- Saf şiir anlayışında estetik tavır ön plandadır. Bu anlayıştaki şairler didaktik bilgiden uzak durup; bir şey öğretmeyi değil, musikiyle ya da musikinin çağrıştırdığı, uyandırdığı imgelerle insanın estetik duyarlılığını doyurmayı amaç edinirler. - Bu şairler şiirde anlama fazla önem vermezler.
Öz şiir adıyla da bilinen saf şiir, 20. Yüzyılın ikinci yarısında Ahmet Haşim'in öncülüğünü üstlendiği bir edebiyat akımıdır. İkinci Yeninin öncülü kabul edilen saf şiirde, anlam ve retorik değil, kafiye ve ahenk ön planda tutulmuştur.
Şiirde bireysel konuların işlendiği, sembolizm ve parnasizme dayalı şiir akımı. Öz (saf) şiir, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde özellikle 1930'lardan sonra şiirde ses güzelliğine önem veren, anlamı ve anlatmayı arka plana atmayı tercih eden şairleri anlatmak için kullanılır, retorik önemsenmez.
Saf şiir, şiirde dili her şeyin üstünde tutmuş ve divan şiirinin biçimci yapısından da etkilenmiştir. Bu anlayışla yazılan şiirlerde ahenk, güzel ve etkili söyleyiş önemlidir. Bu şiir geleneğinde amaç, dilde saflaşmayı sağlayarak rahat söyleyişi bulabilmektir.
İlgili 35 soru bulundu
anlatmak amaçtır. Bunun yanı sıra saf şiiri benimseyen şairlerin özellikle mitolojiyi, tarihi ve tabiatı konu olarak benimsedikleri gö- rülmektedir.
Öz şiir adıyla da bilinen saf şiir, ülkemizde 30'lu yıllardan itibaren yaygınlık kazanmıştır. Saf şiirde ahenk ve üslup ön plandadır.
- Türk edebiyatında “Saf Şiir” (Öz Şiir) eğilimi Ahmet Haşim'in “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” adlı makalesiyle başlar. - Sanatın bir form sorunu olduğuna inanan bu şairler için önemli olan iyi ve güzel şiir yazmaktır. - Bu anlayışla kendilerine özgü özel bir imge düzeni oluştururlar.
Orhan Veli Kanık (13 Nisan 1914, İstanbul – 14 Kasım 1950, İstanbul), daha çok Orhan Veli olarak tanınan Türk şairdir. Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Kanık, Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı.
Şiirde ahenk, kafiye, redif, aliterasyon ve asonansla; ritim ise hece ölçüsüyle sağlanmıştır. (Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı aruz ölçüsünü kullanmışlardır.)
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın ilk şiir kitabı 1935 yılında yayımlanan "Havaya Çizilen Dünya"dır.
Serbest nazım ve toplumcu şiir, 1920 – 1960 yılları arasında etkili olan şiir hareketi. Başlıca temsilcileri: Nâzım Hikmet, Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin, Ceyhun Atuf Kansu, Ahmed Arif, Ercüment Behzat Lav, Arif Damar, Şevket Süreyya Aydemir, Vedat Nedim Tör, Enver Gökçe, Şükran Kurdakul ve Mehmet Başaran'dır.
Ahmet Haşim şiir anlayışı, anlam kapalılığı ve karamsar bir tarza sahiptir. Ayrıca şaire göre şiir musiki ile söz arasında bir yerdedir. Hatta sözden çok musikiye yakın olması gerektiğini de savunmuştur. Karamsar üslupta yazdığı şiirlerinde sarı, kırmızı ve siyah renkleri sıklıkla kullanılmaktadır.
Toplumcu Gerçekçi Şiir Özellikleri Nelerdir? 1920'li yıllarda Nazım Hikmet öncülüğünde başlayan bir şiir anlayışıdır. Genellikle yoksulluk, yaşam mücadelesi, eğitimsizlik, işçi ve köylülerin ezilmesi, sömürülme, eşitsizlik ve baskı gibi toplumsal konuları ele almışlar ve şiirlerini de bu konular hakkında yazmışlardır.
Kısakürek, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde mistik ve metafizik şiir anlayışına sahip bir şair olarak bilinir. O, birçok şiirinde kendi hayatında yaşadığı metafizik gerilimleri işler.
Sezai Karakoç'un şiirlerinin temelinde ''Diriliş'' var olmaktadır. Sezai Karakoç şiir anlayışı modern şiiri yansıtmaktadır. Bu anlayışla kaleme aldığı şiirlerinde İslami düşünceyi gerçeküstücülükle kaynaştırmıştır.
Tanpınar'da şiirin iç yapısıyla ilgili olarak değineceğimiz bir başka mesele saf şiir'dir. Tanpınar da saf şiir görüşüne katılır ve şiirlerini bu nizama göre şekillendirmeye çalışır. Sembolistlerden etkilenmiş olması, onu bu yönde şiirler yazmaya sevk eder.
Toplumcu gerçekçi şiirin öncüsü; Nazım Hikmet.
Ahmet Haşim (1887, Bağdat- 1933, Kadıköy İstanbul) şiir, deneme, gezi yazısı, türlerinde eserleri bulunan, sembolizmin öncülerinden; bilinen toplam eser sayısı otuz dört olan şair ve yazardır.
Bu anlayışı ile o, "saf şiir" peşinde olan Ahmet Hâşim'e yaklaşmıştır. Çocukluğundan itibaren tesiri altında kaldığı bu şâir, onda santimantal bir hava yaratmıştır. Tanpınar, şiirlerinde anlatamadığı duygu ve düşüncelerini romanlarında anlatmıştır.
Şiirde her bir satıra dize (mısra) denir. Şiiri yazarken her dizenin başındaki harf büyük harfle yazılır. Dört dizelik kümelere kıta (dörtlük) denir. İki dizeden oluşan kümelere de beyit adı verilir.
Mensur şiir, şiire has duyarlılığın imgeler ve çağrışımlar yoluyla düzyazı formunda ifadesidir. Kısa hikâye ile şiir arasında ara bir tür olma özelliğine sahiptir. Birkaç paragraflık veya bir iki sayfalık kısa metinler hâlinde belirir.
Şiirde uyum, ölçü ve uyak yerini anlatım zenginliği ve müziğe bırakmalıdır. Şiirin konuşma dili dışında özgün dili olmalı, konuşma dilindeki tekerleme, nükte ve şaşırtmacalardan uzak durulmalı, soyut kavramlarla beslenmelidir. Yazınsal sanatlar daha özgür olmalı, yoksul çoğunluğa değil aydın azınlığa seslenilmelidir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri