğaüstü eylem” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça ˁaciza عجز “aciz idi” fiilinin mufˁila(t) vezninde IV. etken fiil sıfatıdır.
Birdenbire ve hiç umulmadık bir zamanda gerçekleşir. Gerçekleştiğinde insanın aklı ve mantığı almaz. İnsanların tabiat üstü bir olay olarak algılanmasına neden olur. Mucize gerçekleştiğini gören kişi, hayatının en büyük şaşkınlığını ve mutluluğunu yaşar.
(Mecaz) Olağanüstü, şaşırtıcı
Kur'an mucizesi yanında hissî mucize olarak Hz. Peygamberin nübüvvet mührü, Ay'ın ikiye bölünmesi, parmaklarının arasından suyun akması, bir ziyafet esnasında zehirlenmek istenince olaydan haberdar olması, bir hurma kütüğünün teessürünü inilti şeklinde duyurması vb. örnek olarak verilebilir.
Alışılmışın dışında tabiattaki işleyişi belirli zamanlarda bozan tabiat üstü olaylar için kullanılan terim. Allah'ın varlığına, peygamberlerin doğruluğuna işaret eden delil ve mûcize anlamında, ayrıca Kur'ân-ı Kerîm sûrelerinin belli bölümlerinden her biri için kullanılan bir terim.
sevda / sevdâ / سودا
Aşk hastalığı, sevgi, heves, siyah.
habib / habîb / حبيب / حَب۪يبْ
ahsen / احسن / احش / اَحْسَنْ En güzel. Çok güzel.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri