Nefes verirken akciğerlerden gelen hava gırtlağımızda yer alan ses tellerine titreştirerek ham sesi oluşturur. Ses telleri saniyede; erkeklerde 100-150, kadınlarda 200-250, bebeklerde 400 kere titreşir. Bu ham ses boğaz, burun ve ağız boşluklarında şekillenerek her insana özgü olan ses tonunu oluşturur.
– Konuşma, iletişim ya da anlam iletmenin sözel bir biçimidir. – Konuşma, spesifik motor hareketlerin sonunda gerçekleşir ve , nöro-motor bir koordinasyon gerektirir. – Yüz yüze iletişimde konuşmanın yanı sıra sözel olmayan bazı bileşenler de anlam için kullanılır. – Konuşmanın en küçük birimi fonemdir.
Konuşma için gerekli olan havayı akciğer sağlar. Akciğerden gelen hava gırtlakta bulunan ses tellerine çarpar, ses telleri titrer, ses tonlanır ve geniz, burun, ağız boşluğu, damak, dişler ve diş etlerinde biçimlenerek konuşmayı sağlayan sesleri oluşturur.
Titreşen cisimlerin başlatmış olduğu titreşim dizisine ses denmektedir. Ses oluşabilmesi için mutlaka titreşim hareketi olmalıdır. Titreşim oluşturan sesin kaynakları mevcut havayı titreştirir ve titreşen hava dağılarak kulağımıza ulaşır ve etki oluşturur. Bu oluşan etki sonucu ses işitilmiş olur.
Ses, canlıların işitme organları tarafından algılanabilen periyodik basınç değişimleridir. Fiziksel boyutta ses, katı, sıvı veya gaz ortamlarda oluşan basit bir mekanik düzensizliktir. Bir maddedeki moleküllerin titreşmesi sonucunda oluşur.
İlgili 20 soru bulundu
Ses kaynağı: Genelde duyduğumuz tüm sesler bir kaynaktan çıkar. Ses çıkarmış olan bu kaynaklara ise ses kaynağı denir. Mesela bir uçağın sesini duyarsak o ses uçaktan çıkmış anlamına gelir. Ayrıca kaynaktan çıkan tüm sesler her yönüyle doğrusal şekilde yayılır.
Çevredeki seslerin ilk oluştukları yerlere ses kaynakları denmektedir. Buna bağlı olarak da her sesin bir kaynağı olduğu söylenebilir.
Ses kaynakları enerjiler yardımı ile titreşim oluşturarak sesi yaymaktadırlar. Titreşen cisimlerin belli bir esnekliği vardır. Esnek cisimlerin ses dalgaları meydana getirme özelliği bulunur. Bunun yanında oluşan ses dalgalarının iletilmesini de sağlar.
Bir maddede bulunan moleküllerin titreşmesi neticesinde oluşur. Peki, ses nasıl oluşur? Ses, akciğerden gelen havanın, ses organında şekillendirilmesiyle oluşan, hassas aletler ile ya da kulakla algılanan titreşim şeklinde tanımlanabilir. Ses; titreşen nesnenin başlatmış olduğu titreşimler dizisine denir.
Sesin oluştuğu yere ses kaynağı denir. Ses, kaynağından çıktıktan sonra havadaki taneciklerin titremesine sebep olur. Bu tanecikler birbirine çarparak dalga meydana getirir ve bu şekilde ilerler.
Konuşmanın ağız ve dil kaslarının kullanılması gibi hareket içeren (motor) kısmı frontal lobda Broca'nın motor konuşma alanından kontrol edilir. Sol beynin temporal lobundaki Wernicke alanı ise anlama fonksiyonu için özelleşmiş bir yerdir.
Beynin mantıksal yönünü temsil eder. Çözümsel düşünme ve sözlü tepkilerin kontrol edilmesi yine, beynin bu yarısında gerçekleşmektedir. Konuşma dilinde, okumada ve yazmada uzmanlaşmıştır.
Beynin iki yarım küresi arasındaki ilişki sinirsel bir bağla birbirini etkilemekte ve iki taraf da birbirinin öğrenmesine katkıda bulunmaktadır. Kurulan sinaptik bağlar ne kadar fazla ise öğrenmenin de o kadar çok sağlandığı da ifade edilmektedir. Böylece öğrenme gerçekleşir.
1- Dinlemek. 2- Empati kurmak. 3- Adabına göre kısa ve öz konuşmak. 4- Beden diline dikkat etmek.
Erkeklerde; tenor, bariton, bas. Kadınlarda; soprano, mezzo-soprano ve altodur. Opera literatürü ise daha fazla ses türü ayrımı gerektirmektedir. Örneğin, bas, bas buffo, bas bariton, dramatik bariton, lirik bariton, lirik tenor dramatik tenor, tenor buffo gibi.
İnsan beyni belirli işlevlere sahip birkaç bölümden oluşur ve konuşmamızı sağlayan bölüme de Broca Alanı deniyor. Araştırmalarda yüksek sesle konuşurken aktif olan bu alan içimizden konuştuğumuz zaman da aktif oluyor hatta yüksek sesle konuşurken kullandığımız gırtlağımız da içimizden konuştuğumuzda aktif oluyor.
Geleneksel açıklamalara göre içimizdeki ses, vicdanımızın sesidir. Hatta bazen filmlerde insanın iç sesi ile girdiği diyaloglar, melekler ve şeytanlarla tasvir edilir. Kuşkusuz bu yorumların da gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Psikolojide içimizden yükselen bu sese “iç ses” ya da “iç monolog” denir.
İşitmenin olabilmesi için kulak kepçesi tarafından toplanan ses dalgalarının kulak yolunu geçerek, kulak zarını titreştirmesi gerekir. Kulak zarında oluşan titreşimler orta kulakdan sırayla çekiç, örs ve üzengi kemiklerinden yükseltilerek oval pencereye aktarılır.
Solunum sırasında trakea (soluk borusu) yoluyla akciğerlerden gırtlağa doğru hava akışı olur, bu hava ses tellerini titreştirir ve ses üretilir. Bu ses üretimine fonasyon denir.
Hava yardımıyla dış kulaktan gelen sesi titreşimsel olarak iç kulağa iletir. Konuştuğumuzda hem kendi sesimizi hem de havada oluşan yansımasını duyarız. Ses tellerinden çıkan titreşimler üç küçük kemikçiği yok sayarak direkt iç kulağa ulaşır. Sesimizi normalden daha düşük tonla duymamız da bundan dolayıdır.
İnsanlar tüm sesleri duyamaz. Dahası, ses frekans aralığındaki büyük bir bölümü işitemezler. Görebildiğimiz dalga boyu aralığının, ışık tayfının çok dar bir kısmına karşılık gelmesi gibi, duymamızın mümkün oluğu dalga boyu aralığı da kısıtlıdır.
1) DOĞAL SES KAYNAKLARI: Doğa olaylarının ve canlıların sebep olduğu, kendiliğinden ses çıkarabilen kaynaklardır. Örnek: İnsan sesleri, kuş sesleri, yıldırım sesi, kıyıdaki dalga sesi.
Boş uzayda sesler duyulamaz. Çünkü ses dalgalarının içerisinde yol alabileceği bir ortam yoktur. Ses bir mekanik dalgadır ve yayılmak için bir ortamın varlığına ihtiyaç duyar.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri