Osmanlı saraylarında padişahların sofralarına büyük özen gösterilirdi. Yemeklerini, altın sırmalı örtülerin üzerine konan altın tabaklarda yiyen padişahlar; çatal, bıçak ve zehirlenme riskine karşı sofrada tuz kullanmazlardı.
İmparatorluğunun ilk yıllarında Çandarlı Halil Paşa ve benzeri bürokratların devlet üzerindeki tesirini gören Fatih, tüm otoriteyi İmparatorda toplama niyetindeydi. Bu sebeple hükümdarlar yemeğini tek başına yer, sadrazam ve vezirler kolay kolay İmparatora ulaşamayacakları görüşünü benimserdi.
Ona göre de padişahın damak tadına göre yemek yaptırırdı. Padişah sofrasında, içine ilaç ya da zehir karıştırılabileceği için tuz bulunmazdı; meze türü soğuk giriş yemekleri de yoktu. Sultan en has ekmeği yerdi. Ekmeğe çok önem verilirdi.
Osmanlı'da da sadece iki öğün varmış: biri sabah 10-11 arası, diğeri gün batımından önce saat 5 gibi. Kahvaltı, yani kahve-altı günün ilk kahvesinden önce atıştırılan bir kaç ufak lokmadan ibaretmiş.
Saray mutfaklarında ağırlıklı olarak bulgur, pirinç, bal-pekmez, esmer ekmek ve beyaz mayalı ekmek çeşitleri tüketilirdi. Osmanlı sofralarında su bolca tüketilirdi. Bunun yanı sıra şerbet ve hoşaf da eksik edilmezdi. Sığır etinin aksine hazmı kolay ve yumuşak olması bakımından koyun ve kuzu eti tercih edilirdi.
İlgili 20 soru bulundu
Her sabah sultan kızlarına ekmek, tereyağı, simit, pide, peynir ve kaymağın özel kilitli küçük bakır kaplarda verilmesi adettendi. Vezir konaklarında ise namazdan sonra kilerci kalfa tarafından kahvaltılar hazırlanır, sonra ise kahveler ikram edilirdi. Bu yemek haremde veya selamlıkta yenirdi.
Sünni İslam, Osmanlı İmparatorluğu'nun resmî diniydi. Memlûk Devleti'nin 1517'de uğradığı yenilginin ardından Sultan I. Selim, İslam'ın en yüksek mevkisi olan Hilafet makamını üstlenerek Osmanlı Halifeliği'ni kurdu.
sebebi evlenecekleri kızın ailesinin yönetimde ağırlığının olmasını engellemek, bir nevi aristokrasiye daha doğmadan taş koymaktır. bir çok sadrazam ailesinin alaşağı edilmesindeki, devşirme sistemindeki asıl mantık budur.
Tek başına yemek yemek, hükümdarın zirvedeki tekil konumunu simgeliyordu. Zaman zaman çatıştığı ve ters düştüğü vezirleriyle yemek yiyen Sultan'ın zehirlenme ihtimaline karşı yalnız yemek yemesi uygun görüldüğü de diğer önemli sebepler arasında.
Selçuklu Anadolu'sunda sabah, akşam; iki öğün yemek yenirdi. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v)“Sabah yemeğini(kahvaltısını) terk etmek hastalık, akşam yemeğini yememek de insana ihtiyarlık verir.” hadis-i şerifinin tatbikiydi bu. İlk öğün, kuşluk vaktiyle başlardı.
Sarayın ilk alafranga tuvaleti Kayzer'in şerefine yapılmıştı
Osmanlı saraylarındaki bütün helâlar, evlerde olduğu gibi alaturka idi, sarayda bile alafranga tuvalet yoktu ve saraylarımız Avrupaî tuvaletler ile 1889'da, Alman İmparatoru Wilhelm'in sayesinde tanıştılar...
Bıldırcın dolması Bıldırcın dolması, Hürrem Sultan'ın en sevdiği yemek. Bu av yemeğini yapmak için kuru üzüm, pirinç, soğan ve bademden iç harç hazırlamak; harcı bıldırcının içine doldurmak gerekiyor. Sonrasında bıldırcın tencere veya fırında pişiriliyor.
padişah ın yemeklerinin lezzetinden , kalitesinden ve güvenirliğinden sorumlu kişi.yemeği ilk tadan kişidir.zehirli ise ilk ölen bu şahıs olur.eğer kendi koyduysa zehri tadmayı reddederk ele veriri kendini.
Hz. Muhammed sabah ve akşam yemek yerdi. Ancak öğle yemeği yediğine dair hiçbir rivayet yoktur. Ayrıca birçok kaynak öğleyin yemek yemenin Hz.
Kavun, karpuz, taze hurma, et
Peygamber kavunla ve karpuzla taze hurmayı beraber yerdi. Eti sever ve "Ehli dünya ve ehli Cennetin yemeğinin efendisi ettir" derdi.
Bir Osmanlı yemeği olan ve Fatih Sultan Mehmet'in sevdiği lezzetli yemeklerden biri olan mutancana, yüzyıllar içerisinde günümüze ulaşan kadim bir lezzet. Yumuşaklığı ve lezzeti ile bilinen kuzu eti ile hazırlanan mutancana, Edirne ile de özdeşleşmiş desek yeridir.
kanunname-i âlî osman diye de bilinir. devletin işleyişini düzenleyen bu kanunnamedeki en meşhur madde şudur: "ve her kimesneye evladımdan saltanat müyesser ola, karındaşlarını nizam-ı âlem için katletmek münasipdir.
29 Mayıs 1453 tarihinde İstanbul'u fethetti, 1058 yıllık Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nu yıktı ve bu olaydan sonra "Fatih" unvanıyla anılmaya başladı.
Fatih Sultan Mehmet, sade ve kıyafet zevki çok iyi olan Osmanlı hükümdarlarındandı. Elbiselerini Bursa, Manisa, Ankara ve Diyarbakır kumaşlarından yapılırdı. O zamandan günümüze kadar gelen çiçekli kaftanlar arasında ağır altın kemhadan ile yapılmış kıyafetleri ile dikkatleri üzerine toplardı.
Ancak tarihi kayıtlarda, Osmanlı'nın en çok çocuk sahibi olan padişahı 3. Murat'ın 6 karısı ve 40'a yakın cariyesi olduğu bilgisi yer alıyor.
Padişahların valideleri için Valide Sultan, ka- dınları için Haseki Sultan, Hürrem Sultan,10 padişahların kızlarının kızları için de hanım sultan şeklinde kullanılan kelime, çalışmamızda padişahların kızlarını ifade eden kavrama inhisar edilmiştir.
Osmanlılar'ın ilk döneminde padişahların oğulları ve bütün erkek torunları genel olarak çelebi, kızları ve kız torunları hatun şeklinde anılırdı. Dolayısıyla hânedan mensuplarını halktan ayıran bir unvan henüz ortaya çıkmamıştı.
“Osmanlı merkez ordusu konumundaki Kapıkullarının bağlı olduğu Bektaşilik tarikatı Anadolu Aleviliğin şehir versiyonu olarak bilinir. Daha açık ifade etmek gerekirse Osmanlı merkez ordusu Bektaşi'dir yani Alevidir.
Sultan Abdülmecid Han'ın 3. kuşak torunu, bugün hayattaki Osmanlı Hanedan üyelerinin en yaşlısı ve Hanedan Reisi Şehzade Osman Bayezıd Efendi, Osmanlı İmparatorluğu devam etseydi tahta III. Bayezıd olarak oturacaktı.
Bu bağlamda Yavuz Sultan Selim'e kadar “Osmanlı Padişahları Aleviydiler” eksenli yazım için medyada çoğu tepki yansıtan yazılar yayımlandı.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri