Ramses olan Firavun'un bedeni ise secde etmiş haldedir ve vücudunu saran hiç bir bez parçası veya ilaç yoktur. ''90. Derken İsrail oğullarını denizden geçirdik. Firavun askerleriyle takip ve taarruz etmek için derhal arkalarına düştü.
Sular onu yakalayınca (Boğulacağını anlayınca) ''Allahtan başka ilah olmadığına İsrailoğullarının iman ettikleri Allaha iman ettim. Ben de müslümanlardanım '' dedi). Bu ayeti kerime firavunun hayatının son demlerinde iman edip müslüman olduğuna delildir.
' İş sadece Firavunun yaptığı gibi 'Elhak inandım ki, İsrailoğulları'nın iman ettiğinden başka tanrı yokmuş! Ben de artık kendini O'na teslim edenlerden biriyim. ' (Yunus/90) demekle hallolsaydı, Firavun da son nefesinde yaptığı tövbesiyle Allah'ın af ve mağfiretini kazanırdı.
Mucizeye, keramete inanmayan kimseler çoğalıyor. 19'culardan biri, (Mısırlılar, özel mumyacılık bilgisiyle Firavunların cesedini mumyalayarak korumuşlardır. Firavun'un mumyalanmış cesedi bugün Kahire Müzesinde sergilenmektedir) diyerek Allahü teâlânın mumyasız olarak ölmüş bir cesedi çürütmeyeceğine inanmıyor.
Üç bin seneden fazla bir zaman önce ölen bu Firavun'un cesedi, mumyalanmış olarak değil, ibret-i alem için mumyasız olarak çürümeden korunmuştur. Tam bir ibret vesikası olarak vücudu hiç bozulmamış, etleri çürümemiş ve tüyleri dahi dökülmemiş şekilde ve secde eder vaziyette bulunmuştur.
İlgili 21 soru bulundu
Kur'ân-ı Kerîm'de firavun kelimesi sadece Hz. Mûsâ dönemindeki Mısır kralını ifade etmekte olup Yûsuf devrindeki kral için “rab” ve “melik” kelimeleri kullanılmaktadır (Yûsuf 12/41-43, 50).
Ama o, istikamet içinde asla Firavun'un isteğine teslim olmadı. Hz.Asiye'nin (s) mazarı Mısır'dadır.
Sonunda Firavun boğulmak üzereyken şöyle dedi: “Elhak inandım ki, İsrâiloğulları'nın iman ettiğinden başka tanrı yokmuş! Ben de artık kendini O'na teslim edenlerden biriyim.”
Bahsettiğiniz bir iskelet değil bir doğal mumyadır. Kızıldeniz'de boğulan firavuna ait olduğu iddiası ise asılsızdır.
Yine İbn Ebî Hatim ve Ebu'ş-Şeyh'in bildirdiklerine göre, Muhammed b. el-Mükendir şöyle demiştir: “Firavun üç yüz sene yaşadı. İki yüz yirmi yıl boyunca gözünde çapak bile oluşmamıştır.” (bk. a.g.e). Bununla beraber, hiç kimse sağlığını veya hastalığını bahane ederek Allah'a karşı isyanını savunamaz.
Firavun (ya da firavunlar), hakkındaki en büyük yanılgılardan biri de onların her daim çok tanrılı/putperest bir dinin temsilcileri ve tanrı oğlu oldukları inancıdır. Oysa Mısır tarihinde monoteist olan, yani tek bir Allah'a inanan firavunlar da bulunmaktadır. Firavun 4.
Pers İmparatorluğu'nun Mısır'ı topraklarına katmasıyla II. Nektanebo dönemi sona erdi. II. Nektanobe, Eski Mısır'ın son yerli hükümdarı ve 30. hanedanın son yerli firavunu olarak bilinir. Roma İmparatorluğu tarafından istila edilen Antik Mısır'ın yok oluşuyla birlikte firavunlar son bulmuştur.
"(Firavun) suda boğulmaya başlayınca, 'İsrailoğulları'nın iman ettiğinden başka bir İlâh olmadığına iman ettim. Ben de ona teslim olanlardanım. ' dedi."
mealindeki ayette açıkça Firavun'un cehennem gideceğine değil, onun hanadanının gideceğine dair ifade vardır. (Futuhat, 2/276-277). mealindeki ayetlerde Firavun'un cehennemlik olduğu açıkça ifade edildiği ortadadır.
Cebrail dedi ki: Ey Muhammed! Ben, rahmetin ona yetişeceği korkusuyla denizin çamurundan alıp da onun ağzına nasıl koyduğumu bir görseydin." Ebu İsa et-Tirmizi dedi ki: Bu, hasen bir hadistir.
Son nefese kadar tevbeler kabul edilir. Can boğaza gelmeden iman etmek şarttır. Ölürken, ahiret hallerini gördükten sonra kâfirin imanı muteber olmaz. Fakat o anda da, Müslümanın günahlardan tevbesi kabul olur.
Firavunun iskelet kalıntılarına yapılan analizler, o dönem için çok uzun olduğunu, yaklaşık 1.87 metre uzunluğunda olduğunu ortaya koydu.
Antik Mısır'ın Firavun ve Kraliçe Boyları
Kralların ortalama boyu 166 cm idi. Kraliçe ve prenseslerin ortalama boyu 156.7 cm idi. İncelenenler arasındaki en uzun firavun, 173 cm boyuyla Ramses II'ydi (MÖ 1303-MÖ 1212). 165 cm boyundaki eşi Kraliçe Nefertari-merj-em-Mut da zamanına göre sıradışı bir uzunluktaydı.
3000 yıldan bu yana firavunun cesedi hiç bozulmaya uğramadan günümüze kadar gelmiştir. Ceset İngiltere'nin Londra şehrindeki British Museum'da sergilenmektedir.
Musa döneminde yaşamış olan Firavun'un III. Thutmose olduğu söyleniyor. Musa'nın kraliyetteki adı da Senenmut imiş.
Musa elindeki asa ile Kızıldeniz'i ikiye ayırınca tüm ordu ve Firavun burada boğularak can vermiştir. Mısır'dan çıktıktan sonra Hz. Musa'ya Tevrat indirilmiştir. Musa peygamber, yerine kardeşi Harun'u vekil bırakarak Tur Dağı'na gittikten sonra İsrailoğulları bir buzağıya tapmaya başlamıştır.
Firavunun imanı ölüm anında, ölüm anından önceki zaman dilimindedir. Bu sebeple yeis halindeki iman olması ya da gargara halindeki imanın olması sebebiyle geçersiz olacağı iddiaları geçersiz olur.
Asiye, Musa'nın doğduktan sonra Firavunun sarayına intikalinde oynadığı rol ve Hz. Musa'nın getirdiği dini kabul etmesi dolayısıyla bahsedilmektedir. Hz. Asiye zalim firavunun iyi kalpli karısıdır.
Bir rivayete göre, Firavun'un kızının saçlarını tarayan kadın Allah'a iman ettiği ortaya çıkınca fırına atılarak yakılmıştır. Bu kadının ruhunun melekler tarafından semaya çıkarıldığını gören Âsiye de Allah'a iman edip Hz. Mûsâ'nın peygamberliğini tasdik etmiştir (İbnü'l-Esîr, I, 184).
Meryem'in mezarının da Bülbüldağı'nda olduğu düşünülür. Efes antik kentin üst kapısının yanından geçilerek çıkılan Meryem Ana ören yerinde, küçük bir Bizans kilisesi bulunmaktadır. Burada İsa'nın annesi Meryem'in yaşadığına ve öldüğüne inanılır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri