Sözlükte “bir şeyin kenarlarını bir araya toplamak, ipin iki ucunu birbirine sıkıca düğümlemek; taahhüt altına girmek” anlamlarındaki akdden türeyen in'ikād, bu işlemler sonrasında ortaya çıkan durumu ve sağlamlaşmayı ifade eder.
Bunların ne anlama geldiğini kısaca açıklayalım: İn'ikâd şartları: Bir akdin kurulabilmesi için, rükunlarının taşıması gereken şartlardır. Sıhhat şartları: Bir akdin şer'î hükümlerinin oluşabilmesi için gerekli olan şartlardır. Bu şartlar olmadığı zaman, akid kurulmuş (münakid) olur ancak sahih olmaz.
Akdin in'ikad edebilmesi için tarafların beyan ettiği akid kurma iradelerinin birbirine uygun olması ve beyanın akid meclisinde yapılması gerekir. Tarafların akdi yapma ehliyetlerinin bulunması da yine akdin in'ikad şartı olmakla birlikte bu ehliyetin alt sınırı fakihler arasında tartışmalıdır.
Akdin konusu, akdin hükümlerinin kendisinde ortaya çıkıp gerçekleştiği şey olup, yapılan akdin türüne göre farklı yapı ve mahiyette olabilir.
2) Akid, birbirine uygun iki iradedir. Akid îcab ve kabulün birbirine bağlanmasıdır. Bu ise birbirine uygun olarak açığa çıkmış iki irade demektir. Buna göre bir tasarrufun akid olabilmesi için iki şahıs (taraf) arasında ve bir mahal üzerinde karşılıklı sözleşerek (îcab ve kabul) yapılmış olması gerekir.
İlgili 21 soru bulundu
Akdin kurulmasıyla birlikte derhal işlerlik kazanması anlamında fıkıh terimi. Bir hukukî işlemin işlerlik ya da bağlayıcılık kazanabilmesi için hak sahibinin onay vermesi anlamında terim.
36 Buna göre bey'-i garar, akit konusunun elde edilip edilmeyeceği bilinmeyen ve akit konusunda belirsizlik bulunan satış akdidir.
Sözlükte “bir şeyin kenarlarını bir araya toplamak, ipin iki ucunu birbirine sıkıca düğümlemek; taahhüt altına girmek” anlamlarındaki akdden türeyen in'ikād, bu işlemler sonrasında ortaya çıkan durumu ve sağlamlaşmayı ifade eder.
Vedia verenin taşınır bir malı ücretsiz olarak saklanmak üzere vedia alana tevdi ettiği, tevdi alanın da bu malı istendiği zaman iade borcu altına girdiği akit vedia akdidir (saklama sözleşmesi – depositum).
Nikâhın unsurlarıyla alakalı şartlara denir. Bu şartlardan birinin eksik olması halinde nikâh batıldır. hiç bir sonuç ifade etmez. kadar mevkuf (askıda hükümsüzlük) olarak adlandırılır. Onay olmaması halinde hiçbir sonuç doğurmaz.
Nikâh, İslam hukukunda bir sözleşmedir. İslamiyet'te nikâhsız evlilik yoktur. İslamî nikâhın şahitlerin huzurunda olması, icap ve kabul, erkeğin gayrimüslim olmaması, mehir, sözleşmenin ilanı ve kutlanması gibi şartları var.
Sözlükte “kaldırmak, boş ve tenha olmak” anlamına da gelen şigār kelimesi, Câhiliye döneminde iki erkeğin -kızları ve kız kardeşleri gibi- velâyetleri altında bulunan kadınları karşılıklı olarak mehirsiz alıp vermek suretiyle yaptıkları nikâh akdini ifade ediyordu.
Rükünlerinde veya meydana gelme şartlarında bir eksiklik bulunan evliliğe “bâtıl evlilik” denir.
İslam'da taktid, tüm mahlukat ve cemadat için kullanılan bir terimdir. Allah'ın sonsuz kudretiyle yarattığı canlı ve cansız tüm varlıklar takyid olarak nitelendirilir. Bu kelimenin zıt anlamlısı olan ıtlak ise, hiçbir kayda ve şarta bağlı olmayan demektir. Itlak kelimesi ise sadece Allah'ü Teala için kullanılır.
Nikah yapılırken kadın, (Ne vakit istersem, kendimi senden boşamak üzere...) diyerek, şart ederse, erkek de, nikah yapılırken, bu şartı kabul ettim derse, böyle şartlı nikah sahih olur ve kadın da boşanmak hakkına sahip olur.
Amaç kocanın boşama yetkisini karısına devretmesi anlamına gelen tefvîz-i talâkın gerçek hukuki hayattaki görünümlerini tasvir etmek ve bazı aile hukuku sorunlarının giderilmesinde mezhep içi bir yol olarak icra ettiği fonksiyonu göstermektir.
in iure cessio, bir dava şeklinde ortaya çıkan bir hukuki işleme dayanan, mülkiyeti devir biçimidir, in iure cessio, sadece res mancipi mallarda değil, istihkak iddiasına konu olabile cek her türlü malda uygulanabilmekteydi2.
Omnis Culpa Sorumluluğu
Kusur sorumluluğunda genel kural borçlunun tüm kusurlarından sorumlu tutulmasıdır. Roma'da tüm kusurlardan sorumluluk prensibine omnis culpa adı verilmiştir. Omnis culpa sorumluluğunda borçlu kasti ve ihmali olarak verdiği zararlardan sorumludur.
Deyn sözlükte masdar olarak “ödünç almak, ödünç vermek, emir ve itaat altına almak, ceza veya mükâfatla mukabelede bulunmak”, isim olarak “ödünç, satılan malın bedeli (semen) ve hazırda bulunmayan şey” mânalarına gelir. Terim olarak da kişinin zimmetinde sabit olan borçları ifade eder.
Bir ibadetin veya hukukî işlemin, vasıf ve şartlarındaki eksiklik ve bozukluk sebebiyle hükümsüz olması anlamında fıkıh terimi.
Herhangi bir mümine yardımcı olmak üzere Allah tarafından yaratılan olağan üstü durumlar anlamında terim.
Matuh TDK sözlük anlamı şu şekildedir: sıfat,eskimiş Bunamış, bunak.
Hanefiler mütekavvim kavramını ise “şer'an kendisinden yararlanılması mubah olan şey” olarak tanımlarlar. Buna göre Hanefî mezhebine göre hak ve menfaatlerin -maddi bir varlığa sahip olmadıkları için- mal sayılmamaları ve akitlere konu edilememeleri icap etmektedir.
Kiraya vermenin en çok rastlanan türü de bizzat satıcısına kiralamaktır ki bu yolla satılan mal asıl mâlikin kullanımından hiç çıkmamış olur. Bir malın gelirinden faydalanmak için onun bizzat satıcısına kiralanması suretiyle yapılan bu tür satışına bey' bi'l-istiğlâl adı verilmiştir (Mecelle, md. 119).
Tevliye, bir malı kâr veya zarar etmeksizin maliyeti hakkında müşteriyi bilgilendirerek satmaktır. Tevliye akdinde; alıcının, satıcının, akde konu malın mevcut ve belirli olması, faizsiz bankacılık ilke ve standartlarına ve vadeli satışa uygun olması ve tarafların irade beyanının (icap-kabul) bulunması gerekir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri