Gerçek Mevlevi, gerçekten Alevi'dir.
Mevlevilik insan odaklı olup hoşgörüye, güzele ve ihlasa yöneliktir, pes etmek yoktur, pişman olmak ve affetmek vardır. 1915 Ermeni Kırımı sırasında Mevlevi Tarikatı üyeleri, barınak sağlayarak ve Teşkîlât-ı Mahsûsa'dan saklayarak Konya'daki Ermeni sivillerini (zimmilerini) kurtardılar.
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'ye (ö. 672/1273) nisbet edilen tarikat. Mevleviyye tarikatının kurucusu, mutasavvıf, âlim ve şair.
Mevlana bir Hanefi'dir. İtikatta ise Maturidiliği kendine ilham kaynağı olarak alıyordu. Yani Mevlana'nın mezhebi amelde Hanefi, itikadda ise Maturidi idi.
Semah, Alevi ve Bektaşiler tarafından inançları gereği cemlerde icra edilen semah, hizmet sahipleri olan zakirlerin çaldığı saz eşliğinde söylenen sözler ve müziğin ritmine uyarak yapılan mistik ve estetik hareketler ile Tanrı'ya ulaşma yoludur.
İlgili 17 soru bulundu
Günümüzde, Anadolu'da Alevî tanımlaması, Türk-Türkmen Alevîlerin yanında, Bektaşîler, Kürt Alevîler, Otman Babalılar, Nusayrîler gibi birçok grubu da kapsamaktadır.
Ama bunun sorumlusu Mevlâna'nın düşünceleri asla değildi. Mevlâna, düşünce, inanç itibariyle kesinlikle Alevidir. Mevlevilik özünden saptırılmış, iktidarlara hizmet eder hâle gelmiştir, o ayrı konu. Ama Mevlâna kesinlikle Ehlibeyt taraftarıdır.
Mevlâna Hazretleri, akşamın başlangıcından itibaren kıyama durup, sabahın başlangıcına kadar iki rekât namaza dalar kalırdı. Aynı şekilde bütün gün ve gece rükû ve secdede kaldığı da görülmüştür.
Muhammed Celâleddîn-i Rumi kısaca bilinen adıyla Mevlânâ ( 30 Eylül 1207 – 17 Aralık 1273), 13. yüzyılda yaşamış Fars, Sünni Müslüman şair, fâkih, âlim, ilahiyatçı ve Sufi mutasavvıf.Kendisinin etkisi yalnızca bir ulusla veya etnik kimlikle sınırlı kalmayarak pek çok farklı millete ulaştı; manevi mirası İranlılar, ...
Şeyh: Mevlevi hanenin başına şeyh denirdi. Şeyh, dedeler arasından seçilirdi; yalnız şeyhliği Çelebinin tasdik etmesi gerekirdi. Dede: 1001 günlük çileyi tamamlayan dervişe denir.
Soluğu Konya'daki Konyevi tarikatında alıyor. Konyeviler, Adıyaman Menzil Tarikatı'nın alt kolu.
Zikir, bir şeyi anmak, hatırlamak, yad etmek demektir. Istılahta ise, Hakk'ın kainattaki bin bir tecellisini görüp O'nu tesbih ve takdis etmektir. Yani Hakkı asarını, ayatını ve hilkati tetkik ile düşünmekten ibarettir.
Fakat bundan daha önemlisi, Mevlevi tarikatı- nın mensupları ehl-i sünnet dairesi içerisinde yer alan diğer tarikatlar- dan daha fazla merkezi iktidara yakın olmuşlar ve bunun sonucunda da devletin imkânlarından faydalanmışlardır2.
Müesseselerinin kapatılmasıyla müeyyidelerinin de yok olup gittiği Mevlevilik yolu; özellikle de batıda hızla gelişen ve İslamsız bir tasavvuf diye de adlandırabileceğimiz bir akım olarak lanse edilmektedir günümüzde.
Dinî mûsikîmizin en önemli kaynağı olan mevlevilik tarikatinden kısaca söz etmek konuya açıklık getirecektir: Mevlânâ Celâleddin {1207-1274) Orta Asya'nın Belh şehrinde doğdu. Genç yaşında çağının ilim dallarında üstün bilgiler elde etti.
Oysa Mevlana‟nın eserleri ve özellikle Mesnevisi dikkatli bir şekilde incelendiği zaman onun aşırı bir şiî olduğu şöyle dursun, Şiîlikle uzaktan yakından bir alakasının olmadığı görülecektir.
Şems İlahi Şemse yani güneşe ayna olmaktadır. Hz Mevlana aynaya aşık olurken aslında ondan yansıyan ışığa, nura aşık olduğunu anlayarak tekamül etmiştir.
Cömertlik ve yardım etme konusunda akarsu gibi ol Şefkat ve merhamette güneş gibi ol Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol Hoşgörülülükte deniz gibi ol Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
İslam'ın kalbî/bâtıni yönünü ikame etmeye çalışan sûfîler nezdinde de namaz bu konumunu kaybetmemiştir. Gerek zühd ve tasavvuf dönemlerinde, gerekse tarîkatlar döneminde namaz daima Cenâb-ı Hakk'a vuslat vesilesi olarak kabul edilmiştir.
Ali hissetmemişti bile. İşte öyle bir hal ile namaz kılıyordu. İmam Cafer-i Sadık, kendisinden nasihat isteyen bir kişiye şöyle buyurdu: 'Eğer Ramazan ve Ramazan dışında gece ve gündüzde bin rekât namaz kılabilir isen, bunu yap. Hiç şüphesiz, Ali (a.s) bir gece ve gündüzde bin rekât namaz kılardı!
Mevlana Celaleddin Rumi' nin Türbesinin girişinde, Onun şu beyiti yazar ; Lâ TAHZEN / ÜZÜLME...
Ahmed Yesevî ya da Ata Yesevî (Kazakistan Türkçesi: Қожа Ахмед Яссауи; Özbekistan Türkçesi: Xoja Ahmad Yassaviy; 1093, Sayram - 1166, Türkistan (Yesi), kendisi gibi Türk asıllı olan Arslan Baba'nın talebesidir Alevi erenlerinden olan ve "Pîr-i Türkistan" lakabıyla bilinen bir mutasavvıf ve şairdir.
Ali kültü etrafında şekillendiğine inanma hali var. Bu inanca göre Ali, Aleviliğin temel kurucu mürşidi ve piri oluyor. Alevi dedeleri de Hacı Bektaş Veli'nin soy şeceresi üzerinden kendilerini Ali soyuna bağlamakta sakınca görmüyor. Nitekim Anadolu dışında Aleviliğin Ali soyu olarak görüldüğü bir gerçektir.
Ali soyundan gelenler mânasında, ayrıca siyasî, tasavvufî ve itikadî anlamda kullanılagelmiştir. Hz. Ali soyundan, oğulları Hasan, Hüseyin, Muhammed b. Hanefiyye, Ömer ve Abbas vasıtasıyla gelenlere Alevî denilmiştir (Makrîzî, I, 8).
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri