Arapça'da masdar olarak “yanılmak” mânasına gelen galat kelimesine (çoğulu galatât, karşıtı fasîh) Türkçe sözlüklerde “yanlış, yanlışlık, yanılma, yanılgı, dil bilgisi kuralına uymayan kelime veya ibare, dil yanlışı” gibi anlamlar verilmiştir.
Arapça bir mastar olan ve Türkçede “yanılmak, yanlış” an- lamlarına gelen 'galat' kavramı, 'fasih' kavramının karşıtıdır. Yanlış olduğu hâlde herkesçe kabul gören kelimelere 'galat-ı meşhur', kullanımı hiçbir şekil- de uygun görülmeyen kelimelere ise 'galat-ı fahiş' denmektedir.
(غَلِطَ)-َ غَلَطًا: أَخطأَ وجهَ الصواب.
Galat-ı meşhur, sözcük veya deyimlerin yaygın olarak yanlış bir biçimde kullanılması sonucu, doğrusunun yerini alması durumudur.
Galat-ı meşhur; kelimelerin, deyimlerin veya atasözlerinin yaygın olarak yanlış bir biçimde kullanılması sonucu, doğrusunun yerini alması hâlidir.
İlgili 40 soru bulundu
İki taraflı akidlerde karşılıklar arasında değer yönünden denksizliği ifade eden İslâm hukuku terimi. Özellikle satım sözleşmesinde taraflardan birinin veya her ikisinin akdi onama yahut feshetme hakkına sahip olması, dolayısıyla ilgili taraf açısından akdin bağlayıcı olmaktan çıkması anlamında fıkıh terimi.
Hadiste galat râvinin hâfıza zayıflığı, bilgisizliği, Arap dilindeki yetersizliği, rivayet konusundaki gevşeklik ve dikkatsizliği, fizikî veya psikolojik kusuru, olumsuz çevre şartları, rivayeti yanlış anlaması gibi sebeplerle farkında olmadan hata yapmasıdır.
Galat-ı meşhur, kelime ve deyimlerin geniş bir kesim tarafından yanlış bir şekilde kullanılmasına ve dile bu şekilde yerleşmesine denir.
Fasih Arapça veya Modern Standart Arapça, çoğu Arapça metnin yazıldığı, halk arasında karşılığı Ammice olan dildir.
Ankara'nın 100 km güneyinde ve Tuz gölü çevresinde bulunan Kulu ilçesi önemli bir Galat yerleşimi idi. Bugünkü Kulu ilçesi eski Galat kenti olan Drya harabeleri üzerinde kurulmuştur.
(ﺍﺑﺘﺪﺍﺭ) i. (Ar. budūr “acele etmek”ten ibtidār) Bir işe girişme, başlama: İcrâ-yı lu'biyyâta ibtidar etmeden evvel Cenâb-ı Hâlık-ı kevn ü mekâna duâ ile tezyîn-i zeban edelim (Selim N. Gerçek).
1. Rakam koyma, rakamla işâret etme. 2. Yazma: Ebr-i kilki sadef-i keffini pür-gevher eder / Vasf-ı bahr-ı keremin her kim ederse terkîm (Nef'î).
yasak - یساق - یساغ
“Galat-ı meşhur lugat-ı fasihten evlâdır.” Galat, hata; fasih; anlaşılır (açık) söz demek. Yani, çok bilinen, yaygın kullanılan bir yanlış ifade sözlükteki doğrusundan daha iyidir, yeğdir.
Gada Arapça "kadâ" kelimesinden. Halk arasında gada olmuştur. Dert ve üzüntü anlamındadır. Gada almak da "derdini, üzüntünü alayım, paylaşayım" manasına.
Vilâyet, (Arapça: ولاية wilayah), 1864 yılında Teşkil-i Vilayet Nizamnamesi ile tanımlanan birinci dereceden bir yönetim birimidir. 19 ve 20. yüzyıllarda önce Osmanlı Devleti, ardından 1960'a kadar Türkiye Cumhuriyeti'nde, bir valinin yönetimi altındaki birimdir. Bugün Türkiye'de vilayet, il anlamında kullanılır.
lafız itibariyle,kelimenin söylenişine,yapısına göre,yazılı olmayarak.
Fesahat, kelimelerin telaffuzunun akıcı; anlamlarının da açık olması demektir.
Özdeyiş, vecize, aforizma ya da özlü söz; düşünce, duygu ya da ilkeleri kısa ve öz bir biçimde anlatan sözlerdir. Kimi zaman motto, kelamıkibar ve ülger olarak da anılırlar. Özdeyişlerin söyleyeni genellikle bellidir; ancak bazı sloganlaşmış özdeyişlerin kim tarafından yaratıldığı bilinmeyebilir.
lügat, yeni dilde sözlük anlamına gelir. eski dilde ve arapçada "lisan" anlamına gelir.
Edebiyat; düşünce , duygu, olay ve imgelerin (hayallerin) insanlarda estetik zevk oluşturacak şekilde söz ve yazıyla anlatılmasına denir. Sözlü Edebiyat; anlatım aracı olarak sözün kullanıldığı, yazının bulunmadığı çağlarda üretilmiş, dilden dile söylenerek günümüze gelmiş, halkın ortak malı olmuş ürünleri içerir.
İsnadında, sahâbî olan râvisi veya diğer râvilerinden biri zikredilmeyen hadis. Sözlükte “göndermek, salıvermek, bırakmak” anlamındaki irsâl masdarından türeyen mürsel kelimesi terim olarak “tâbiînden bir râvinin, kendisiyle Hz. Peygamber arasındaki sahâbînin ismini atlayarak naklettiği hadis” mânasına gelir.
Tanım: Farklı konulardan bahseden rivayetlerin, ortak yönlerinin bulunmasıdır. Mütevatir haberin şartlarını taşımayan habere Âhâd haber denir. Tanım: İsnadın herhangi bir tabakasında ravi sayısı tek kalan hadistir.
MUÂSARA – MUÂSARAT – MUÂSERE – MUÂSERET. ( ﻣﻌﺎﺻﺮﻩ– ﻣﻌﺎﺻﺮﺕ) i. (Ar. 'aṣr “devir, yüzyıl”dan mu'āṣara – mu'aṣarat) Birileriyle aynı asırda yaşama, yaşamış bulunma, çağdaş olma, çağdaşlık.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri