Müslüman Kardeşler Cemiyeti ya da İhvânü'l-Müslimîn, Arap dünyasının en eski, en etkili ve en büyük İslami hareketi olmakla birlikte birçok Arap ülkesindeki en geniş siyasi muhalif örgütüdür.
'İhvan', Arapçada kardeşler demek olup 'Müslimin' de Müslüman kelimesinin çoğul formudur. Yani İhvan-ı Müslimin denildiğinde Müslüman Kardeşler anlamına gelmektedir.
Arapçada ah kardeş, ihvan ise kardeşler ve arkadaşlar demektir. Özellikle tasavvufta önemli bir yer tutan ihvan kavramı, gazel ve kaside türündeki şiirlerde de sıklıkla geçer.
Arapça'da kısaca İhvan kelimesi kullanılmaktadır. Türkçe'de İhvan kavramı Müslüman Kardeşler Cemaati mensupları için kullanılırken, Müslüman Kardeşler kelimesi daha çok cemaatin kendisi için kullanılmaktadır.
İhvân, nefsin, bedenden önce var olduğunu ve bedenden sonra da varlığına devam edeceğini iddia etmektedir. Onlara göre ev sakininin varlıkta evden önce olması ve ev yıkıldıktan sonra bile oturanın baki kalması, nefsin bedenden önce var olduğunu ve bedenden sonra da varlığını devam ettireceğinin aklî/burhânî kanıtıdır.
İlgili 29 soru bulundu
İhvancılık ise İslâmın hayatın her alanını düzenleyebileceğini tahayyül eder. Bu iki İslâm yorumunun pratikte nasıl uzlaşmaz olduğuna dair örnekler vermek mümkün. Ancak en çarpıcı örnek 1990 yılının Ağustos ayında Irak'ın Kuveyt'i işgalinin ardından yaşandı.
Aslında İhvan, başından itibaren militan Sünni bir örgüt olup; kurucu önderi Hasan El Benna'dır. O, bir grup arkadaşıyla, örgütü 1928'de kurmuştur.
İhvân-ı Safâ'nın felsefesi, en yüksek amaç olduğu vurgulanan Allah'ın ahlâkı ile ahlâklanmayı kendine temel prensip olarak almış, peygamberlik ve vahiy esasına dayanan bir felsefedir. Onların felsefe anlayışı ile Sokratik anlamdaki insan ruhunun arınması arasında yakın bir ilişkinin varlığı gözlenir.
İhvân-ı Safâ, bu risalelerde dini metinlerin yorumlanmasında farklı bir anlayış sergilemiştir. İhvân'ın nübüvvet, melek, şeytan, ahiret, cennet, cehennem vb. tasavvurları, İslam düşünce geleneğinde bilinenden oldukça farklıdır. İhvân-ı Safâ'ya göre, Peygamberler, Allah'ın kendisiyle mahlûkatı arasındaki elçilerdir.
Muhibban, bir kişiyi çok seven ya da bir fikri destekleyenler anlamına gelir. Kelimenin kökü Arapçada sevmek ve aşık olmak anlamına gelen ihbab'tır. Kelimenin sözlük anlamı ise sevgililer ve dostlardır.
İhvân-ı Safâ, IV/X. yüzyılda Basra'da ortaya çıkmış dinî-siyâsî bir harekettir.
Uzun ismi “Safa Kardeşler, Vefalı Dostlar, Adalet Ehli ve Hamd Çocukları” manasına gelen “Ihvânu's-Safâ ve Hullânu'l-vefa, Ehl-i Adl ve Elanau'l-hamd” kardeşliğinin her bir üyesi kardeşine yardım etmekle yükümlüdür ve kendisi için istediği şeyi kardeşi için de istemedikçe inanç olarak yükseleceğine inanmaz.
Tahrif (Arapça: تحريف "değiştirme, bozma"), Müslümanlar tarafından kullanılan Arapça bir sözcüktür ve Yahudiler ile Hristiyanların, kendi kutsal yazılarını değişiklikleri iddiasına atıfta bulunur.
Palaz, süzülen ve uçan hayvanların yaşamlarının, yumurtlama ya da doğum ile uçabilmeye başladıkları dönem arasındaki evredir. Genel olarak kuşlar için kullanılan terim, zaman zaman yarasalar için de kullanılmaktadır.
Mizacların uyumu anlamlarına gelmektedir.
IV. (X.) yüzyılda İhvân-ı Safâ tarafından yazılan ansiklopedik eser. Ansiklopedik risâleleriyle tanınan felsefe topluluğu.
Tedavi eder; ama bazen hasta da edebilir. Öldürür de, diriltir de.” Nihayet Türkçeye çevrilen Risâleler beş cilt olarak yayımlanmıştır.
Peygamber'in Medine'de ensar ve muhacirlerden bazılarını birbirleriyle kardeş ilân etmesi. Osmanlı döneminde özellikle Garp ocaklarında askerî zümre mensupları için kullanılan terim.
İbn Sînâ'ya göre metafizik, mevcudu konu edinmektedir ve varlık anlamının farklı belirlenimlerini araştırmaktadır. Bu bağlamda metafi- zik varlık anlamının saf halini, kaynak ve ilkesini, varlık (vucud) bi- reylerinin bu ilkeden nasıl çıktığını, gerçek kıldığı mahiyetlerle hangi kısımlara ayrıldığını incelemektedir.
Hac ve umre sırasında aralarında sa'y yapılan iki tepe. DOSYASINDA YER ALMAKTADIR. Safâ, Mescid-i Harâm'ın kuzeydoğusunda Ebûkubeys dağının eteğinde Merve'den biraz daha yüksek olan tepedir.
Bilinçli bir kitapseverlik ve koleksiyonerliğe karşılık gelen bir ifade olan Muhibbân-ı Kütüp sıfatını hak eden bu isimlerin bazıları, sahip oldukları çoklu dil yeteneği ve uzak coğrafyalara seyahat imkânlarıyla, kitaplara vakfettikleri yaşamlarının zengin birer özeti olan irili ufaklı kütüphaneler kurmuştur.
Âyetteki tavaf kelimesi, bu “iki tepe arasında gidip gelme” anlamında olup hac ve umre ibadetiyle ilgili terminolojide bu fiilden, sözlükte “koşma” anlamına gelen sa'y diye söz edilir.
Sözlükte “çalışmak; yürümek, koşmak” gibi anlamlara gelen sa'y, fıkıh terimi olarak hac ve umre tavaflarından sonra Safâ tepesinden başlayarak dördü gidiş, üçü dönüş olmak üzere Safâ ile Merve tepeleri arasında toplam yedi defa gidip gelmeyi ifade eder.
Yürüme ile koşma arası bir gidiştir. Fıkıh terimi olarak "hervele"; Mekke'de, Kâbe yakınlarında bulunan Safa ve Merve tepeleri arasında sa'y yaparken iki tepe arasındaki vadiye gelindiğinde yeşil ışıkla aydınlatılmış sütunlar arasında süratlice yürüyüp geçmektir. Hanefî mezhebinde erkeklerin hervele yapması sünnettir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri