tahlis / tahlîs / تخليص Kurtarmak. Halâs etmek. Bir şeyin özünü, hülâsasını almak.
Yakayı kurtarma, kurtarılma.
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Nefis ya da Nefs (نفس), Arapça kökenlidir, sözlükte ruh, bir şeyin kendisi, akıl, insan bedeni, ceset, kan, azamet, arzu ve kötü istekler gibi manalara gelmektedir. Tasavvufî olarak da, "kendisinde iradi hareket, his ve hayat kuvveti bulunan latif buharlı bir cevherdir." şeklinde tanımlanır.
Hevâ, insanın yaratılıĢından gelen nefsî/iğreti istekleri ifade eder. Bu kavram Kur‟ân‟da onsekiz âyette hevâ/ehvâ‟ Ģeklinde isim formunda geçer. Hevâ, insan hayatının düzenlenmesinde, dinin karĢısına çıkıĢların toplamının adıdır, denilebilir.
İlgili 35 soru bulundu
Sözlükte “yazma, kaydetme, deftere geçirme” anlamına gelen tahrîr kelimesi terim olarak, Osmanlı maliye teşkilâtında vergilerin ve bu vergileri verenlerin ismen tesbiti için değişik dönemlerde farklı şehirlerde gerçekleştirilen sayımları ve bu sayımların kaydedildiği defterleri ifade eder.
ebu / ebû Peder, baba, ata, eb.
Zihinleri kurcalamak, tırmalamak.
taziyane / tâziyâne / تازیانه
Eziyet edercesine.
teşamuh. (şemh. den) Yüce, büyük, yüksek olmak. Yükselmek.
taayyünat / taayyünât
Meydana çıkmalar. Belli olmalar. Belli başlı adam sırasına geçmeler.
Oğlan kelimesi, illa da kötü niyetle seçilmiş genç çocuk manasına gelmez. Belki Enderun denilen İç Saray'da istihdâm edilmek üzere seçilen devşirmelere de denmektedir. İç oğlan denmesi, İç Saray'da istihdâm edilmelerinden kaynaklanmaktadır.
İlk Osmanlı padişahlarının kızlarına hatun denilmekte iken Fatih Sultan Mehmed döneminden itibaren Sultan denilmeye başlanmıştır.
5- Dilber: Dilber ismi, kendisine aşık eden, güzel ve alımlı kadın demektir.
Arapça ˁdd kökünden gelen taˁdād تعداد "sayı sayma" sözcüğünden alıntıdır.
“Kuş” demek olan tayr ise sâlikleri temsil etmektedir. Allah'ın zuhur ve taayyününü temsil eden “sîmurg” hem kesreti hem vahdeti göstermektedir. Nitekim Farsça sî-murg “otuz kuş” anlamına geldiği gibi birleşik halde bununla vahdet kastedilmiştir.
tahkir / تحقير / tahkîr / تَحْق۪يرْ
Hareket etmek. Hor görmek. Küçük görmek. Aşağı ve alçak addetmek.
Hanım sultanların babalarının hânedan mensubu olmaması gerekirdi. Nitekim sultan, şehzade veya şehzade oğullarından biriyle evlenirse kız çocuğuna yine sultan denilirdi. Hanım kelimesinin sultanlar tarafından isim olarak da kullanılması zaman zaman karışıklıklara sebep olmuştur.
Osmanlı saltanatında unvanlar babadan oğla geçer, padişah oğulları "şehzade", kızları "sultan"dır. Şehzadelerin çocukları yine şehzade, kızları yine sultandır. Sultanların çocukları Osmanlı hanedan üyesi sayılmazlar. Sultanların erkek çocukları "beyzade" olarak anılırlardı.
Şehzade zevcelerine resmen “hanımefendi” denirdi.
osman'lıda oğlancılar * cinsel ilişkiye girecekleri * çocuklara 3-4 gün öncesinden muhallebi yedirmeye, süt içirmeye başlar, bu sayede çocukların anal yollarının yumuşadığını, temizlendiğini düşünürlermiş. işte bu çocuklara o dönem muhallebi çocuğu denirmiş...
Süleyman'dan sonra tahta geçen Sarı Selim'in oğlancı olduğunu bilmeyen yok. Zaten rahmetli hamamda oğlan kovalarken kayıp düşerek kafayı mermere çarpması sonucu öldü. Onun dışında Yeniçeriler tarafından zindana atılıp tecavüze uğrayarak katledilen Genç Osman'ın da oğlancı olduğu rivayetler arasında.
Osmanlı'da oğlancılığın Orhan Gazi döneminde başladığı sanılmaktadır. Osmanlılara esir düşen Bizans İmparatorluğu'nun Selanik Başpiskoposu Gregory Palamas Osmanlı'da eşcinsel ilişkinin çok yaygın olduğunu, özellikle Hristiyan esirlere yönelik tacizlerin çok olduğunu söylemiştir.
tenakuz / tenâkuz / تناقض / تَنَاقُضْ
Sözün birbirini tutmaması. Konuşmada beyan edilen söz ve fikirlerin birbirine zıt olması.
tabiiyyun / tabiiyyûn / tabîiyyûn / طبيعيون
"Her şeyi tabiat yapıyor" diyen, maddeye dalmış, Allah'tan (C.C.) mânen uzaklaşmış kişiler.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri