Abuğ etmek-Abığ etmek: Oyalamak, Boşuna Bekletmek. Abad olmak: Umulmadık kadar zengin olmak, mal ve para kazanmak.
Türk Dil Kurumuna göre Abad etmek kelimesi bir yeri bayındır hale getirmek, tarımı, ticareti ya da sanayisi gelişmiş bir yer yapmak demektir. Abad olmak ise kalkınmak ve gelişmek anlamına gelir.
Abad Nedir TDK:
Bayındır, şen, mamur, iyi ve güzel olan gelişim, sonsuz zamanlar, ebedler ve rahatlık olarak ifade edilir.
Farsça olan abad kelimesi; şen, iyi ve güzel olan, sonsuz ve rahatlık gibi manaları içerir.
AVRUPA BİRLİĞİ ADALET DİVANI (ABAD)
İlgili 20 soru bulundu
Avrupa Adalet Divanının başlıca görevi, birlik kurallarının hukukiliğini incelemek ve Avrupa Birliği Hukukunun aynı şekilde yorumlanmasını ve uygulanmasını sağlamaktır.
NÂŞAD. (ﻧﺎﺷﺎﺩ) sıf. (Fars. olumsuzluk bildiren nā- ve şād ile nā-şād) Üzüntülü, gamlı, kederli, mahzun, mükedder: Beni şâd eylemedin sen dahi nâşâd olasın / Şu'le-i âh-ı girîban gibi berbâd olasın (Nâbî'den).
Saraya, sultanın adına izâfeten “Kubadabad” denilmiştir. Buradaki “Kubad” kelimesi Keykûbad'ı temsil etmektedir. Kavram Farsça bir terkip olup “Keykûbad'ın şenlendirdiği, imar ettiği yer” anlamına gelmektedir. Bu isim saray külliyesi için kullanılmakla beraber, buraya yakın kurulan yerleşim yeri içinde kullanılmıştır.
1. Aynı adı taşıyanlardan her biri: “Seninle adaşız hemşerim, ikimizin de adı Ahmet.”
Eski eserlerde abad veya abadan şeklinde de görülen bu kelimenin ilk anlamı aslında "tam olmak, mamur olmak, rahat" şeklindedir. Bir de abat sözcüğünün mecazi anlamı bulunmaktadır. Mecazi anlamda kullanıldığında ise abat sözcüğü "şen, neşeli, mesut, mutlu" gibi anlamlara gelmektedir.
Dilimize Arapçadan geçmiş olan mamur kelimesi ''ümran'' sözcüğünden türetilmiştir. Ümran, bayındırlık manasına gelirken mamur da bayındır hale getirilmiş, eski haline göre çok daha fazla gelişmiş olan yer demektir.
Pakistan'ın başkenti İslamabad, veya Faysalabad, Hindistan'da Haydarabad, Ahmetabad, gibi şehirlerde bulunan abad eki, Azerbaycan'da bile, mesela Cəlilabad isminde bulunur. Kökü ise yine Orta Farsça'dan gelmekte, “yerleşim yeri, kalabalık yer” anlamlarındadır.
AIDS hastalığı İngilizcede Acquired Immune Deficiency Syndrome (Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) olarak adlandırılan virüs kaynaklı bir bağışıklık problemidir. Hastalığa neden olan HIV virüsü vücudun savunmasında rol oynayan önemli hücreleri yok ederek bağışıklık sisteminin baskılanmasına neden olur.
Adından da anlaşılacağı üzere Ada ismi, 'Dört tarafı sularla çevrilmiş olan kara parçası' olarak tabir edilmektedir.
Geleneğe göre, ille de onunda olması şart değil, muharrem ayının sonuna kadar, herhangi bir günde aşure kaynatılabilir. Bazı yörelerimizde aşureye “bereket aşı”, “bereket tatlısı”, “bereket çorbası” ya da kısaca “aşır” denir.
(ﻗﺒّﺎﻥ) i. (Ar. ḳabbān) Kapan kelimesinin eski metinlerde, bilhassa vakfiyelerde ve resmî belgelerde kullanılan asıl şekli.
(ﻛﺒﻮﺩ) sıf. (Fars. kebūd) Mâvi: “Deryâ-yı kebud: Mâvi deniz.” Kılsın kebûd câmelerin âsuman siyâh / Geysin libâs-ı mâtem-i şâhî bütün cihan (Bâkî'den).
kabkaba ne demek? Haykırma, kükreme. (Deve ve arslan hakkında kullanılan bir tabirdir.)
(ﺩﻟﺸﺎﺩ) sıf. ve i. (Fars. dil “gönül” ve şād “sevinçli” ile dil-şād) Gönlü sevinçle dolu, sevinçli (kimse): Bugün o mertebe dilşâd u bahtiyârım ben (Cenap Şahâbeddin).
gönlü şenlenmek, mutlu olmak.
ön karar prosedürünün işlevi, “[Birlik] hukuk sisteminin bir parçasını oluşturan tüm hükümlerin [Birlik] çapında birörnek uygulanışını ve bu hükümlerin yorumunun çeşitli üye devletlerce bu hükümlere verilen yoruma göre farklılaşmamasını sağlamak”tır.
Abad olmak: Umulmadık kadar zengin olmak, mal ve para kazanmak. Ağır Ayah: Tembel, Yavaş Hareket Eden.H Harfi kalın okunur.
Hukuk bölümünde, 4 yıllık lisans eğitimi verilmektedir. Öğrencilerin mezun olabilmeleri için 240 AKTS haklarını doldurmaları ve üniversitelerinin mezuniyet koşullarını yerine getirmeleri gerekmektedir. 4 yıllık eğitimlerini tamamlamış öğrencilerin yapmaları gereken 1 yıllık stajları bulunmaktadır.
(Ar. eѕr – uѕret “hadis nakletmek, rivâyet etmek”ten me'sūr > me'sūre) (Haber vb. için) Rivâyet edilen, rivâyet yoluyle gelen, nakledilen: “Ed'iye-i me'sûre: Rivâyet yoluyle Hz. Muhammed'den gelen duâlar.”
Nirengi veya üçgenleme, haritacılıkta bilinmeyen bir uzunluğu, yüksekliği veya koordinatı bulmak için bir alanı üçgenlere bölerek yapılan hesap. Nirengi hesabında kullanılan referans cisme nirengi noktası veya kısaca sadece nirengi denir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri