Gerek, gereklik, ister, lüzum.
Hicap duymak aynı zamanda bir deyim olarak öne çıkar ve kullanılır. Bu doğrultuda, 'Utanmak' anlamı üzerinden ele alınması ile beraber amaca uygun olarak kullanılabilmektedir. Özellikle farklı edebi eserlerde bu kelime grubu ile karşı karşıya kalındı vakit, cümlenin anlamı bu sayede daha iyi bir şekilde anlaşılabilir.
Öz: İcap nöbeti, işçinin her an işveren tarafından yapılacak olan çağrıya icap etmek üzere hazırda beklediği süreyi ifade eder. İcap nöbetinde olan işçi, sadece çağrılma durumunda işyerinde iş görme borcunu ifa eder.
Eylem. [1] çağrı üzerine gitmek, katılmak. [2] bir buyruğa, bir isteğe uygun olarak davranmak.
(ﺍﺟﺎﺑﺖ) i. (Ar. icābet) (Teklif edilen, istenen bir şeyi) Kabul etme, muvâfakat etme, uyma: Biraz evvel Allah'ın dâvetine icâbet etti (Refik H. Karay).
İlgili 40 soru bulundu
Arapça cwb kökünden gelen icāba(t) إجابة “cevap verme, özellikle duaya olumlu cevap verme” sözcüğünden alıntıdır.
Allah'ın dualara icabet etmesi demek; duayı kabul edip kulunun istediğini hemen vermesi demek değildir. Yapılan dualara Allah'ın karşılık vermesi demektir. Her duaya icabet edilir. Çünkü duaya icabet; kulun''Ya Rabbi'' demesine karşılık Allah-ü Teala'nın, “Ey kulum buyur'' diyerek karşılık vermesidir.
Dilimize Arapçadan geçmiş olan icabet kelimesi cevap sözcüğünden türetilmiştir.
In absentia, Latince "gıyabında; o yokken" anlamına gelen terim. Genel olarak hukuk dilinde davalının duruşmalara katılmasa bile gıyabında yargılanmasını ifade eder.
Dilimize Arapçadan geçen teşrif kelimesi, şeref sözcüğünden türetilmiştir. Şeref, haysiyet ve onur anlamına gelirken, teşrif etmek, onore etmek ve şeref vermek demektir. Kelime bir yere gitmek ve gidilen yerdeki konukları mutlu etmek anlamında da kullanılır. Teşrif eden kişilere ise müşerref denir.
Emlakçı eğer o kişiye belirli bir evi gösterip, fiyatını da belirterek teklif ederse, emlakçının bu fiili bir icap olur. Eğer A kişisi emlakçıya gittiğinde, ne istediğini tam olarak beyan etseydi, icapta bulunmuş olurdu.
Son zamanlarda öğretmenlere, suça karışmış veya adli bir olaya karışan çocukların ifadelerinin alınmasında icap görevi verilmektedir. Mesai saatleri dışında, yıllık izinlerde, yaz tatillerinde öğretmenler resen görevlendirilmektedir.
Sözcük öbeği olan bu deyimlerin aksine bir de cümle halindeki deyimler vardır. Cümle halindeki deyimler atasözleriyle benzerdir ancak atasözlerinin aksine öğüt vermezler. Deyimler, atasözleri ve birleşik fiiller, dildeki anlatımı kuvvetlendiren sözlerdir. Bu sözlerden biri de Icap etmek şeklindedir.
Esef sözcüğü TDK'ya göre, üzüntü ve kaygı anlamındadır.
i. (Fars. firişte “melek”ten) argo. Bir işi en iyi bilen, en iyi yapan kimse, üstat: “Kendini bu işin feriştahı sayıyor.”
Hicap (Arapça: حِجَاب telaffuz: [ħɪˈdʒaːb]) veya modern kullanımda tesettür, Müslüman kadınların farklı biçimlerde olabilen giyim ve örtünme davranışlarını, başörtüsü ise saçları örten ve genellikle baş ve boynu saran, ancak yüzü görünür hâlde bırakan bir giyim şeklini ifade eder.
Bir rahatsızlık hissi ve sinirlilik veya endişelenme, olabilecek veya gerçekleşmesi halinde geleceğe karşı tedirginlik, tasalanma ve üzülme anlamları ile ifade edilir.
Kelime anlamı itibariyle nezdinde 'yanında, huzurunda ve gözetiminde' anlamları taşımaktadır. Bu üç anlam kapsamında farklı cümlelerde gündelik yaşamda rahatlıkla kullanılabilir. Bir kişi ya da bir eşya ve benzeri unsurun yanında, huzurunda ve gözetiminde olarak dile getirilmektedir.
Uzun yıllardan bu yana kullanılan Serzeniş kelimesi dilimize Farsçadan geçmiştir. Farsçada ''ser'' kafa ve baş anlamına gelirken ''Zeniş'' sözcüğü de vurmak ve kakmak demektir.
İştirak kelimesinin ilk anlamı ortak olmak ve katılmaktır. Örneğin '' O şirkete iştirak etti'' cümlesinde kelime ortak olmak anlamında kullanılmıştır. ''Plana iştirak etmek'' ise uyum sağlamak, itiraz etmemek ve katılmak anlamına gelir.
“İcâbet Saati” olarak anılan bu saatin hangi zaman dilimi olduğu hakkında birçok şey görüş vardır; bunlardan bazıları şöyledir: 1- Cuma sabahı fecrin doğuşu ile güneşin doğuşu arası, 2- Cuma günü zeval vaktinin başlangıcından (Cuma) namazın(ın) başlangıcına kadar geçen zaman, 3- Müezzinin ezân okuduğu zaman.
Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Biriniz bir düğün yemeğine davet edilirse, böyle bir davete icabet etsin. " (Müslim, Nikâh, 97-98; Ebû Davud, Savm, 74; İbn Mâce, Nikâh, 25). "Her kim davete icabet eylemez ise, gerçekten o, Allah'a ve Rasûlüne isyan etmiş olur. Oruçlu olsa bile, icabet eder ve duada bulunur.
Allah kuluna üç şekilde cevap verir; * 'Evet' der, istediğini verir.. 'Hayır' der, daha iyisini verir.. 'Bekle' der ve en iyisini verir..
eûzü besmele ile başlardı. O, ruhen ve bedenen duaya hazır hale gelmek için. mümkünse abdest alıp, Allah'a hamd ve peygamberine.
Ayette de ifade edildiği gibi, Allah her duaya mutlaka cevap veriyor. Ancak her duayı kabul etmek Allah'ın sonsuz hikmetine bağlıdır; ya aynısını verir ya daha güzelini verir ya da o kulun hakkında hayırlı olmadığını bildiği için vermez.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri