Haram malı, hediye vermek caiz olmaz. Haram olduğunu bilenin de, bunu alması caiz olmaz. Eline, haram mal, mesela para geçen, bunu sahibine vermeli, sahibi bilinmiyorsa, fakire sadaka vermelidir. Başka yere vermesi günah olur.
Haram yollarla kazanılan para ve mallara gelince; mirasçıların fakir olmaları durumunda söz konusu mirastan yararlanmaları câiz ise de fakir olmayan mirasçıların yararlanmaları câiz değildir. Bu tür para ve malların, fakirlere veya hayır kurumlarına verilmesi gerekir.
İslâm dini, kişilerin meşru işlerle uğraşmalarını ve geçimlerini helal yollardan sağlamalarını emreder. Gayrimeşru ve haram yollarla elde edilen kazanç ile ibadetler yerine getirilemez. Dolayısıyla bu kazanç ile kurban ibadetini yerine getirmek caiz değildir.
Haram kazancın sahipleri veya kaynağı bilinmiyorsa bu takdirde bu para “habîs” yani kazanılma şekli itibariyle “pis” olduğu için halkın umumi ihtiyaçları için – tuvalet, hamam yapımı gibi- kullanılabilir Cami, vakıf gibi hayır kurumlarının elektrik, su, doğalgaz gibi faturaları ödenebilir.
1783- Helâl mal, haram malla birbirinden ayırt edilmeyecek şekilde karıştığında, haram malın sahibi ve miktarı belli olmaz, haram olan miktarın humustan az veya çok olduğu bilinmezse, humusu verildikten sonra helâl olur.
İlgili 45 soru bulundu
Eline, haram mal, mesela para geçen, bunu sahibine vermeli, sahibi bilinmiyorsa, fakire sadaka vermelidir. Başka yere vermesi günah olur. Bu malı almak, fakirlerden başka kimseye caiz olmaz. Yalnız vârisin, haram mal olduğunu bildiği halde, mirası alması caiz olur.
Sadaka olarak verilen haram maldan sevap ummak caiz değildir. Haram paradan verilen sadakayı alan kimse, bunun haramdan olduğunu bilerek, Allah kabul etsin derse, kafir olur. Veren de amin derse, o da kafir olur. Haram paradan sevap ummak.
Bir kısmı haram bir kısmı helal olan maldan yapılan hayırlarda, yalnızca helal kısmın sevabı alınır, haram kısmın sevabı olmaz. Bir insan gayrimeşru bir iş yapıp, neticede kazandığı parayı helal işte kullansa, ondan sevap umamaz ve yaptığı işi meşrulaştıramaz.
Domuz, içki, leş, hırsızlık, rüşvet, gasp gibi sebeplerle elde edilen mallar hem zatı hem vasfı itibarıyla haram mal olurken faiz, kumar, ihtikar gibi sebeplerle elde edilen mallar ise vasfı itibarıyla haram sayılır.
' İçki, uyuşturucu ve kumar gibi haram yollardan elde edilen mallar, muhtaç olan kişilere veya hayır kurumlarına verilerek elden çıkartılır. Başkasının hakkına girerek elde edilen mallar ise sahibine iade edilmelidir. Olur da sahibi bulunamazsa mirasçıları araştırılır ve kendilerine teslim edilir.
Müslümanlar faizli mevduata bilerek ve isteyerek para yatırmamalıdırlar. Çünkü bu tür mevduat hesaplarına tahakkuk ettirilen fazlalıklar faiz olup dinen haramdır.
Bir kimse, Allahü teâlâ emrettiği için çalışır, rızkını helal yoldan ararsa, ezelde belli olan rızkına kavuşur. Bu rızk, ona bereketli olur. Bu çalışmaları için de sevap kazanır.
Yediği, içtiği ve giydiği haram olan kişi, yaşayan bir ölüden farksızdır. Haram, afyon gibi insanı gaflete sürükler; Allah'a itaatten uzak bırakır. Yani zehir bulaşan bir beden nasıl ki elden ayaktan düşüyorsa, haram yiyen ruh da zehirlenmiş olur ve dolayısıyla da ibadetlere karşı elden ayaktan düşmüş olur.
Belirli çocuk sayısının bulunması veya asgari ücretli kimselerden olmanız gibi, devletin yardım almak için koymuş olduğu şartlara hâiz iseniz, devletten gelen yardımı kabul etmenizde hiçbir sakınca yoktur. Bu konuda yasak olan; bu yardımları elde edebilmek için hileye başvurmanız veya yalan söylemenizdir.
Kazancının çoğu haramdan meydana gelen, faiz, rüşvet gibi gayrimeşru yollardan kazanan kimsenin ikram ve davetine gitmek, hediyesini kabul etmek, haram yemek olacağından, kabul etmekten kaçınmak gerekir.
Bir babanın mallarının tamamını veya bir kısmını, diğerlerinin rızası olmadan, kız olsun erkek olsun çocuklarından bazılarına vererek aralarında ayrım yapması dinen uygun değildir.
Kredi kullanılarak oluşturulan sermayenin ise tamamı haram olmasa da haram karışmaktadır. Bunun oranı hakkında kesin bir şey söylemek ise zordur. Hiç bir durumda faizli anlaşma yapmak caiz değildir. İster iş kurmak için, ister geçim sıkıntısından olsun faizli anlaşma yapılamaz.
Tüm günahlardan bir tövbe ile tövbe ederse tövbesi geçerli olur. Yüce Allah'ın kuluna “dilediğini yap ben seni affettim” demesi yani kul, günah işleyip tövbe ettiği müddetçe affedilir. Böylece yaptığın her günahtan sonra tövbeye devam et.
İslam âlimleri; kazancının tamamı haram olduğu bilinen kişi ve kurumlarla alışveriş, borçlanma vb. muamelelerde bulunmanın haram, kazancının çoğu haram olduğu bilinen kişi veya kurumlarla bu tür işlemler yapmanın mekruh olduğunu ifade etmişlerdir.
Türkiye'de internet üzerinden bahis ve kumar her geçen gün yaygınlaşırken, 'Milli haram' piyango da bu 'haram çarkı'na su taşımaya devam ediyor. Yılbaşı öncesi vatandaşları bir kez daha uyaran İlahiyatçı Mehmet Bayraktutar, “Allah'ın yasakladığı haram bir işin kazananı olmaz. Haramdan hayır gelmez.
Şüphe ile hüküm verilmez.
Haram para ile alınan elbise ile namaz kılmaya gelince; Maliki ve Şafiilere göre, haram elbise ile örtünmek haram olmakla beraber namaz sahihtir. Hanefilere göre, böyle bir namaz tahrimen mekruh olarak sahih ve geçerlidir. Bunun örneği erkeklerin ipekli kumaştan elbise giymeleridir.
Burada vurgulanan, kişinin tövbe edip etmemesi değil, haram parayla yapılan camide kılınan namazın geçerliliğidir. Bu işin fıkhi yönüdür. Esas itibarıyla böyle bir parayla cami yapılması tavsiye edilmez. Eğer cami yapılmışsa, artık burada kılınan namazlar geçersizdir denmez.
Öncelikle haram yoldan kazanılan para kişinin malı olmadığı için onu kullanamaz; kullandığı takdirde günah işlemiş olur. Bir kimse, elinde bulunan haram bir para ile bir şey alırsa bakılır: Şayet satın alırken: "Şu para ile bu şeyi bana sat." deyip, kendisine haram para teslim ederse o da haramdır.
Kocası haram kazanan kadının yapacağı ilk iş, kocasını haramdan uzaklaştırıp helâl yolla geçinmeye zorlamaktır. Şayet tesiri olmuyor, kocası haram kazançta ısrar ediyorsa, bu defa şahsına âit malı varsa o maldan kendi rızkını temin etmesi, kocasının haram malından yememeye gayret etmesi gerekir.
İslam fıkhında mal “insanın kendisine meylettiği ve ihtiyaç zamanı için biriktirdiği her şey” diye tarif edilir. Para da bu kabildendir. Dolayısıyla paranın da alım satımı caizdir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri