Kan ya da irin sivilcenin üzerinde kalır ve akmaz ise o zaman abdest bozulmaz. Tabii bu durum genelde gerçekleşmez. Daha çok vücudun herhangi bir yerinde sivilce patladığı vakit mutlaka sıvı belli bir noktaya kadar akar. Bu da cilde temas ederek gözeneklerden giriş yapar ve abdesti bozar.
Kan akışı veya irin akışı sivilcenin üzerinde durur da akmazsa o zaman bu durum abdeste engel değildir.
Sivilce (akne) patlatmak, şişmiş bir gözenek veya kabuk tutmuş bir durumdan çok daha ciddi ve uzun vadeli etkilere neden olabilir. Ayrıca, sivilce (akne) izi oluşma olasılığını artırmanın en kesin yoludur. Her cilt zedelenmesinde, cilt iyileşirken doku kaybetme olasılığı yaşar.
İlmi bir ifade ile guslü bozan her şey abdesti de bozar; lakin abdesti bozan her şey guslü bozmaz. Bu bakımdan, gusül sırasında idrar yollarından gelen bir akıntı, yahut yaradan akan bir mayi veya diş kanamaları vs. gusle mâni olmaz.
Vücudun herhangi bir yerinden kan ya da irin gelmesi, çıktığı yere dağılması abdesti bozar. Eğer vücuttan çıkan kan ya da irin dağılmazsa ve nokta şeklinde kalırsa o zaman abdest bozulmaz. Kişilerin ağız dolusu kusması da abdesti bozan bir etkendir.
İlgili 44 soru bulundu
el Cevab: Avretin bir şekilde görülmesi sebebiyle abdest bozulmaz.
Dokunulan yerin, cinsel bölgenin bir kısmı veya çoğu/tamamı olması arasında da fark yoktur. Kişinin sadece ön değil, arka tarafına dokunması da abdestinin bozulmasına yol açar. Aynı şekilde kendisinin değil de meselâ eşinin veya bir çocuğun ön veya arkasına dokunması da abdestini bozar.
Hayız ve nifas halleri, kan akmaya devam ettikçe ve kanın kesilmesinden sonra boy abdesti alınmadıkça ibadete engel iken istihâze yalnızca abdesti bozan bir durum olup gusül gerektirmez.
Gusül veya abdest alan kişinin vesvese sebebi ile gusül ve abdestini tekrarlaması gerekmez.
Beyaz noktalı ya da iltihaplı bir sivilce sıkıldığında bir miktar seröz sıvı ile ortaya çıkan madde içerisinde; ölü deri hücreleri, sebum adlı yağı, bakterileri ve inflamatuvar hücreleri barındırır. Seröz madde; vücudun dokuları tarafından üretilen, çeşitli proteinlerden ve sudan oluşan bir sıvıdır.
Bu noktada sivilcenin ne zaman patlamaya hazır olduğu, patlatmanın nasıl güvenli hale getirilmesi gerektiği ve en az zarar nasıl oluşur konularına değinerek patlatma işlemi yapılmalıdır. Ucu beyaz sivilceleri patlatabilirsiniz.
İltihaplı sivilcelerin patlatılması ile birlikte o bölgede bulunan sinirler de zarar görebilir. Bu sinirlerin zarar görmesinin ardından iyileşme süreci de çok uzun olacaktır. Kişilerdeki sivilcelerin patlatılması sonucunda kalıcı izler kalabilir. Bu izlerin giderilmesi ise cerrahi müdahale gerektirir.
Cevap: Cünüp kimsenin vücut yüzeyinin yarıdan fazlası yara veya çiçek, kızıl gibi ise, teyemmüm eder. Derisinin çoğu sağlam ise ve yaralı kısımları ıslatmadan yıkanması mümkün ise, su ile gusül edip, yaraların üzerini mesh eder. Mesh zarar verirse, üzerine bir veya birkaç bez koyup, bunu mesh eder.
Açık yara, yeni bakterilerce tekrar iltihaplanmaya müsait hale gelir ve kalıcı izler kalabilir. Sivilce patlatma teşebbüsünün başarısız olduğu durumlarda, akne çevresine uygulanan basınç akneye yol açan tıkacın ve dolayısıyla tıkaç civarında gelişen iltihabın daha derin dokulara itilmesine neden olabilir.
Ancak abdesti bozan bir hâl vâki olunca, gusül abdestinin hükmü de bitmiş olduğundan, ibâdet için yeniden abdest almak gerekir. * Gusletmesi gereken bir kimseden yıkanırken idrar, kan, v.s. gibi abdesti bozucu bir akıntı gelse, guslü bozulur mu? Gusül sırasında gelen akıntı guslü bozmaz, guslün abdest oluşunu bozar.
Parmağın erkek parmağı ile kadın parmağı olması arasında bir fark yoktur. Cinsel doyuma ulaşmadıkça gusül gerekmez. Şöyle ki: Kadının fercine plastik aletin sokulması halinde asla gusül gerekmez. Zira cinsel doyuma ulaşmadıkça bundan dolayı gusül gerekmez, fakat cinsel doyuma ulaşırsa o zaman gusül gerekir.
Burnun koku hissetmesi veya kulağın bir ses duymasından maksat, abdestin bozulduğunu kesin olarak bilmektir. Yoksa ses duymadığı veya koku hissetmediği halde yel çıkardığını bilen bir kimsenin abdesti bozulur.
Biz her ikisine göre de açıklamaya çalışalım: Bir erkeğin karısıyla sırf oynaşması, öpmesi, tutması; çıplak ten temasında bulunması ile hanefî mezhebine göre ne abdestleri kaçar, ne de gusül yapmaları gerekir.
Kızlık zarı zedelenmesinde genellikle hissedilir düzeyde kanama olmaz. Kanama olursa da bir damla veya nadiren de birkaç damla kadar olur. Kanama kendiliğinden durur.
Altı günü on iki güne tamamlayan son altı günlük sürede görülen kan, istihâze (özür) sayılır (Mevsılî, el-İhtiyâr, 1/30). Onuncu günden sonra görülen kan, özür kanı olduğu için kadın bu günlerde namazını kılar, orucunu tutar.
"Kadınların, vajina organlarında gördükleri normal ıslaklık, insanların ağız, burunlarından gelen akıntı ve bedenlerinden çıkan ter gibi değerlendirilmelidir."(bk. Reddu'l-Muhtar, 1/166). Bu sebeple, söz konusu ıslaklık, temiz olduğu gibi abdesti de bozmaz.
Yani bir erkek, hanımını öperse veya eline dokunursa veya onu kucaklarsa ve bu sırada kendisinden (penisinden) bir sıvı gelmezse ve abdestini de bozmazsa, bu takdirde ne kendisinin, ne de hanımının abdesti bozulur.
Abdest bozulması için abdesti bozan şeyler ile karşılaşmak gerekmektedir. Bunlar dışında bebek emzirmek veya bebeği emzirdikten sonra abdest bozulmamaktadır.
Buna göre, kişinin kendi cinsel organına veya dübür halkasına elinin iç tarafıyla dokunması abdesti bozduğu gibi, küçük yaşta da olsalar başkalarınınkine dokunmak da aynı şekilde abdesti bozar. Bunda herhangi bir yaş sınırı olmaksızın abdesti bozar.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri