- İsra suresi 95. ayette, peygamber olan elçiler ile muhatap olan ümmetler arasındaki ilişkinin zorunluluğuna vurgu yapılmaktadır. Yani insanlara insan peygamber, cinlere cin peygamber, meleklere melek peygamber uygundur.
' (Ey Rasûlüm, Mekke'lilere) şöyle de: “- Eğer (insanlar gibi) yeryüzünde, yürüyüp duran Melekler olsaydı, elbette onlara da gökten melek bir peygamber gönderirdik. De ki: “Eğer yeryüzünde yerleşmiş, dolaşan melekler olsaydı, gökten onlara elçi bir melek gönderirdik.”
Sûre, adını ilk âyetin konusu olan “İsrâ” olayından almıştır. “Geceleyin yürütmek” anlamına gelen “İsrâ”, Mîrac yolculuğunda, Hz. Peygamberin bir gece, Mekke'den Kudüs'e götürülmesini ifade eder. Sûrenin diğer bir adı da “Benî İsrâil Sûresi”dir.
İsrâ Suresi 9. Ayetinin Meali (Anlamı):
Hiç şüphesiz bu Kur'an, insanları her hususta en doğru yola, en sağlam ve en isabetli tutuma iletir. Sâlih ameller yapan mü'minlere, kendilerini çok büyük bir mükâfatın beklediğini müjdeler.
Ve bil hakkı enzelnâhu ve bil hakkı nezel(nezele), ve mâ erselnâke illâ mubeşşiren ve nezîrâ(nezîren). Ve biz Kur'ân'ı hak ve gerçek olarak indirdik, o da hak ve gerçek hükümlerle indi ve seni de ancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik.
İlgili 22 soru bulundu
Ayeti Türkçe Okunuşu. Ve bil hakkı enzelnâhu ve bil hakkı nezele, ve mâ erselnâke illâ mübeşşiran ve nezîrâ.
"Allahümme bil hakkı enzeltehü ve bil hakkı nezel..." diye başlayan bir dua var. Bu duayı Kuran okumadan önce okuyan herkese Allah (c.c) harf başına elli bin sevap verileceğini Peygamberimiz (S.A.V.) haber vermiş.
Kuran-ı Kerim'in 17. suresi olan İsra Suresi 11. ayetten oluşmaktadır. Sure ismini ilk ayetinde geçen ve 'Gece yürüyüşü' anlamına gelen 'İsra' kelimesinden almaktadır.
Âyetin, insanı çok aceleci olarak değerlendiren ifadesi, insanın tabiatındaki bir zaafa işaret etmektedir. Gerçekten insanın, özellikle ilk defa karşılaştığı durumlarda neyin iyi neyin kötü, neyin faydalı neyin zararlı olduğu konusunda isabetli hüküm vermesi her zaman mümkün olmayabilir.
Hiçbir mâsum kişi başkasının günahını, sorumluluğunu üzerine almaz, Allah buna izin vermez, ilâhî yasada ilke olarak sorumluluk şahsîdir. Buna göre toplu işlenen suçlarda herkesin sorumluluğu ve cezası kendisinin katkısı oranındadır. Şu halde hiç kimse kendi günahının, suçunun cezasını başkasının çekmesini ummamalıdır.
Yüce Allah'a çok şükretmeli ve hakkında bilgimiz olmadığı şeylerin peşinden gitmemeliyiz. Çünkü emin olmadığımız bir şey için yapmış olduğumuz davranışlardan sorumluyuz.
Peygamber'in Mescid-i Haram'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya bir gece yürüyüşü ile götürülmesi hadisesine “İsrâ”, bu noktadan sonra yaşadığı olaya da “Miraç” denilmektedir.
Terim olarak Hz. Peygamber'in göğe yükselişini ve Allah katına çıkışını ifade eder. Olay, Mescid-i Harâm'dan Mescid-i Aksâ'ya gidiş ve oradan da yükseklere çıkış şeklinde yorumlandığından kaynaklarda daha çok “isrâ ve mi'rac” şeklinde geçerse de Türkçe'de mi'rac kelimesiyle her ikisi de kastedilir.
Yeryüzünde böbürlenerek (gücüne, güzelliğine, servetine, etiket ve rütbene ve çevrene güvenip kibirlenerek) yürüme!.. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir, ne de dağlarla ululuk yarışına girişebilirsin. Yeryüzünde kibirlenerek yürüme; çünkü ne yeri yarabilirsin, ne de boyca dağlara ulaşabilirsin.
Işıldama ve parlama anlamları ile eşdeğer bir isimdir.
Fatır suresi, Kur'an-ı Kerim'in otuz beşinci suresidir. İlk âyetinde “yaratan” anlamına gelen fâtır kelimesi geçtiği için bu adı almıştır; aynı âyette “melekler” mânasına gelen kelimenin yer alması sebebiyle “Melâike sûresi” olarak da bilinmektedir.
Kıskanç ve haset kişilerin şerrinden korunmak için İsrâ suresinin okunması söylenir.
Ona; "Kitabını oku, (dünyada neler yapmış olduğunu hatırla) bu gün hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter, ("bunların hiçbirini inkar edemezsin elbet") diye nida olunur. (Ve ona) Oku kitabını, bugün nefsin sana hesapçı olarak yeter! (deriz). Kitâbını oku, bugün senin nefsin senin üzerine muhasip olmaya kifâyet eder.
Biz, her insanın kuşunu (işlediklerini, yaptıklarını) kendi boynuna doladık, kıyamet gününde onun için açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız. Herkesin amelini kendi boynuna taktık (ondan ayrılamaz). Kıyamet günü onun için bir kitap çıkaracağız ki, ona açılmış olarak kavuşacak.
Peygamberimiz Hz.Muhammed'in (s.a.v.) bir gece Allah (c.c.) tarafından Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya normal bir insanın yapamayacağı kadar hızlı bir şekilde götürülmesi hadisesine İsra denir. Hz. Muhammed (s.a.v), İsra olayı sonrasında Mescid-i Aksa'da namaz kılmıştır.
İsra, Arapçada gece yolculuğuna verilen isimdir. Muhammed'in geceleyin Mescid-i Haram'dan Burak adı verilen binek üzerinde Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya götürülmesini ifade eder. Birlikte İsra ve Miraç olarak anılır.
Miraç hadisesi Kur'an-ı Kerim'de İsra ve Necm suresinde anlatılmaktadır. Miraç gecesinde Allah'ın emriyle Peygamber Efendimiz (sav) Kâbe–i Muazzama'nın Hatîm mevkiinde yatarken, Cebrail gelip mübarek göğüslerini yardı, kalbini zemzem suyu ile yıkadıktan sonra içini iman ve hikmetle doldurup eski hâline koydu.
Kuran okumalarının ardından Sadakallahülazim denilmektedir.
Bu niyetin şekli ve nasıl yapılacağı ile ilgili dini kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur. Fakat "niyet ettim Allah rızası için Kuran'ı hatmetmeye" gibi bir niyetle Kuran hatmine başlanabilir. Niyetten sonra hatim öncesi dua etmeyi de düşünebilirsiniz. Niyet ve duadan sonra Kuran'ı okumaya başlayabilirsiniz.
1. Duaya Eûzü Besmele, Allah'a Hamd ve Peygambere Salât İle Başlanmalı Dua öncesinde Müslüman, rûhen ve bedenen duaya hazır hâle gelmeli, mümkünse abdest alıp kıbleye dönülmelidir. (İbn Mâce, Dua, 13) Her hayırlı işte olduğu gibi duaya da eûzü ve besmele çekerek iki rekat namaz kıldıktan sonra başlanmalıdır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri