Merfu kelimesi yükseltilmiş veya yüksek bir yere konulmuş anlamına gelmektedir. Merfu kelimesi terfi edilmek anlamında da kullanılmaktadır. Arapça kökenli kelime olan merfu kelimesi aynı zamanda Arapça kelimelerin ref edilmiş hali olarak da merfu kelimesi kullanılmaktadır.
Hz. Peygamber'e nisbet edilen söz ve haber anlamında hadis terimi. Merfû' kelimesi sözlükte “yukarı kaldırmak, yükseltmek” anlamına gelen ref' masdarından ism-i mef'ûldür.
Merfu hadisler bizzat Hz. Muhammed tarafından söylendiğine emin olunan sözlerdir. Örneğin veda hutbesini binlerce kişi dinlediği için, peygamber efendimizin bu hutbede söylediği her söz, merfu hadis olarak değerlendirilir.
Herhangi bir nesnenin yüksek bir pozisyona koyulması, merfu olarak nitelendirilebiliyordu. Bir diğer anlamı ise terfi ettirilmiş olarak karşımıza çıkıyordu. Terfi etmek, günümüzde olduğu gibi geçmişte de insanların ulaşmak istediği konumlar arasında bulunuyordu.
Zira bir hadisin merfû oluşu, isnadının kesintisiz olarak Hz. Peygambere ulaşması yönünden değil, metnin ona izafe edilmesi bakımındandır. Bir haberin Hz. Peygambere nisbet edilmesi ya açıkça ya da hükmen olur.
İlgili 19 soru bulundu
Hâkim en-Nîsâbûrî ile İbn Hacer el-Askalânî'nin tanımına göre, sahih hadisin şartlarından biri olan muttasıl sened yanında sıhhat için aranan diğer şartlar da varsa müsned hadisle amel etmek vâcip olur.
mevkûf hadis: Bir sahabiye ait olduğu söylenen habere denir. Maktu hadis: Bir tabiye ait olduğu söylenen habere denir. Merfu' hadis: Hz. Peygamber'e ait olduğu vurgulanan haberdir.
Buna göre çoğu zaman bilinebilecek bir şeye dair rivayetler merfû, aksi halde ise mevkuf sayılır. Diğer din mensuplarından bilgi nakletmeyen bir sahâbînin geçmiş ve gelecek zamanla veya yapılması özel bir sevap yahut ceza gerektiren işlerle ilgili açıklamaları hükmen merfû kabul edilir.
Ref alametini açıkça göremediğimiz için, “yer itibariyle merfu” anlamında “mahallen merfu” ifadesini kullanırız.
Nasbolunmuş, konmuş dikilmiş, nesne.
Ref, nasb ve cezm de fiillere aittir. Fiillerde de cer hali yoktur. Ref durumunda olan kelimeye “merfu” denir.
Buna göre hadis usûlünde, Hz. Peygamber'den gelen rivayetler için merfû, sahâbeden gelenler için mevkuf, tâbiûn ve sonraki tabakalardan gelenler için maktû hadis tabiri kullanılmıştır.
Sahih ve hasen hadisin şartlarından birini ya da birkaçını taşımayan rivayetler için kullanılan hadis terimi. Sahih veya hasen hadisler için gerekli özelliklerden en az birini taşımayan, dolayısıyla hasen mertebesine ulaşamayan rivayetlere zayıf (zaîf) denir.
En az iki ismin yan yana gelerek oluşturduğu tamlamaya isim tamlaması denir. Arapçada tamlamanın ögelerinden tamlanana muzâf (فاضُم), tamlayana muzâfu'n-ileyh ( هيلإ فاضُم) adı verilir. Türkçedekinin tersine Arapçada önce tamlanan, sonra tamlayan kullanılır.
1. Çekilmiş, sürüklenmiş. 2. dilb. Arapça gramere göre son harfinin harekesi esre olup “ı, i” şeklinde okunan (kelime); “Harf-i cerle mecrur.” “İzâfetle mecrur.”
Merfu Munfasıl Zamir: Zamirlerin sonları cümlede bulundukları yerlere göre değişkenlik göstermemektedir. Bunlar mebni kelime olarak isimlendirilmektedir. Mebni kelime; cümledeki yeri neresi olursa olsun, fail ya da mef'ul, mezafun ileyh fark etmeksizin her zaman tek hal olarak olan kelimelere verilen isimdir.
ARAPÇADA İSİMLER (Merfû, mansûb, mecrûr) القواعد : الأسماءُ) المرفوع و المنصوب والمجرور ) Herhangi bir varlığı ya da kavramı gösteren sözcüklere isim diyoruz. Arapçada isimleri kimi zaman bir cümlenin öznesi, kimi zaman nesnesi olarak, kimi zaman da bir tamlama içinde görürüz.
Mübteda, cümlenin öznesidir. Haber ise cümlenin yüklemidir ve mübtedadan sonra gelir. Haber, mübteda hakkında bilgi verir. İsim cümlesinin öznesidir.
İsmin cümle içindeki konumuna göre (örneğin ismin cümlede fail olması) kelimenin merfu (son harekesinin ötre) olması durumunda tekil ismin sonuna انِ eklenir. Tesniye ismin mecrur (esre) ya da mansub (üstün) olduğu durumlarda kelimenin sonuna يْنِ eklenir.
Sahâbenin sözü ve fiili anlamında hadis terimi. Sözlükte “vakfetmek; dikilmek, durmak; durdurmak” gibi anlamlara gelen vakf kökünden türemiş bir ism-i mef'ûl olan mevkūf “durmuş; durdurulmuş” demektir.
Yetki eksikliği veya üçüncü şahısların haklarının bulunması sebebiyle hükümlerini meydana getirmesi askıya alınmış akid. En yaygın hukukî işlemi ve borç kaynağını ifade eden bir hukuk terimi. Yetkisi olmadan başkası adına hukukî işlemde bulunan kimse anlamında fıkıh terimi.
Sözlükte “vakfetmek; dikilmek, durmak; durdurmak” gibi anlamlara gelen vakf kökünden türemiş bir ism-i mef'ûl olan mevkūf “durmuş; durdurulmuş” demektir.
Hadis-i âhad: Bu şekilde İslâm Peygamberi'nden rivayet edilen hadise denir. Hadis-i kudsi: Manası Allahü teâlâ tarafından bildirilip de, sözlerini Muhammed'in kendi kelimeleriyle aktardığı hadis. Hasen: Güzel anlamında, sıhhat şartlarını taşımayan, ancak güzel bulunan "kusurlu" hadisler.
Sahabeye isnad edilen söz ve fiillere, mevkuf hadis denir. Örneğin Hz. Ömer'in “تَفَقَّهُوا قَبْلَ أنْ تُسَوَّدُوا” yani “Yaşlanmadan önce gerekli bilgileri öğreniniz” sözü, kavlî mevkuf hadistir. Yine tabiûnun önde gelen isimlerinden ve Abdullah b.
Sözlükte “temiz olmak, bir şeyi mukaddes kılmak, tenzih etmek” anlamlarına gelen kuds kökünden ism-i mensub olan kudsî kelimesi “her türlü noksanlıktan uzak yüce bir varlığa ait olan şey” demektir. Kudsî hadis (hadîs-i kudsî, el-hadîsü'l-kudsî) “ilâhî hadis, rabbânî hadis” diye de adlandırılır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri