Peygamber tane tane, açık-seçik ve herkesin anlayabileceği bir tarzda konuşurlardı. O kadar ki, dinleyenler eğer kelimelerini saysa, onları teker teker sayabilirlerdi. Yerine göre de, konuşması sırasında geçen önemli cümlelerini üçer defa tekrar ederlerdi.
Cevap: Açık ve net konuşurdu. İnsanları kırmadan konuşmaya dikkat ederdi. Konuşurken karşısındakinin anlayabileceği tarzda konuşurdu.
Peygamber Efendimiz (asm) şaka yaparken bile hakikati söylerdi. “Kendileri (asm), bir taraftan yeri geldikçe zaman zaman şakalar yaparlar; bir yandan da ashabına, şaka yapmamalarını tenbih ederlerdi.”
Söz Yükü on X: "Peygamber Efendimiz (s.a.v) sevinince toprağa, üzülünce göğe bakarmış.
İlgili 45 soru bulundu
Allah Rasûlü dua edeceğinde bazen kıbleye yönelir, bazen koltuk altı görünecek kadar ellerini kaldırır, bazen avuçlarını açarak, bazen de avuçlarını birleştirerek içtenlikle dua ederdi. Dua ettikten sonra ellerini mutlaka yüzüne sürer ve ashâbına da bunu tavsiye ederdi.
Resûlullah (asm) vefat etmeden önce, "Lâ ilahe illallah, ruh teslimi ne zor şeymiş!" dedi ve Hz. Âişe (r.anha)'nin kolları arasında "maa'r-refîkil-a'lâ" (en yüce dosta) sözüyle ruhunu teslim etmiştir.
Peygamber, “Gazap şeytandandır. Şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateş, ancak su ile söndürülür. Biriniz kızdığı zaman abdest alsın.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 3) buyurmak suretiyle öfke ateşinin de abdestle söndürüleceğini belirtmiştir.
İbn Sa'd'ın kaydettiği bir vesikadan anlaşıldığına göre, Hz. Peygamber (asm), başlarını, sidr ağacı yaprağının kaynatılmasıyla elde edilen bir karışımla yıkardı. Müminlerin annesi Ümmü Seleme (ra) başta olmak üzere, ashab-ı kiramdan pek çoğu, Hz.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) uykudan uyanınca dişlerini misvakla temizler, elini ve yüzünü yıkardı. Bu şekilde uygulamak tıbben cilt sağlığımız ve beynimiz için oldukça faydaları olduğu tespit edilmiştir.
Rivayete göre Muhammed, bu son hutbesinde, bundan sonra bir daha hac edemeyeceğini bildirip ölümünün yaklaştığını ima ettiği, sonraki aylar içerisinde de yaşamını yitirdiği için bu hacca Veda Haccı, konuşmaya da Veda Hutbesi adı verilmiştir.
Peygamberimiz gençleri sever, onlara değer verir ve bu değeri daima hissettirirdi. Onlara güvenir, askeri ve idari alanlarda kendilerine mühim vazifeler vermekten çekinmezdi. İrşad faaliyetleri ve Kur'an öğretmek için çevre beldelere öğreticiler gönderirken, bunları genellikle gençler arasından seçmişti.
Hz. Peygamber tane tane, açık-seçik ve herkesin anlayabileceği bir tarzda konuşurlardı. O kadar ki, dinleyenler eğer kelimelerini saysa, onları teker teker sayabilirlerdi. Yerine göre de konuşması sırasında geçen önemli cümlelerini üçer defa tekrar ederlerdi.
"Enes'ten (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav), konuşurken, maksadı (rahat) anlaşılsın diye, sözlerini (bazen) üç defa tekrarlardı. Bir topluluğa rastladığında onlara selâm verir ve üç kere tekrar ederdi."
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) yürür iken ayaklarını sürümezler, adımlarını dengeli atıp, yere sağlam basarlar idi. Yürüyüş halinde iken sağa sola sallanmazlar, inişli yokuşlu ve tümsekli bir yolda yürüyen kişi misali hafifçe öne eğilerek yürürler idi.
Kavun, karpuz, taze hurma, et
Peygamber kavunla ve karpuzla taze hurmayı beraber yerdi. Eti sever ve "Ehli dünya ve ehli Cennetin yemeğinin efendisi ettir" derdi. Etin bazı kısımlarını diğer kısımlarına göre daha çok severdi.
Bu yasağın sebebi ve hikmeti, tek başına olmanın, korkuya, düşman saldırısına, hırsızlık veya her hangi bir hastalığa maruz kalmamak içindir. Hadisin açık manası, kadın-erkek ayırımı olmadan herkesi içine almaktadır. Hadiste geçen yasaklama, haram anlamında değildir.
Söz Yükü on X: ""Bir şeye kızdığın vakit sus!" Hz. Muhammed (s.a.v)" / X.
Eyyûb (a.s), başına gelen bütün musibetlere rağmen şikâyet etmeyen sabır timsali olarak bilinen bir peygamberdir.
Ancak peygamberlerin tebliğ ettikleri din, ilâhî vahiy ve mesajlarla ilgili ne haberlerinde, ne sözlerinde, ne fiillerinde ve ne de hallerinde küçük de olsa hiçbir hatanın vaki olmadığı unutulmamalıdır. Peygamberlerin hata yapıp yapmadıkları aslında bizi doğrudan ilgilendiren bir konu değildir.
Din kardeşine gelen belâya sevinme; sonra Allah ona âfiyet, sana belâ verir. Öğüt olarak ölüm yeter. Gam çekmeye kabir yeter. İman edip hayırlı işler yapanların son duaları; 'Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun' cümlesidir.
Cebrâil, Hz. Azrail ile birlikte geldi. Resûl-i Kibriyâ Efendimizin hâl ve hatırını sordu. Sonra, "Ölüm meleği Azrail içeri girmek için izin ister." dedi.
Hz. Muhammed (asm) son semavî din olan ve hükmü kıyamete kadar geçerli olacak İslam dinini getirdiği ve bundan sonra da herhangi bir din ve bir şeriat gelmeyeceği için, o da peygamberlerin sonuncusu olmuştur. Ondan sonra resul ve nebi gelmeyecektir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri