Biz Müslümanlar olarak Allah Teâlâ'ya teslim olmalıyız ancak önce bir şeyleri reddetmeliyiz. Müslümanlar olarak cahilliği, katılığı ve öfkeyi reddetmemiz gerekir. Bunları reddederek bir Müslüman teslim değil hür olmuş olur. Ancak bunları reddetmeyen nefsine ve şeytana teslim olmuş olur.
Allah'ın varlığını ve tek olduğunu kabul eden, Hz. Muhammed (asm)'in Yüce Allah'tan getirip haber verdiği her şeyin doğru olduğunu tasdik eden kişi iman etmiş sayılır. Allah'a ve Resulüne iman eden kişi, Allah ve Resulünün emir ve buyruklarını kabul edip teslim olarak itaat etmesi gerekir.
Kur'an-ı Kerîm'de Allah'a yaklaşmak için çeşitli vesîleler aramak gerektiğine delâlet eden âyetler bulunur. Söz konusu vesîleler arasında dua etme, yakarışta bulunma, namaz kılma, oruç tutma, sabır ve tövbede bulunma gibi birçok iba- det türünü saymak mümkündür.
Tevekkül dinî ve tasavvufî bir terim olarak “bir kimsenin kendini Allah'a teslim etmesi, rızkında ve işlerinde Allah'ı kefil bilip sadece O'na güvenmesi” şeklinde tanımlanmaktadır (el-Müfredât, “vkl” md.; Lisânü'l-ʿArab, “vkl” md.; Tâcü'l-ʿarûs, “vkl” md.; Gazzâlî, IV, 259).
Müslüman bir birey, Allah'a olan inancından kaynaklanan bir teslimiyet içinde olduğunda, aklen ve ruhen son derece sağ- lıklı ve dengeli olur. En olumsuz koşullarda bile yine bu teslimi- yetçi ruh haliyle bütün bunların Allah'tan geldiğini ve kendisinin sınandığını bilir. Hiçbir zaman ümitsizliğe ve kaygıya kapılmaz.
İlgili 26 soru bulundu
Dinî bir terim olarak tevekkül, “kişinin sadece Allah'a dayanıp O'na teslim olması, rızkında ve işlerinde Allah'ı kefil bilmesi” demektir. Bu anlamda tevekkül, acziyetin ve başkasına olan ihtiyacın da bir ifadesidir.
Çalışmamızda Kuran'ı Kerim'de teslimiyet olgusu üzerinde durulmuştur. Teslimiyet, insanın fıtratında yer alan bir duygudur. İnsan, bu duyguyu yaratıcısının rızası doğrultusunda ona teslim olarak yönlendirebileceği gibi, kendi benliğine ve şeytana teslim olarak ta olumsuz yönde kullanabilir.
Gerekli tedbirleri alıp sonucu Allah'a havale etmektir tevekkül. Maddî ve mânevî sebeplerin hepsine başvurduktan ve alınması gereken bütün tedbirleri alıp yapacak başka bir şey kalmadıktan sonra, Allah'a güvenip dayanmak ve gerisini O'na bırakmak demektir.
Takipçilerine, "iman etmiş" veya "inanan" anlamlarına gelen mümin veya "Allah'a teslimiyet gösteren" anlamına gelen Müslüman denir.
Peygamber'i, Allah Teâlâ'dan getirdiği kesin olarak bilinen hükümlerde (zarûrât-ı dîniyye) tasdik etmek, onun haber verdiği şeyleri tereddütsüz kabul edip bunların gerçek ve doğru olduğuna gönülden inanmak demektir. Buna göre; imanın hakikati ve özü kalbin tasdikidir.
Demektir ki farz ve nafilelerde devamlılık göstermek, Allah'ın sevgisine işaret olmaktadır. Her işinde dürüstlük görülen, istekleri yerine getiren, tehlikelerden uzak tutulan kimsenin bu hâli de onun Allah Teâla tarafından sevildiğini gösterir. Çünkü Allah Teâlâ sevdiklerini yardımsız bırakmaz.
Kim Allah'a kavuşmayı arzu ederse bilsin ki Allah'ın belirlediği sürenin sonu mutlaka gelecektir. O, her şeyi bilir, her şeyi işitir.
Kul olmanın özü, Rabbimize severek ve isteyerek itaat etmek, ihlas ve samimiyetle ibadete sarılmaktır. Değerli Müminler! İbadet, müminin nişanı, imanın hayata yansımasıdır. Allah'a yakın olma arzusunun ve hayırlı bir kul olma gayretinin göstergesidir.
İman (Arapça: إيمان), etimolojik olarak güvenmek ve samimiyetle inanmak anlamlarına gelir. Kur'an'da sadece bir olan Allah'a ve kendisinin mesajına güvenmek anlamına gelmektedir. Genel anlamda bir dine ya da yaşam tarzına gönülden bağlanmak anlamı taşır.
Bakara Suresi, 128. ayet: "Rabbimiz, ikimizi Sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan Sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin."
Kader, her şeyin ezelde takdir edilerek mahiyetini bilmediğimiz bir levhada yazılmasıdır. Kaza ise, bu takdir edilen şeylerin vakti geldiğinde infaz edilmesidir. İnsan bu takdir edilmiş şeylere tam manası ile teslim olursa, başına gelecek musibet ve sıkıntılara karşı tam bir metanet ve sabır içinde olur.
Sâlikin Hakk'ın bütün tecellilerini gönül rızasıyla kabul etmesi anlamında tasavvuf terimi. Allah'a güvenip dayanma anlamında terim.
Teslim Olanlar tek bir ailenin üyeleridir. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Allah ve melekleri onlara yardım edip desteklediği gibi onlar da birbirlerine yardım edip destek olurlar. Ayrıca onlar Allah yolunca çabaladıkları zaman tek sütun olurlar.
Kelime anlamı “itaat etmek, boyun eğmek, bağlanmak, bir şeye teslim olmak, esenlik ve barış içinde olmak” olan İslâm,dinî bir terim olarak “Allah'a itaat etmek, teslim olmak, Hz. Peygamber'in din adına getirdiklerinin hepsini bütün varlığıyla benimsemek ve benimsediğini ortaya koymak” demektir.
UNUTMAMAK gerekir ki ancak Allah varsa insanın bir anlam ve değeri vardır. Allah bizi seven ve sahip olduğumuz tüm değeri bize verendir.
İslam inancına göre Allah'la kul arasındaki ilişki sürekli ve canlıdır. Allah kullarını daima gözetler ve gerektiğinde müdahale eder.
Bir başka anlatım ile; bir amaca ulaşmak için gerekli olan her türlü önlemi alarak; elinden gelen tüm gayreti gösterdikten sonra kalben Allah'a bağlanıp O'na güvenmek, sonucu Allah'tan beklemek anlamına gelmektedir.
Teslimiyet; سَلِمَ fiilinden gelir. Boyun eğmek, başa gelen hâdiseleri itirazsız kabullenmek ve selâmete çıkmaktır. Tam ihlas ve teslim olma, yaptığını sırf Allah için, Allah rızası için yapmaktır.
Kulun Allah'a karşı sevgi, saygı ve bağlılığını gösteren duygu, düşünce ve davranış biçimleri için kullanılan terim.
Kendini Allah'a bırakmak, O'na boyun eğmek. Teslimiyet; kaderin tecellisi demek olan kazaya rızadır. Ve Allah'ın kaderden bize ayırdığını -bu bir bela ve musibet bile olsa- gönül rızasıyla kabul edebilmektir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri