Algılama sürecinin aşamaları nelerdir ve hangi faktörler süreci etkiler? Algılama süreci, duyu organlarının alınan bilgileri işleyerek zihinde anlamlı hale getirdiği süreç olarak tanımlanmaktadır. Bu süreç, algıda seçim, algıda organizasyon ve algıda yorumlama aşamalarından geçmektedir.
Algılama süreci insanların beş duyu organlarıyla çevrelerini kişilik, tutum, inanç ve deneyimlerinin süzgecinden geçirerek anlamaya çalıştıkları bir süreçtir. Maruz kalma, tüketicinin uyarıcı ile fiziksel olarak kontak kurmasıdır. Girdilere ulaşmamıza, yani maruz kalmamıza duyu organlarımız yardımcı olur.
Bununla birlikte algılanan her şey bellek tarafından kısa sürede unutulur. Sadece önemli ve gerekli olan bilgiler hafızada yer edinir. Toplamda üç çeşit algı vardır. Bunlar sırasıyla Duyusal, Zihinsel ve Sezgisel algıdır.
Çocukluk döneminde yaşanan deneyimler; bireylerin diğerlerini bugün nasıl algıladığını belirleyen şablonlar veya şemalar oluşturur.
İlgili 38 soru bulundu
Algı süreci ise dört aşamadan oluşur: kabul etme, seçme, düzenleme ve yorumlama. Kabul etme süreci, tüm bilgileri toplama ve bu bilgileri duyu organları aracılığıyla alma aşamasıdır. Seçme süreci ise bireyin bilgileri ve verileri kendi ihtiyaçlarına ve çıkarlarına göre filtrelediği aşamadır.
Algı yönetimi Amerikan ordusu tarafından geliştirilmiş bir yöntemdir. Algı yönetiminin hedefi insanların, devlet ve toplulukların algılarını belli bir yöne kanalize etmektir. Amaç eldeki bilgi ve duygular vasıtasıyla kitlelerin duyularını ya değiştirmek ya da var olan durumu olduğundan farklı göstermektir.
Literatürde algılama hataları genel olarak (Tablo 2), Algısal Savunma, Basmakalıplaştırma, Model Oluşturma, Hale Etkisi, Yansıtma, Beklenti, Kendi Kendini Gerçekleştiren Kehanet, Seçici Algılama, Zıtlık Etkileri olarak yer almaktadır.
Bu ilkeye göre insanlar çeşitli nesneleri algılarken birbirine yakın olanları grup oluşturarak algılarlar. Bu ilke günlük hayatta sık sık reklam amblemlerinde, olayın ilişkili yönünü vurgulamak için kullanılır.
Algıda seçicilik, uyaranın doğası ve içsel unsurlar olmak üzere iki etki çerçevesinde belirlenir.
İletişim sürecinin etkinliği, alıcı ile göndericinin aynı sembollere aynı anlamı vermeleri, buna uygun bir tepkide bulunmaları ile sağlanabilir. Her mesaj, göndericinin algılama yeteneğinin bir sonucu olarak ortaya çıkar; dolayısıyla algılama süreci filtre rolü oynar.
Duyulardan gelen bilginin zihnimiz tarafından yorumlanmasıdır.
Algılama bir çeşit duyumsal bir bilgilenmedir. Böyle bir süreçte, dış dünya dan, duyma, tatma, görme, koklama ve dokunma duyuları yardımı ile bilgiler toplarız.
İlk olarak ABD'de ortaya çıkan bir uygulama olan algı yönetimi, hedef kitlenin bir kişi veya kuruma yönelik duygu, düşünce ve davranış biçimlerinin istenilen yönde değiştirilmesini amaçlayan sistemli bir iletişim faaliyeti demektir.
Filtre (Algılama ve Değerlendirme)
Algı, insanın çevresindeki uyaranların, ya da olayların farkına varması ve onları yorumlaması sürecidir. Algı kişinin belli bir bilgiyi duyma, organize etme, anlama ve değerleme sürecidir. Algılama, bir olay ve nesnenin varlığı üzerinde duyular yoluyla bilgi edinmedir.
Algılama problemi, benlik saygısının olmaması, yemek bozuklukları, obezite, depresyon gibi problemler dolayısıyla ortaya çıkabileceği gibi, genetik faktörlerden dolayı da görülebilmektedir.
Kendini Algılama Teorisi, kişinin kendi tutum ve duygularını hem kendi davranışını hem de bu davranışa yol açan durumları gözlemleyerek belirlediğini söyler.
Kısaca tanımlamak gerekirse; kişisel algılama, başkalarının söylediklerinden ya da yaptıklarından kendimize pay çıkararak küçümsendiğimizi, eleştirildiğimizi ya da suçlandığımızı hissetme durumudur.
Görsel algı kuramlarının tasarım süreci ile ilişkilendirilmesi ve sürece yansıması bağlamında ele alınan kuramlar; Gestalt Görsel Algı Kuramı, Olasılıklı Öğreti Kuramı, Bilişimsel Algı Kuramı, Nöropsikolojik Algı Kuramı, Yapılandırmacı Görsel Algı Kuramı ve Doğrudan Algı Kuramı olarak belirlenmiştir.
Algıda seçicilik kuramına göre; insan algılama sistemi şekil ve zemin arasında bir ayırım yapar, şekil dikkati üzerine çeker; zemin ise, şeklin gerisinde kalarak; dikkat ve algıyı üzerine çekmez. Bu yüzden şekil ve zemin mutlak kavramlar değildir, dikkatin yoğunlaştığı noktaya göre şekil ve zemin değişir.
Algı, duyu organlarının fiziksel uyarılmasıyla oluşan sinir sistemindeki sinyallerden oluşur. Örneğin, görme gözün retinasına düşen ışıkla, işitme kulağa gelen ses ile oluşur. Algı bu sinyallerin sadece pasif bir şekilde alınması değildir. Öğrenme, dikkat, hafıza ve beklenti ile şekillenebilir.
Kişi kulağında bir ses işittiğinde bu bir duyum, işitilen sesin kişinin kendi telefonu olduğunu anlaması ise algıdır. Psikolojide de algı aynı şekilde; bilginin alımı, seçilmesi, yorumlanması ve düzenlenmesi anlamına gelir. Algı, duyu organlarının fiziksel uyarılması ile oluşan sinir sistemindeki sinyallerden oluşur.
Beynin ilgili bölgesine ulaştırılarak anlamlandırılır ve gerekirse organizma tepki verir. Bütün bu işlemleme sürecine algılama adı verilir. Yani alıcı hücrelerin enerji değişimini yakalayarak bu enerji değişimini sinirsel bir sinyale çevirmesi ve beyinde bunun işlemlenmesi süreci algılamadır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri