Bu kuramın temsilcisi Stanley Hall(1884-1924)'dur. Bu kuram tekrarlama kuramı olarak da bilinmektedir. Bu kurama göre çocuk, ırkına özgü yaşam deneyimlerini tekrarlamaktadır. Bu tekrarlarla birlikte insanın geçirdiği evrim içindeki kültürel aşamalar çocuğun gelişimine paralel olarak oyunda ortaya çıkar.
Vygotsky'e göre oyun, bilişsel mekanizmaların işlemesine en uygun ortamı sağlar ve çocuğun hayali bir çözüm yaratmasıdır. Oyun, keşiftir ve yeni bir oluşumdur. Oyun ve iletişim arasında bir ilişki vardır. Çocuk oyunda gerçek yaşam deneyimlerinden hatırladığı sebep-sonuç ilişkilerini kullanarak yeni davranışlar üretir.
Bruner'a göre dil, bilişsel gelişimin anahtarıdır. Bruner oyunun uyarlanabilirlik ve kullanılabilirlik özelliklerini vurgulayarak, çocukların davranış pratikleri yaptıklarını ve bu pratiklerin de onların davranış repertuvarlarını, problem çözme becerilerini ve esnek davranma becerilerini geliştirdiğini belirtmiştir.
Erikson'a göre oyunu bir ego fonksiyonudur. Çocuk psikososyal gelişim evrelerindeki krizleri sağlıklı atlatabilmek için oyun oynar. Oyun aracılığıyla çevresini tanıyan çocuk aynı zamanda karşılaşacağı stres durumlarıyla nasıl baş edeceğini oyun esnasında öğrenir.
Oyun teorisi, sosyal kelimesinin geniş anlamda insan ve insan-dışı oyuncuları (bilgisayarlar, hayvanlar ve bitkiler) kapsayacak biçimde tanımlandığı, sosyal bilimlerin rasyonel yönü için bir birleşik alan kuramı veya bir tür şemsiyedir.
İlgili 38 soru bulundu
Oyun teorisi esasen, oyuncuların farklı perspektiflerden bakarak karar vermeleri, temelde kendilerini diğer oyuncuların yerine koymaları ve olası eylemlerini ve tepkilerini öngörmeleri gereken bir disiplin veya stratejik düşünme yöntemidir.
Oyun teorisinin babası Macar asıllı bilim insanı John von Neumann (1903-1957), geniş kitleler için Einstein kadar tanınan bir isim değildir.
Sutton-Smith oyun sırasındaki “mış gibi” davranışa odaklanmıştır. Çocuk, kendini başkasıymış gibi, nesneleri başka nesnelermiş gibi düşünür. Oyun oynamanın tersi çalışmak değil, depresyondur. Sutton-Smith oyun anlayışının geçmişten bugüne başkalarıyla oynamaktan, şeylerle oynamaya dönüştüğünü vurgulamıştır.
Huizinga teorisine göre, oyun çeşitli kültürlerden ortaya çıkma olmayıp, bu kültürlerin oluşmasında en önemli özelliktir. Huizinga'ya göre oyun bir tepki ya da içgüdü değil belli bir işleve sahiptir. Oyun istekle yapılan gönüllü bir eylemdir.
İletişim ile oyun arasında bağlantı kuran ilk kuramcılardan biri Gregori Bateson'dur. Bateson oyun oynayan su samurlarını gözlemleyerek ortaya attığı Üstbilişsel Kuramına göre oyun oynayan bütün canlılar eylem'in gerçek olup olmadığına dair gönderilen sinyalleri anlar.
Piaget, Çocuklukta Oyun, Düşler ve Taklit'te geçici anlaşmalara dayalı kendiliğinden kurallı oyunlara odaklanmaktadır. Piaget, kendiliğinden kurallı oyunları, hem saf alıştırma oyunlarının hem de zaman zaman sembolik oyunların toplumsallaşmasının sonucu olarak değerlendirmektedir.
Sembolik oyun, okul öncesi dönemde baskın olmaya başlamaktadır. İki yaşından itibaren emeklemeye ve yürümeye başlayan çocuk araştırma ve tanımaya yönelik oyunlara yönelir. Çocuk gerçek yaşamda karşılaştığı olay ve nesneleri oyunlarına taşımaktadır ve oyunlarında taklit davranışı gözlenmektedir.
Piaget kalıtım ve çevre etkileşimini savunsa da, kuramın temelinde biyolojinin etkisini görmek olanaksızdır. düzenleme yeteneğine sahip olduklarını ve bu mekanizma sayesinde hayatta kaldıklarını savunur. Bu uyum sağlama yeteneğinin de kalıtım ile çevre arasındaki temel etkileşim olduğuna inanır.
Oyun davranışı (Hughes - 1999)
Gerçek yada gerçeği yakın insana özgü durumların çocuk tarafından canlandırıldığı oyun türüdür. Sosyal sorumluluk için kurallarıyla oynama olarak tanımlanır. Olabilecek pek çok olası sonuç veya cevaba imkan sağlayan oyun türüdür.
Alman şair Moritz Lazarus tarafından ortaya atılmış bu kuram Fazla Enerji Kuramının tersini savunur. Çocuk, harcadığı enerjiyi yeniden toplayabilmek, yorgunluğunu giderebilmek için oyun oynama gereksinimi duyar. Bir başka deyişle, organizmanın enerjisi azaldığında enerjiyi artırmak için oyun oynanır.
Oyun, eylem alanında bireyin özgürlük olanağını ortaya çıkaran bir etkinliktir. Taklit olarak oyunda bir fayda ve zorunluluk gözetildiği için Aristoteles buna karşı çıkarak oyunu araç olarak değil, amaç olarak görmektedir. Oyun özgür kişilere yakışan bir etkinlik olarak tanımlanmaktadır.
Fromberg şu unsurlara sahip olmasıyla oyunu tanımlamaya çalışmıştır: • Sembolik: "-mış" gibi veya "... olsaydı..." türü ifadelerle ve tavrı ile gerçekliği bir ya da daha çok sembol ile simgeliyor. Anlamlı: Deneyimlerle ilişkili olduğu için ya da çocuk deneyimlerin birbiriyle bağlantısını kurduğu için anlamlı.
Sembolik oyunun daha karmaşık formu olan ve sosyal boyutu da içeren sosyo-dramatik oyun, iki ya da daha fazla çocuğun birlikte oynadığı mış gibi oyunlar olarak tanımlanmaktadır.
Oyun teorisinin aksiyomatik temellerini atan ve onun iktisatla ilişkisini kuran ise, macar asıllı bir matematikçi olan John von Neumann olmuştur (Israel, 2007). John von Neumann, matematik yanında, fizik alanında da çalışmalar yapıyordu.
Dinlenme Teorisi: Bu kuramın savunucularından olan Lazarus (1883) ve Patrick (1916) oyunun; fazla enerji tüketiminin aksine, harcanan enerjiyi kazanmak yani enerji açığını kapatmak amacıyla oynandığını savunurlar.
Taktiksel oyun yaklaşımı, bilişsel ve zihinsel öğrenmeye, öğrencinin kendisinin denetlediği, problemleri gözlemlemesine, tanımlamasına ve değerlendirmesine yardımcı olacaktır. Bu modelde; öğrencilerin, bir taktiksel çözümü oyunda verilen özel durumlara nasıl aktaracağını bulmaları beklenir.
Freud' a göre; oyun duyguların dışa vurumu için vardır. Ancak benlik gelişip mantıksal düşünme etkin olduğunda oyun çağı son bulur. 2. Piaget' e göre; oyun bilişsel gelişimin unsurudur.
NASH- DENGESi
John F. Nash (ı950a, ı95ı) oyuncular arası bağlayıcı anlaşmaların mümkün olmadığı oyunlar için genel bir çözüm taslağı geliştirdi ve belirsiz (sonlu) katılımcı sayısı olan o- yunlar için bir denge noktasının varlığını ispatladı.
Oyun teorisinde Nash dengesi, bir oyuncunun rakibinin stratejisini göz önünde bulundurarak, bu stratejiden herhangi bir sapma olmaksızın, seçtiği stratejiye devam etmesi durumudur. Genel olarak bir birey, diğer oyuncuların stratejilerinde sabit kaldığını varsayarsak, değişen eylemlerden artan bir fayda elde edemez.
Saf strateji Nash dengesi, her bir oyuncunun diğer oyuncuların aksiyonlarına en iyi cevabı verdiği durumdur. Yani bir başka deyişle, hiçbir oyuncu seçtiği aksiyonu değiştirerek daha fazla kazanç elde edemez.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri