Horlatma kaval diğer kavallara göre daha zor bir üfleme ve çalım özelliğine sahiptir, her bölgede çalınmayan (horlatma yapılamayan) bu çalgı, geçmiş kültürümüzün bir özelliği olmakla beraber bize özgü bir çalgı özelliğini göstererek diğer kavallardan kendini ayırmıştır.
Kaval üflemeli bir çalgıdır. Dilli kaval, dilsiz kaval olmak üzere başlıca iki türü vardır. Şimşirin, meşe, gürgen gibi sert ağaçlardan ve pirinç gibi madeni alaşımlardan yapılanları varsa da, en makbul olanı erik ağacından yapılanıdır.
Kaval kelimesi, Türkçe 'de içi delik ve boş şey anlamına gelen “kav” kelimesinden türemiştir. Kaval kelimesi, Anadolu Türkçesinde çoban düdük ya da kavallarının tamamını kapsadığı gibi, müzikle ilgili kavramlar dışında herhangi bir boru veya içi oyuk kamış benzeri cisimler için de kullanılır.
Türk halk müziği kültürü içerisinde üflemeli bir halk çalgısı olan ve yaygın olarak icra edilen Kaval'ın tanımlarına bakılacak olursa; “Türkçe kaval kelimesi, içi kav olan şey demektir: Kaval kemiği gibi” (Gazimihal, 2001). “Kaval insanoğlunun ilk üflemeli çalgıları arasındadır.
Kaval, henüz üzerinde durulmamış olan musiki aletlerinden birisidir. Borudan başka nefesli halk sazlarının hemen hepsi “Sipsi” veya “Dil” denilen hususi tertip vasıtasıyla çalınır. Yalnız kavalın dili yoktur.
İlgili 37 soru bulundu
Tanımdan da anlayacağımız gibi Kavala Yunanistan ülkesinin sınırları içerisindedir. Bu şehir sahil şehri olarak bilinmektedir. Tam olarak da Doğu Makedonya ve Trakya bölgesindedir.
Çobanların kavalı üflemesindeki bir amaç, otlanan koyun keçi gibi hayvanların sakin kalması ve sürüden ayrılmamasıdır, bu gelenek hâlen günümüzde de uygulanmaktadır.
“Kavalın en az insanlık tarihi kadar eski bir çalgı olduğu söylenebilir. Çalgıyı ilk bulan ya da çalanlara ilişkin birçok fikirlere rastlanmakta ise de, araştırmacılar Kaval'ın Hazar denizi ötesi Ural-Altay dağları arasındaki bölge olabileceği konusunda birleşmektedirler.
Çobanların kavalı üflemesindeki bir amaç, otlanan koyun keçi gibi hayvanların sakin kalması ve sürüden ayrılmamasıdır, bu gelenek hâlen günümüzde de uygulanmaktadır.
Kavalların bu türünde baş kısmında bazen ağızlık bulunur. Ancak çoğunlukla boş bir borudan ibarettir. 3 oktav kadar ses sahasına sahiptir.
Kavallar başlıca iki kategoriye ayrılıyor. Dilli kavalın ağız kısmında ses ve nota üretimini sağlayan özel bir düdük bulunuyor. Dilsiz türünde ise sadece içi boş bir borudan oluşuyor ve çalan kişinin nefes üfleme teknikleriyle istediği sesi çıkarması prensibi ile çalınıyor.
Kaval, çoban çalgısı olarak bilinen kaval, yörede daha çok şimşir ağacından (nadiren livori, incir ve erik ağacından), altta 1 ve üstte 7 delikli olarak imal edilir. Dilli kaval ve dilsiz kaval olarak adlandırılan iki türü vardır. Dilli kavalın ucunda ses üretimini sağlayan bir düdük bulunur.
Almanya'da en az 35 bin yıllık kaval bulundu.
Şimdiye kadar bulunan bu en eski müzik aleti, müzik geleneğinin ne kadar eski olduğunu gösteriyor.
Çifte kaval, yan yana bağırsak iplerle bağlanmış iki kavaldan oluşan ve ikisinin aynı anda çalınmasıyla ortaya çıkan bir Anadolu çalgısıdır.
Kavalın kökeni hakkında değişik görüşler varsa da insanlığın en eski çalgılarından olduğu bilinmektedir. Ortadoğu ve Orta Asya'da değişik formlarına rastlanır. Çoban çalgısı olarak bilinen kaval, yörede daha şimşir ağacından (nadiren livori, incir ve erik ağacından), altta 1 ve üstte 7 delikli olarak imal edilir.
irlanda'nın geleneksel kavalı. alüminyum, prinç ya da nikel'den yapılır, altı adet delikli olup adını aldığı tonun majör diatonik gamını verir.
Ağrı Dağı Efsanesi Yaşar Kemal'in 1970 yılında yazılan romanına ad olmuştur. Adı Efsane olmasına rağmen, kitapta anlatılanlar aslında efsane değil, tarihi izler taşıyan bir aşk hikayesidir. Yaşar Kemal Ağrı Dağı Efsanesinde Halk Edebiyatından geniş ölçüde yararlanmıştır.
Kaval Çeşitleri ve Özellikleri
Özel üfleme ve çalma tekniklerine sahip olan bu aletler sayesinde sevdiklerinize kaval dinletisi yapabilirsiniz. Kaval türküleri istediğiniz gibi çalabilirsiniz. Aynı zamanda kaval uzun hava türküleri için ideal bir müzik aletidir.
Ağrıdağı Efsanesi, “dağlı” Ahmet ile Osmanlı paşası Mahmut Han'ın kızı Gülbahar arasında filizlenen aşkı konu edinir. Bu aşk, Osmanlı paşası Mahmut Han'a ait bir atın, beklenmedik şekilde, Ahmet onu geri gönderse bile Ahmet'e sürekli geri dönmesiyle alevlenecektir.
Diz kapağının hemen altından başlayıp ayak bileğine kadar uzanan, dizin ön kısmında bulunan kemiklere kaval kemiği denmektedir. Kavak kemiği dizlerin hemen önünde yer aldığı ve diğer kemikleri saran kas dokusunun olmaması nedeniyle hassasiyeti olan, darbelerden etkilenebilen bir kemiktir.
Kaval kemiği (veya tibia), omurgalıların bacaklarında dizin altındaki iki kemikten (diğeri fibula) daha iri ve dayanıklı olanıdır ve dizi ayak bileğine bağlar.
Ailenin atası İbrahim Ağa, aslen Konyalı olup, Osmanlılar devrinde Edirne'ye gelmiş ve Makedonya'da Kavala şehri kalesine bekçibaşı tayin edilmişti. Kavala'ya yerleşen İbrahim Ağa'nın kardeşi Tosun Ağa, şehrin mütesellimi, onun oğlu Ali Tosun Paşa da, Osmanlı Devleti'nde beylerbeyi vazifesindeydi.
Mehmet Osman Kavala (d. 2 Ekim 1957, Paris), Türk insan hakları savunucusu, filantropist ve iş insanı. 1990'ların başından beri birçok sivil toplum kuruluşuna destek olmuştur. 2002'den beri kâr amacı gütmeyen Anadolu Kültür kurumunun kurucusu ve yönetim kurulu başkanıdır.
Kavala (Yunanca adı aynı, Καβάλα), Yunanistan'ın Doğu Makedonya ve Trakya bölgesinde aynı adı taşıyan ilin (nomos) merkezi olan sahil kentinin adıdır. Osmanlı Devleti döneminde Balkanlar'ın en önemli merkezlerinden biriydi. Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın doğum yeridir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri