Medli hece (bir buçuk hece): Uzun bir ünlüden sonra ünsüzle biten heceler veya ünlü bir harften sonra gelen iki ünsüzle biten heceler. Vasl (ulama): Sonu ünsüzle biten kelimeden sonra ünlü ile başlayan bir kelime veya ek getirilmesi. Sekt: Vasl olan bir yerde vezin gereği vaslı görmezden gelmek.
birl. geçişli f. (Ar. vaṣl + Türk. etmek, eylemek) İki şeyi birbirine ulaştırıp bağlamak, kavuşturmak: Âsûde çeker iken piyâle / Gündüzleri vasledip leyâle (Fâzıl A. Aykaç). Eseri sanatkâra rapt ve vasleden alâka… (Ahmet Hâşim).
a) Vasl (Ulama): Sonu ünsüzle biten bir kelimeyi ondan sonra gelen kelimenin ünlü harfine bağlamaktır. Ulama, ölçüde yan yana iki açık hece gerektiği zaman yapılır. Ulama yapılan kelimeler aralarına bir ( 2) işareti konularak belirtilir.
Ancak pek çok şair tarafından bu kuralın aksine vasl (ulama) yapılmıştır. Buna “vasl-ı Ǿayn” denir. İmale aruz terimi olarak, Türkçede uzun ünlü bulunmadığı için kısa okunması gereken hecelerin uzun okunmasına denir. Bu durum aruzda kusur sayılır.
Ulama, ünsüz ile biten bir sözcüğü ünlü ile başlayan bir sözcük takip ettiğinde birinci sözcüğün ikinci sözcüğe bağlanarak söylenmesidir. Yazımda gösterilmeyen bu durum, konuşma dilindeki söyleyiş kolaylığı nedeniyle ortaya çıkar.
İlgili 37 soru bulundu
Ulama (Vasl): Bağlama, bağlayış anlamındadır. Sessiz harfle biten kelimeyi sesli harfle başlayan kelimeye bağlayarak okumaktır. Hece ölçüsünde de kullanılmaktadır.
Ulama konuşurken ve okurken ortaya çıkan bir olaydır. Cümlede ulama olup olmadığını anlamak için, öncelikle cümle içerisinde ünsüzle biten kelimeler aranır. Ünsüzle biten kelimeden sonra ünlü ile başlayan bir kelime varsa burada ulama olduğu söylenir.
TÜRK EDEBİYATI. Taktî', aruzla yazılmış bir şiirin veznini bulmak için mısraları tef'ilelere (cüz) göre bölmek veya şiiri bu bölümleri esas alarak okumaktır. Bu okumaya taktî' etmek denir.
Selis: Halk edebiyatında feilâtün (fâilatün) / feilâtün / feilâtün / feilün yazılan şiirlerdir. Genellikle 19. yy aşıkları tarafından kullanılan selisin en fazla yazılan tipi gazel biçiminde olanıdır. Hece ölçüsünün on beşli kalıbına da uyan selislerin en belirgin özellikleri farklı bir ezgiye sahip olmalıdır.
Zîhaf, "kısma" demektir. Aruz kalıbına uydurmak için uzun hecenin kısa okunmasıdır. Aruzda kullanılması sakıncalı görülür.
Vasıl kelimesinin sözlük anlamı ulaşmaktır. Bu kelimesi mecazen hasret duyulan birine kavuşmak manasında da kullanılır. Vasıl sözcüğü birçok birleşik isim ve tamlamada da yer alır. Örneğin, vasl-ı yar, sevgiliye kavuşmak demektir.
Fasl kavramı, cümlenin cümleye atfının terk edilmesi; vasl ise, bir cümlenin diğer bir cümleye vâv ( و) edatı ile atfedilmesi anlamına gelmektedir.
Vasl, Kur'ân okurken bir kelimeyi, sesi ve nefesi kesmeden sonraki kelimeye bağlayarak okumak demektir.
Özellikle halk ve Divan edebiyatı şairleri tarafından sevgili, dildar olarak tanımlanır. Kaside ve gazel gibi edebi eserlerde kendisine gönül verilmiş olan sevgilinin özellikleri bu kelimeyle birlikte anlatılır.
Vasl TDK sözlük anlamı şu şekildedir: isim Kavuşma, ulaşma. Birleşme. edebiyat Ulama.
Vasıl sözcüğünü gören kişiler, kelimenin anlamını araştırmaktadırlar. Bununla beraber bu kelimenin anlamı; ulaşmak anlamına gelir.
Bunlar: Feûlün, fâilün, mefâîlün, müstef'ilün, fâilâtün, mufâaletün, mütefâilün ve mef 'ûlâtü'dür. Yukarıdaki tef'ile ve vezinlerde de görüldüğü üzere aruz kalıpları, uzun (kapalı) ve kısa (açık) olmak üzere iki tür hece üzerine kurulmuştur ve hâkimiyet bâriz şekilde uzun hecelerdir.
Medli hece, "mest" ve "aşk"ta olduğu gibi çift ünsüz ile ya da "yâr" ve "dôst"ta olduğu gibi bir uzun ünlüden sonra gelen bir veya iki ünsüzle biten hecelerdir. Bu heceler aruza göre biri kapalı biri de kısa olmak üzere iki hece değerindedir.
Vezin'in birçok anlamı olduğu gibi en çok ölçü, tartı ve düzen manasına gelmektedir. Vezin daha çok edebiyatta şiirde kullanılan bir terimdir. Vezin, bir manzumede geçen tüm mısraları arasındaki uyum ve ahengi sağlama yollarından biridir.
Tapşırma, halk şiiri geleneğine ait bir terimdir ve “şiirin son dörtlüğünde ozanın mahlasını söylemesi”olarak tanımlanabilir. Şairin ad veya mahlas kullanması sadece halk edebiyatına mahsus bir gelenek değildir.
Tanınmış bir şairin tanınmış bir şiirini uyak ve ölçüsünü örnek alarak; şaka, alay ve latife yoluyla yazılan şiirlere tehzil denir. Nazire bir şairin şirini aynı ölçü, uyak ve konuda başka bir biçimde yazmayken; tehzil bunun içine şaka ve alayı katmadır.
Eski Türk edebiyatında bir şairin başka bir şairin ciddi manzumesine aynı vezin, kafiye ve eda ile yazdığı hezl içeren nazîre.
1- Son harfi sesli olan bir kelimeden sonra ünlü harfle başlayan bir sözcük gelirse ulama olmaz. 2- Son harfi ünsüz olan bir kelime ile ünsüz ile başlayan bir kelime yan yana geldiğinde de ulama olmaz. 3- Aralarına virgül konan kelimelerle ulama yapılmaz.
Çünkü virgül, noktalı virgül ya da benzer noktalama işaretleri bulunan kelimeler birlikte okunmaz. Bu kelimeler arasında bir duraksama vardır ve bu nedenle ulama meydana gelmez. Denilebilir ki ulama yazıda gösterilmeyen bir ses olayıdır.
Ulamaya en belirgin örnek Sezen Aksu' dur. Ulama noktalama işaretlerini kesinlikle kabul etmemektedir. Konuşma sırasında gelişen ulama yazı dilinde ayrı tutulmaktadır. Sezenaksu örneği ve damlaya damlaya göl olur.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri