Klorür, sofra tuzu veya deniz tuzunda sodyum klorür olarak bulunur. Ayrıca birçok sebzede yüksek miktarda bulunur. Yüksek miktarda klorür içeren yiyecekler arasında deniz yosunu, çavdar, domates, marul, kereviz ve zeytin bulunur. Potasyumla kombine haldeki klorür de birçok gıdada bulunur.
Bu molekülün vücutta önemli görevleri vardır. Aynı zamanda vücutta sodyum, potasyum ve bikarbonat gibi elektrolitler bulunur. Klorür ve bu elektrolitler vücut içindeki sıvı dengesini düzenlemeye yardımcı olur. Ayrıca asit dengesinin sağlanmasında önemli rol oynarlar.
Klor elektrolitinin kanda değerinin düşmesi beraberinde elektrolit dengesizliğini de getirir. Doğuştan gelen kalp ve akciğer hastalıkları için kullanılan sürekli ilaçlar klor değeri düşüklüğünün en önemli nedenleri arasındadır. En belirgin belirtisi ise uzun süreli kusma ve ishal şikâyetleridir.
Havuz kloru solunum yolu rahatsızlıklarına ve astım krizlerine neden olmaktadır. Özellikle erkeklerin havuz kloruna fazla maruz kalmalarıyla hormon bozuklukları görülmektedir. Havuz kloru mide bulantısı ve kusma gibi rahatsızlıkların yaşanmasına neden olur.
Vücudun asit dengesini dengelemeye yarayan elektronit klordur. Klor her ne kadar küçük gibi vücudumuzda bulunmuş olsa da görevinin çok fazla olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Klorun vücutta fazla bulunması durumunda bağırsak ile mide aracılığıyla dışarıya atılmış olur.
İlgili 16 soru bulundu
Klor her vücut sıvısında bulunmasına rağmen yüksek düzeylerine kanda ve vücut hücreleri dışındaki sıvıda rastlanmaktadır. Vücudunuzun, elektrolit veya asit-baz dengesinde bir sorun olup olmadığını belirlemek ve tedaviyi takip için test yapılır.
Uzun süre maruz kalınan klor, kanserojen riski taşır. Klorlu su, göz ile karaciğerde tahrişe sebep olur. Boğazda daralmaya, akciğerde ödem oluşmasına neden olarak solunum güçlüğüne yol açar. Şiddetli baş ağrıları, bulantı ve kusmaya yol açar.
Klor seviyeleri, böbrek fonksiyonu ve vücuttaki elektrolit dengesi hakkında bilgi sağlayabilir. Elektrolit Paneli: Kan elektrolit paneli, kanın elektrolit seviyelerini ölçer. Elektrolitler, vücut sıvılarının ve hücre içi dengesinin korunmasında önemli olan minerallerdir. Klor da bu elektrolitlerden biridir.
Klorlu su her şeyden önce asidik özelliğe sahip bir su olmaktadır. Vücuda gereğinden fazla alınacak klorlu su bakteri ve mikropların dışında asidik özelliklerinden dolayı da midenizde probleme yol açabilecek bir durum olmaktadır. Bu nedenle kesinlikle zorunda kalınmadığı sürece klorlu su içilmemesi gerekir.
Sıvı klorun sudan güneş ışınlarından etkilenerek kaybolma süresi yaklaşık olarak 3-5 saat iken toz klor 7-9 saat arası havuzda etkisini göstermektedir.
Tanımı ve Kullanım Alanları :
Sodyum hipoklorit, genellikle da ağartıcı ve dezenfekte edici olarak da kullanılan, milletçe aralarında çamaşır suyu ya da hipo olarak da malum bir çeşit kimyevi bileşiktir. hipokloritin etkin klor oranı % 15 -16 civarındadır.
Klor asit-baz dengesinin sağlanmasında tampon görevi yapar. Mide asitinin yapısına girerek sindirimde rol oynar.
Klor gazı ile işi olan ender kişiler dışında “KLOR” kelimesinin “Cl2” gazının ismi olduğunu bilen sayısı azdır (tabiatta klor gazı iki Cl atomundan oluşur: “Cl2”.) “KLORÜR” kelimesi ise, su içinde iyon halinde bulunan KLOR maddesine denir: (Cl¯ ) “Klorür İyonu”.
Sodyum eksikliği orta düzeyde ise; baş ağrısı, titreme nöbetleri, kas krampları, reflekslerde yavaşlık ve şiddetli uyku hali hissedilebilir. Hiponatremi ise kandaki sodyum seviyesinin çok düşük olmasıdır. Hiponatremi komaya veya ölüm tehlikesine neden olabilir.
En çok sodyum bulunan besinler; yeşil yapraklı sebzeler, süt, et ve yumurtadır. Bunun yanında, işlenmiş besinlerde daha çok tuz vardır. İçeriğinde sodyum bulunan işlenmiş besinler; cipsler, salamura besinler (zeytin, peynir, turşu), tuzlu bisküviler, krakerler, konserveler, kahve ve ekmektir.
Bağışıklık sistemi ve metabolik faaliyetlerde önemli görev üstlenen çinko, erişkin bireylerde toplam miktarı 2 g olarak tahmin edilmektedir. Bunun %80' den fazlası kemik, kas, saç ve deride bulunmaktadır. Güçlü bir sinir sistemi ve bağışıklık sistemi için vücuda yeteri kadar çinko alımı sağlanmalıdır.
Günümüzde su arıtma yöntemlerinde kloramini, klordan daha fazla görüyoruz. Bunun sebebi kloramin eklenen musluk suyunun klorlu musluk suyunda göre daha tatsız ve kokusuz olmasıdır. Musluk suyuna ne kadar klor veya kloramin ekleneceği suyun miktarına göre değişir.
Ayrıca yapılan araştırmalara göre kaynatma işlemi sudaki minerallerin de ortadan kalkmasına yol açar. Bununla birlikte kaynatma işleminin ardından klor ve ağır metallerin ortadan kalkması mümkün değildir. Bu nedenle kaynatılmış suyun da içilmesi de doğru değildir.
Şebeke suları klorlanmaktadır. Ambalajlı sulara herhangi bir dezenfeksiyon işlemi uygulanmaz. Musluktan akan suyun klorlu olması kesinlikle istediğimiz bir durumdur.
Klorür testi kanda yer alan klor miktarını ölçmek ve yüksekliği ya da düşüklüğü söz konusu olduğunda erken önlem alabilmek için gerekli olan bir tetkiktir. İnsan vücudunda sodyum, potasyum gibi elektrolitler bulunur. Klorda bu elektrolitler arasında bulunmakta ve vücudun asit baz dengesini düzenler.
Sodyum Testinde Ne Test Edilir? Bu test ile kandaki sodyum düzeyi ölçülür. Sodyum, kas ve sinir fonksiyonları dahil normal bedensel süreçler için hayati öneme sahip minerallerden bir tanesidir. Fakat çok fazla sodyum bulunması kan basıncı olasılığını arttırır.
Toplam Klor: Havuz suyunda serbest veya bağlı halde bulunan klorların toplamına toplam klor denir. Toplam klor miktarı ölçümü, DPD1 ile yapılan Serbest Klor ölçümünden sonra klor ölçüm gözündeki aynı suyun içine DPD3 hapı atılarak yapılır.
Sodyum klorür, yaygın olarak 'tuz' ismiyle bilinen (deniz tuzu, aynı zamanda diğer kimyasal tuzları da içerir) kimyasal formülü NaCl; 1/1 oranında sodyum ve klorür iyonları olan iyonik bileşik.
Musluk suyunda bulunan tarım ve böcek ilaçları insan vücudu için ciddi tehlike oluşturmaktadır. Özellikle de böbrek hastalığı olan kişiler için klorlu musluk suyu uygun bir seçenek değildir. Bu yüzden mecbur kalınmadığı müddetçe klorlu şebeke suyu kullanılmamalıdır.
Bazı çalışmalar, klorlu suyun aşırı tüketiminin veya uzun süreli maruziyetinin, bağırsak florasındaki yararlı bakterilerin öldürülmesine neden olabileceğini göstermiştir. Bu, sindirim sistemi rahatsızlıklarına neden olabilir ve bağırsaklardaki enfeksiyon riskini artırabilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri