Dünya'nın aksine uzayda bir atmosfer yoktur, dolayısıyla sesin üzerinde ilerleyebileceği bir madde veya ortam da yoktur.
Uzay bildiğimiz üzere deneyimlediğimiz her yerden daha boştur. Uzay "katı vakum" adı verilen bir vakum halindedir ve basınç son derece düşüktür. Yer çekimi de gaz moleküllerini bir arada tutmak için son derece yetersizdir. Bu da şu anlama gelmektedir; Molekülleri durduracak hiçbirşey yoktur.
Uzayda hava olmadığı için, bilinen şekliyle rüzgâr da meydana gelmez. Bununla birlikte, güneş rüzgarı olarak bilinen bir fenomen vardır, bu plazma adı verilen yüklü parçacıkların akışları ve Güneş'ten sürekli olarak gezegenler arası uzaya yayılan manyetik alanlardan oluşur.
Uzayda hava yoksa ne var? Sadece boşluk ve hiçlik. Madde yoktan var edilemeyeceği gibi vardan yok edilemez dolayısıyla yok olamazlar. Sadece dağılırlar vakumlu ortamda.
Roketlerde yakıt olarak kullanılan maddeler katı ya da sıvı olabilir. Sıvı yakıtların kullanıldığı roketlerde yakıt ve sıvı oksijen yanmanın gerçekleşeceği hazneye gönderilir. Yanma sonucunda oluşan gazın roketten çıkarken sebep olduğu itme ise roketi ivmelendirir.
İlgili 30 soru bulundu
UZAYA GİTMEK NE KADAR SÜRER? Uzay mekiklerinin en yüksek ulaştıkları hız 58 bin 536 km'dir. Aradaki mesafe ve hıza bölünürse 106 güne yakın bir yolculuk karşımıza çıkmaktadır. Ay'a en kısa yolculuk 8 saat, 35 dakika olarak gerçekleşti.
Astronotların yanlarında taşıdıkları tüpler içlerinde oksijen bulundurdukları için hem astronotlara solunum için yeterli havayı sağlamakta hem de uzay elbisesi içinde suni basınç oluşturarak astronotların vücut basınçlarını dengede tutmaktadırlar.
Aslında Dünya da uzayın bir parçası. Ancak “uzay” ifadesi ile çoğunlukla uzayın Dünya ve onun atmosferinin dışındaki kısmı kastedilir. Atmosferin en dış katmanı Dünya'nın yüzeyinden yaklaşık 960 kilometre yüksekte biter.
Uzayın ortalama sıcaklığı ise -270,4°C civarındadır.
Patlamalar sırasında, Güneş'in yüzeyindeki gazlar çok yüksek sıcaklıklara ve hızlara ulaşır, ancak bu gazlar hala oksijen içermez. Sonuç olarak, Güneş'in alev saçması, bir yanma reaksiyonundan kaynaklanmaz, ancak nükleer füzyon reaksiyonlarından kaynaklanır.
Bilimsel araştırmalar doğrusunda evrende veya kendi galaksimizde veya güneş sisteminde bilinen veya kesin olarak tespit edilen herhangi bir yaşam yoktur. Güneş sisteminde bazı uydularda yaşam olabileceği noktasında bilim adamlarının ortak görüşü vardır.
Dünya'nın dönüşü tabi ki de uzaydaki tek hareketimiz değildir. Güneş etrafındaki yörüngesel hızımız yaklaşık 107,000 km/saattir. Bunu da basit bir geometri ile hesaplayabiliriz. İlk önce Dünya'nın ne kadar uzaklığa seyahat ettiğini bulmamız gerekir ki, bunu gayet iyi biliyoruz.
Uzayda neredeyse hiç moleküler oksijen (O2 olarak da bilinir) bulunmaz. 1998'de NASA, çok fazla moleküler oksijen bulması beklenen ancak amacına ulaşamayan bir uydu bile fırlattı (bir süre sonra uzay boşluğunda veya dünya yörüngesinde imha edildi).
Yani ışık hızının yüzde 99,9'u kadarlık bir hız ile 1 saat boyunca hareket edersek dünyadakiler için 22,36 saat (neredeyse 1 gün) geçiyor. Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir.
Oksijen yetersizliğiyle beraber ebolizm meydana geliyor. Oksijen olmadığında basınç düzeyinin çok düşük olduğu alanlarda uzaydaki vakum, oksijenin büyümesine ve akciğer dokusunun parçalanmasına, ölümcül hava kabarcıklarını kan damarlarına ve nihayetinde kalbin beynine zorlamasına neden oluyor.
Sonsuz bir boşluk olduğuna inanılan uzayda ses dalgalarının ilerleyebileceği bir ortam yok. Bu nedenle uzay tamamen sessiz olarak kabul ediliyor. Ancak bu sessizlik, uzaydaki cisimlerin sessiz olmasından değil, ses dalgalarının ilerleyememesinden kaynaklanıyor.
Esasen uzayda her yönde Büyük Patlama'dan arta kalan ışık vardır. Ancak evrenin genişlemesi sebebiyle, kozmik mikrodalga artalan ışıması olarak adlandırılan bu ışığın dalga boyu uzamıştır. İnsan gözü, ışık tayfının mikrodalga kısmında kalan artalan ışımasını algılayamaz.
Fizikçi James Farnes evrenin yüzde 95'nin negatif kütleli karanlık sıvıdan oluştuğunu söyledi. Sonuçta evrenin yalnızca yüzde 5'i normal maddeden oluşuyor ve geri kalanı karanlık madde ile karanlık enerjiden meydana geliyor. Karanlık sıvı teorisi bu ikisini birleştirerek evreni açıklıyor.
Aydınlanma olayının gerçekleşebilmesi için iki kriter gerek: ışık kaynağı ve o kaynaktan çıkacak ışığın çarpıp yansıyacağı materyal. Uzay boşluğu ise bir madde değildir. Dolayısıyla aydınlanamaz. Çünkü ışığın çarpıp yansıyabileceği bir şey değildir.
Evet, uzayda gündüz ve gece yoktur, ancak gezegeninizdeki gündüzü ve geceyi görebilirsiniz.
Gözlemlenebilir evren, galaksimizi merkez aldığımızda 46,6 milyar ışık yılı yarıçapında bir dairedir. Yani bildiğimiz evren 93,2 milyar ışık yılı çapında bir küreden ibarettir. Bu kürenin bittiği yer ile göremediğimiz evren arasında bir sınır bulunmaz.
Bu senaryoya göre Evren, bir gün bu genişlemesini durduracak ve büyük bir hızla evrendeki maddelerin yarattığı kütleçekim etkisiyle kendi içine çökecek. Yani Evren'deki her şey, yazının başında bahsettiğimiz 13,8 milyar yıl önceki halini alacak ve yeni bir Büyük Patlama tekilliği oluşacak.
Tuvaletlerde vakumlu bir sistem söz konusu ve su kullanılmıyor. Atıklar farklı bir yerde biriktirilir ve uzay boşluğu ile buluşan bir tankta toplanır, böylece donduğu için kötü koku da olmaz.
İnsan derisi, vücudumuzu sıkı bir şekilde saran bir “basınç kıyafeti” gibidir. Sadece uzay boşluğundaki sıfır basıncı değil, deniz altındaki 3-4 kat fazla basınçtan da bizi korur. Yani, basınç sıfıra düşünce kanınız kaynamaz, gaz haline geçmez.
Ay'daki suyun keşfi
24 Eylül 2009 tarihinde Science mecmuası, Hindistan Uzay Araştırma Teşkilatı'nın (HUAT) Chandrayaan-1 uydusunda bulunan bulunan Moon Mineraloji Mapper (M³) aletinin Ay'da su tespit ettiğini bildirdi. M3 M3, Ay'ın yüzeyinde 2,8-3,0 mikrometre civarında soğurma özellikleri tespit etti.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri